Yapılan DNA analizleri, bugünkü Yahudilerin, Filistinlileri de içine alan Ortadoğulu diğer gruplarla aynı genetik yapıya sahip olduğu gerçeğini ortaya çıkardı. Aslında kutsal metinlerde Yahudilerle Araplardan bahsedilirken, İbrahim Peygamber'in iki farklı kadından (Sara ve Hacer) iki oğlu olduğu, bunlardan Sara'dan olma İshak'ın Yahudilerin, Hacer'den olma İsmail'in ise Arapların atası olduğu belirtilir. Genetik veriler dikkate alındığında da aynı gerçekle yüzleştiğimizi görünce, aynı babanın iki oğlununun soyu olan iki millet arasında akıtılan kanın, çok düşündürücü ve acı bir durum olduğu bir kez daha gözler önüne serilmektedir.
Breuer dosyaya göz atarken Nietzsche her yaptığına dikkat kesilmiş, sesini çıkarmadan izliyor, Breuer’in her sorusunu memnuniyetle başını sallayarak cevaplıyordu. Tabii bu durum Breuer’i hiç şaşırtmamıştı. Yaşamının mercek altına alınmasından gizliden gizliye zevk almayan bir hastayla henüz karşılaşmamıştı. Mercek ne kadar detaylı gösterirse hasta o kadar çok zevk alırdı. İncelenmekten alman keyif o kadar büyük olurdu ki Breuer yaşlanma, sevdiklerini kaybetme ve dostlarından uzun yaşamanın asıl acı yanının sizi inceleyen gözlerin bulunmaması olduğuna inanırdı; hiç kimsenin dikkat etmediği bir yaşamdan duyulan dehşet...
Reklam
Çok doğru bir tespit..
Müslüman Nüfusun Çokluğu ve Dağınık Olması Vahdete Engeldir, İddiası cahillerin ve emperyalistlerin sözüdür. Müslüman nüfusu, Müslümanları bir araya getirmenin önündeki engel olarak görenler, gerçekte bunun bir araya gelmenin önündeki engel olmadığını çok iyi bilmelerine rağmen, bunu da kasıtlı olarak dile getirmektedirler. Böylece Müslümanlar
Köklü değişim yayıncılıkKitabı okuyor
Sanki bu sözleri bekliyormuş gibi birdenbire, kendine hakim olamayarak öfkeli bir eda ile bağırdı; – Seninle alay edip, yüzüne karşı kahkahalarla gülerek söylerdi! Kibar bir insan, daha çok kibar bir kadın senin kirli ruhunu görerek tiksinti duyar. Saçlarını yaptırmışsın, en iyisinden çamaşır giyiyorsun, elbiselerini terzide diktirmişsin ama
Sayfa 688Kitabı okudu
Hangimiz çözebildik ki...
Mesela savaşlarda, hastalıklarda, zor zamanlarda en çok zarar görüp en çok acı çekenlerin masum çocuklar olmasının hikmetini anlayabilmiş değilim. Yani birçok yönlerden evirip çevirdim, düşündüm, kendime göre fikirler oluşturdum ama bir türlü tatmin edici bir yanıta ulaşamadım. Kafamda adil ve bireysel sorumluluğun olduğu, kul hakkının kutsal olduğu bir evren inşa ederken çözemediğim bir durum bu.
Sayfa 83
Yok olmanın korkutuculuğu hakkında
“Ama ben ne olacağım?” diyorum Bayan Delbene'e, “bu karanlık beni ürkütüyor, bu sonsuz yok oluş korkutuyor." “Söyle bana lütfen, dogmadan önce neydin?” karşılığını veriyor bu dâhi kadın. “Düzenlenmemiş, henüz hiç biçim almamış ya da senin hatırlayamayacağın biçimde maddeyle dolu bir iki parça, işte, doğa yasaları uygun bulduğunda yeni varlıklar örgütlemeye hazır bu aynı madde kısımları haline geleceksin. Zevk alıyor muydun? Hayır. Acı çekiyor muydun? Hayır. Çok güç bir durum mudur bu? Asla acı çekmeme kesinliğine her türlü zevki feda etmeyecek bir varlık var mıdır? Bu pazarlığı yapabilse ne olur? Atıl, hareketsiz bir varlık. Ölümden sonra ne olacaktır? Kesinlikle aynı şey. Mademki doğa yasası sizi eğer hâkim olabilseniz seve seve kabul edeceğiniz duruma kesin olarak mahkûm ediyor, acı çekmek neye yarar? Eh, Juliette, hep olmayacak olmanın kesinliği hiç olmamış olmaktan daha mı umut kırıcı?
Sayfa 96 - Fol, 2.Basım, Kasım 2022
Reklam
Depresyona girdiğimizde, yorgun veya çok aç olduğumuzda, acı çektiğimizde. Alman filozof Carl Jung’a göre bu durum bizi evrensel bir bilgiye ulaştırır. Tüm zamanlardaki insanların bilgeliğine.
Hilkat garibeleri normal kabul edilenden az ya da çok farklılık gösteren örneklerdir. Nasıl ki bir bebek kolsuz doğabiliyorsa, bir başkası da merhametsiz ya da vicdan potansiyeli olmadan doğabilir. Kollarını bir kazada kaybeden adam bu eksikliğe kendini uyarlamak için büyük bir mücadele verir, ana kolsuz doğan kişi, sadece onu tuhaf bulan insanlar yüzünden acı çeker. Öteden beri kolsuz olduğu için eksikliğini çekmez. Çocukken, kanatlarımız olsa nasıl olurdu diye hayal kurarız ama kurduğumuz hayalin kuşların hislerinin aynısı olduğunu varsaymak için bir sebep yoktur. Normal olan, bir hilkat garibesinin gözüne korkunç görünür muhtemelen, çünkü her insan kendine normal görünür. İçsel hilkat garibesi için durum daha da anlaşılmaz olsa gerektir, çünkü başkalarıyla kıyaslayabileceği görünür bir şey yoktur. Vicdansız doğmuş bir adama ruhu yaralı adam gülünç görünse gerektir. Bir sabıkalının gözünde dürüstlük aptallıktır. Şunu unutmamak gerekir ki hilkat garibesi bir farklılıktan ibarettir ve hilkat garibesinin gözünde normal olan korkunçtur.
Sayfa 84 - SelKitabı okuyor
Meleknaz'a hem içim parçalanıyordu, hem de ondan korkuyordum. Tuzağa düşüp ölümcül yaralar almış bir kaplana nasıl sokulamazsanız, çok istemenize rağmen yaralarını nasıl saramazsanız, Meleknaz'a da öyle yaklaşamıyordum. Acı çekmesine rağmen, senin de kötülük yapacağını düşünerek pençe atan bir kedinin ızdırabını, bütün sevecenliğinle ama çaresizce izlemek gibiydi durum.
Sayfa 149Kitabı okudu
Bazen bizi tutsak eden, güçsüzleştiren bir korku vardır. Bazen acil bir durum vardır. Bazense sadece çok büyük bir acı vardır.
Sayfa 109 - Sola Unitas Yayınları
Reklam
Ne yazık ki hâlâ bazı şeylerin mümkün değil böyle olamayacağına kendiliğimden karar verip, olsa olsa böyledir, diye iyiye yorma hamakatını göstermeye devam ederim benzer çoğu durumda. Bedelini çok kereler acı acı ödesem de değiştiremediğim saflıklarımdan biridir bu. Belki de zorunlu tek seçeneği kendim için daha sevimli ve kabul edilebilir kılma çabasıdır aklımın seçtiği bu yol, bilemiyorum. Böyle zamanlarda isyan edemeyeceğini düşündüğünden, ikna olmayı o denli hevesle ister ki aklım, görmezden gelirim. Sadece o olsa iyi. Başka seçeneği olmadığına inanmışsa, elindekini olanin en iyisi olduğu için tercih ettiğini düşünmekteki gururu, gerçeği olduğu gibi görmeye tercih edebilir. İlk duyulduğunda hayata olumlu bakmak gibi görünen bu durum giderek gerçeklik algıimızı bozma tehlikesi taşır ne yazık ki. Yine de sonuç illa da kötü olmayabilir. Olduğu gibi aldığınızda çok yıkıcı olabilecek gerçekler, onları makul bir şekilde hayra yorduğunuzda içlerinde barındırdıkları cüzi hayırların ortaya çıkmasına ve sonucun oraya evirilmesine yardim edebilir.
...neyin var benim sevgilim derdim ona ellerin buz gibi rengin birdenbire soldu unut bütün bunları insanlarla gerçekleştirmek istediğin bütün hayallerini bana söyle bütün bunları seni dinlemek istiyorum o kadar çok yarım kalmış yaşantı birikti ki canım Günseli onların hepsini anlatsam kaldığım yerden yaşamağa kalksam benden kaçarsın hayır
Peki ya diğerleri nasıldır?
Hayat bir cehennemdir! Peki hayatın içinde bütün olup bi­tenlerin anlamı nedir? Yeryüzünde her şey öyle kurgulanmış ki, her acı, ardından başka bir acıyı getiriyor. Dünya var ol­duğundan bu yana, acı ve dehşet, zincirleme tepkime gibi devam ediyor. Kim bilir, belki de başka yerlerde, yani uzak gezegenlerde, başka yıldızlarda veya başka galaksilerde du­rum pek farklı değildir. . . Kim bilebilir? Bu evrenin ve diğer bütün bilinmeyen evrenlerin içindeki çirkinliklerin yüceltil­mesinin ardında, çok büyük bir olasılıkla insanoğlu var. İşte böyledir insanoğlu; o kötüdür, kalleştir, hilekardır, bencildir, açgözlüdür, korkunçtur, delidir, sadisttir, çıkarcıdır, kana su­samıştır, ziyankardır, vefasızdır, riyakardır, kıskançtır ve hep­sinden önemlisi boş kafalı bir aptaldır. İnsanlar. İşte böyledir insanlar.
Karşılaştığımız bir güzelliği ve sevinci ilk kiminle paylaşıyorsak onu çok seviyoruz demektir. Başımıza gelen acı bir durum ve üzüntüden ilk kime söz ediyorsak onun bizi sevmesini seviyoruz demektir. Neşemizi de kederimizi de aynı kişiye açıyorsak o bizim her şeyimizdir.
Hilkat garibeleri normal kabul edilenden az ya da çok farklılık gösteren örneklerdir. Nasıl ki bir bebek kolsuz doğabiliyorsa, bir başkası da merhametsiz ya da vicdan potansiyeli olmadan doğabilir. Kollarını bir kazada kaybeden adam bu eksikliğe kendini uyarlamak için büyük bir mücadele verir, ama kolsuz doğan kişi, sadece onu tuhaf bulan insanlar yüzünden acı çeker. Öteden beri kolsuz olduğu için eksikliğini çekmez. Çocukken, kanatlarımız olsa nasıl olurdu diye hayal kurarız, ama kurduğumuz hayalin kuşların hislerinin aynısı olduğunu varsaymak için bir sebep yoktur. Normal olan, bir hilkat garibesinin gözüne korkunç görünür muhtemelen, çünkü her insan kendine normal görünür. İçsel hilkat garibesi için durum daha da anlaşılmaz olsa gerektir, çünkü başkalarıyla kıyaslayabileceği görünür bir şey yoktur. Vicdansız doğmuş bir adama ruhu yaralı adam gülünç görünse gerektir. Bir sabıkalının gözünde dürüstlük aptallıktır. Şunu unutmamak gerekir ki, hilkat garibesi bir farklılıktan ibarettir ve hilkat garibesinin gözünde normal olan korkunçtur.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.