1928 yılında İstanbul’da Fransız Notre Dame de Sion okulunda okuduğum derslerin arasında, bir coğrafya kitabında, resimlerle de gösterildikten sonra, Türk ırkının sarı ırka mensup olduğu ve ‘secondaire’, yani ikinci derecede kabul edildiği yazılı idi. Bu resim be bilgiye göre etrafıma bakıyor ve bunun gerçeğe uygun olmadığını görüyordum. Atatürk’e kitabı gösterdim. O, sırada Prof. E. Pittard’ın “Irklar ve Tarih” (Les Races et Histoire, Paris: 1924) adlı kitabını da almıştım. Ondaki bilgiler de bu coğrafya kitabına uymuyordu. Bir de ikinci konu, Türklerin uygarlık alanında vücuda getirmiş oldukları eserlerin incelenmesi ve tanıtılması idi. Çünkü Avrupa tarihleri, ‘barbar’ lakabını verdikleri Türkleri sadece bir istilacı kavim olarak kaydediyorlardı. Atatürk, bu iki endişeli sorun karşısında , “Hayır, böyle olamaz. Bunların üzerinde meşgul olalım” demekle kalmamış, derhal yeni kitaplar getirterek bizzat çalışmaya başlamıştı. Esas konu “Türklerin dünya tarihinde hakiki yeri ve medeniyet alemindeki rolleri ne olmuştur “ konusu idi. Bu çalışmaların yoğunluğu 1929 yılından sonradır.
Hiç mi bir politikacımız şunu okumadı acaba? s. 246-250
- Aynı vakıanın iki yüzü. Biz bir taraftan bir medeniyet ve kültür buhranı içindeyiz; diğer taraftan bir iktisadi reforma ihtiyacımız var. İş hayatına açılmamız lazım. Bunların birini öbürüne tercih edecek vaziyette değiliz. Buna hakkımız da yok. İnsan birdir. Çalıştıkça ve bir şey yarattıkça kendisini bulur, iş mesuliyeti, mesuliyet düşüncesi
Sayfa 246 - ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: SUATKitabı okudu
Reklam
Eşitliğe gelince, eşitlik daha da hayal. Bir kere kaderimiz doğumumuzdan çok daha önce saptanıyor. İlk Günah'ın felsefi bir anlamı var. Ölüler yaşa­yanların peşini bırakmıyor, iki kuşak önce yaşamış bir an­neannenin zeka kıtlığı silinmez bir iz bırakabiliyor bizde de. Sonra coğrafya... Başka medeniyetlerin birkaç yüzyıldan beri aşmış olduğu bir medeniyet merhalesine zincirli kal­mış milletler var: coğrafi bir kader bu da. lnsan tek başına kendisini şekillendiren bir bütün değil. Ve dünya insan ze­ kasının fetihlerine rağmen, el ele tutuşup hep birlikte şarkılar söyleyebileceğimiz bir cennet olmaktan daha çok uzak. Duvarlar var insanların arasında ve daha uzun zaman da var olacak. Hatta bana öyle geliyor ki, bu hayali eşitlik, sos­yal adalet rüyaları gerçekleşse bile daha uzun zaman kendi­ni bekletecektir.
Demek ki mekân sadece yeryüzünde değil, zihinlerde ve gönüllerde de yaşar. Bir daha vurgulayalım. Coğrafya bilinci olmadan, kendilik, tarih ve medeniyet bilinci de olmaz.
Sayfa 118 - 9. Baskı, Temmuz 2022
Avrupa merkezcilik ve bilimsel ırkçılıkta Doğu ve Batı, coğrafya tarafından değil, ya bir rasyonalite/medeniyet ayrımı ya da bir rasyonalite/ırk ayrımı tarafından farklılaştırılan yapılardır.
Sayfa 23 - Nobel Akademik Yayıncılık, 2023.Kitabı okudu
Kur’an sadece bir din kitabı değil, aynı zamanda bir tarih, coğrafya ve strateji kitabıdır.
Reklam
164 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.