Duyarlı olmak beni yaşlandırdı. Çok düşünmek beni yordu. Yaşamım, olaylarda hep gizli bir anlam arayan, gizemli benzetmelerin ateşiyle oynayan, açıklığa ve normal senteze ulaşmayı erteleyen metafizik bir heyecan oldu.
Sayfa 225 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okuyor
Yani eş seçimimizi ve ilişkimizin içeriğini kişilik özelliklerimiz belirler. İlişkilerimizde olumlu ya da olumsuz yönlerimize en fazla benzerlik gösteren partnerleri buluruz. Örneğin geçmişimiz bize, fazla bağlanmadan yaşanan fiziksel yakınlaşmaların bizim için en doğrusu olduğunu öğrettiyse, tam bu kalıba uygun birilerini kendimize çekeriz.
Reklam
51. Eyalet ve Gerçekler (uzun ama buna değer)
Jeffrey'ye bakıp yeniden oturmasını işaret etti. Kendisi de yerine geçti. Profesör, Amerika sizce de bir şekilde yolunu kaybetmedi mi? Atalarımızın dağlara taşlara kazıdığı idealler yozlaştırılmadı mı? Unutturulmadı mı? Değersizleştirilmedi mi?" Jeffrey başıyla onayladı. "Bu görüşte olanların sayısı her geçen gün
Önsöz
Elinizdeki kitap toplumsal Bilinçdışının süregiden mutasyonunu araştırıyor. Şu an bulunduğumuz noktadan, yani virüs salgını ve kapitalizmin felaketler doğuran çöküşünün damgasını vurduğu tarihsel eşikten gözlem yapıyorum. Bu eşikten bakınca, ufukta kaosu, tükenmişliği ve yokoluş eğilimini görebiliyoruz. Bu mutasyonun mükemmel bir özetini sunan
Sayfa 9 - Otonom Yayıncılık -1. Basım Şubat 2022, İstanbul - Kitabın Özgün Adı : The Third Unconscious - The Psycho-sphere in the Viral Age
Acı çekmenin anlamı bizim için açıklık kazandıktan sonra, görmezlikten gelerek ya da sahte yanılsamalar besleyip yapay iyimserliğe sığınarak, kamptaki işkenceleri önemsiz görmeyi ya da hafifletmeyi reddettik. Acı çekmek, sırtımızı dönmek istemediğimiz bir iş oldu. Acının, başarıya yönelik gizli fırsatlarını kavradık; bu fırsatlar, şair Rilke’nin şu dizeyi yazmasına neden olmuştu: “Wie viel İst aufzuleiden!” (Bitirilecek ne kadar çok acı var!) Başkalarının “bitirilecek işler”den söz etmesi gibi, Rilke de “acıların bitirilmesi”nden söz ediyor. Bizim için bitirilecek bolca acı vardı. Bu nedenle, zayıflık anlannı ve gizli gözyaşlarını minimum düzeyde tutmaya çalışarak, acının tamamını göğüslememiz gerekiyordu. Ama gözyaşlarından utanmamız gerekmiyordu, çünkü gözyaşlan, bir insanın, cesaretlerin en büyüğüne, acı çekme cesaretine sahip olduğuna tanıklık ediyordu. Ancak çok az kişi bunu kavrıyordu. Ödemden nasıl kurtulduğuna ilişkin soruma, “Göz yaşlarımla dışan akıttım,” diye itirafta bulanarak yanıt veren bir yoldaşım gibi, bazıları, ağladıklarını utana sıkıla itiraf ediyordu.
Sayfa 94
Bir toplumda kadınların çıkarlarına verilen önemin şiddet oranıyla bir bağı daha var. Şiddet erkek sayısının çok olmasıyla değil, genç erkek sayısının çok almasıyla bağlantılı. Hiç değilse iki büyük çalışmada genç erkek oranı görece yüksek olan ülkelerde devletler arası savaş ve iç savaş olasılığının daha yüksek olabileceği sonucuna varılmış (6. bölüm). Genç yaşların yoğun olduğu geniş tabanlı bir nüfus piramidi, yalnızca genç erkeklerin kıyamet koparmaktan hoşlanmaları ve görece daha yaşlı ve daha ihtiyatlı erkeklerden sayıca daha fazla olmaları nedeniyle risk oluşturmuyor. Bu durumun tehlikeli olmasının bir nedeni de bu genç erkeklerin toplumda statü ve eş sahibi olamamaları. Gelişmekte olan ülkeler dünyasındaki cılız ekonomiler kolay kolay gençlere iş veremiyorlar ve erkeklerin çoğu işsizlerden ya da gizli işsizlerden oluşuyor. Ve toplumda resmi ya da fiili olarak belli bir oranda çokeşlilik varsa ve genç kadınlar daha yaşlı ve daha zengin erkekler tarafından gasp ediliyorsa, bu marjinalleşmiş genç insan fazlası genç erkek fazlasına dönüşecektir. Bu erkeklerin kaybedecek hiçbir şeyleri yoktur ve kendilerine milislerde, savaş ağalarının çetelerinde ve terörist hücrelerde iş bulup yaşamlarına anlam kazandırabilirler (6. bölüm).
Sayfa 755Kitabı okudu
Reklam
Gücün 48 Yasası
Gücün 48 yasası 1-Sizin üstünüzde bulunanların kendilerini üstün hissetmelerini sağlayın. Onları memnun etme ve etkileme arzunuzla yeteneklerinizi göstermede çok fazla ileri gitmeyin, yoksa tam tersine neden olursunuz, yani korku ve güvensizlik uyandırırsınız. Ustanızın olduğundan daha parlak görünmesini sağlayın ve gücün doruklarına
Bildiğimiz konulara geldik
Bitirilecek ne çok acı var! Bizim için bitirilecek bolca acı vardı bu nedenle zayıflık anlamını ve gizli gözyaşlarını minimum düzeyde tutmaya çalışarak acının tamamını göğüslememiz gerekiyordu.
Acı çekmek, sırtımızı dönmek istemediğimiz bir iş oldu. Acının, başarıya yönelik gizli fırsatlarını kavradık; bu fırsatlar, şair Rilke’nin şu dizeyi yazmasına neden olmuştu: "Bitirilecek ne kadar çok acı var!"
Acı çekmek, sırtımızı dönmek istemediğimiz bir iş oldu. Acının, başarıya yönelik gizli fırsatlarını kavradık; bu fırsatlar, şair Rilke’nin şu dizeyi yazmasına neden olmuştu: “Wie viel ist aufzuleiden!” (Bitirilecek ne kadar çok acı var!)
Reklam
Lanet olası suçluluk duygusu!!
Bir ailenin ikinci çocuğu olan bir hastam, bir türlü yakasını kurtaramadığı suçluluk duyguları içinde kıvranıyordu. Gerek babası, gerek ağabeyi dürüstlüğe çok önem veren kimselerdi. Oğlan yedi yaşındayken bir gün okulda öğretmenine bir ev ödevini kendisinin yaptığını söylemişti; oysa gerçekte ödevi yapan ağabeyiydi. Bu yalanın yol açtığı suçluluk duygularını oğlan üç yıl içinde saklayıp açığa vurmamıştı. Üç yıl sonra öğretmenini arayıp bularak bir zamanlar söylediği korkunç yalanı itiraf etmiş, öğretmenin ise bu itiraf karşısında yaptığı şey oğlanla gülüp eğlenmek olmuştu. Bunun üzerine oğlan gözyaşları içinde babasına koşup işlediği suçu ikinci kez itiraf etmiş ve babasından daha çok anlayış görmüştü. Oğlundaki dürüstlükle gururlanan baba çocuğun davranışını övmüş, onu teselli etmişti. Babasının gözünde aklanmış olmasına karşın, çocuktaki suçluluk duygusu gelecekte de varlığını sürdürmüştü. Buradan ister istemez çıkaracağımız sonuç, küçük bir nedenden ötürü kendi kendini bu kadar suçlamakla oğlanın alabildiğine dürüst ve sorumlu bir kişi olduğunu ille de çevresine kanıtlamak istemesidir. Aile içinde sesini duyuran ileri düzeydeki ahlaki atmosfer, oğlanı dürüstlük konusunda sivrilip öne çıkmaya yöneltmiştir. Okulda başarılı çalışmalar yapma ve çevrenin ilgisini kazanma bakımından kendisini ağabeyinden aşağıda hisseden oğlan, kimsenin bilmediği gizli bir yoldan üstünlüğü ele geçirmeyi amaçlamıştır.
Okur, dünyayı dedektifin gözlerinden görürken dünyadaki ayrıntıların ne kadar çok olduğunun sanki ilk kez farkına varır. Çevresindeki şeyler dikkatini çeker, sanki onlar kendisiyle konuşabileceklerdir, şimdi onlara büyük bir dikkatle baktığı için, sanki varoluşlarının basit gerçeğinden farklı bir anlam taşımaya başlayabileceklerdir. Özel Göz, yani özel dedektif. Bu sözcüğün Quinn için üçlü anlamı vardı. Yalnızca “Göz” değildi, yani araştırmacı anlamına gelen sözcük değildi; aynı zamanda “Ben”di, dünyaya açılan pencereydi, yaşayan bir insanın bedeninde gizli minicik hayat goncasıydı. Bir yandan da yazarın fiziksel gözüydü, kendi içinden dışarıya, dünyaya bakan ve dünyanın önüne apaçık serilivermesini bekleyen adamın gözü.
Sayfa 15 - Can YayınlarıKitabı okudu
Makul olmayan inançlar Varsayım 1 Bir yetişkinin Ailesi Arkadaşları çevresi ve tüm tanıyanlar tarafından sevilmesi ve kabul görmesi gerekir birçok insanın peşinde koştuğu bu hayal ne yazık ki mümkün değildir Varsayım 2 üzerinize aldığınız bütün işlerde mutlaka o işi en iyi bilen kusursuz yapan ve her zaman en mükemmel kişi olmanız gerekir böyle
"Kutsal Kâse daha çok sembolik anlam taşısa da Ahit Sandığı, tarihsel olarak var olduğu bilinen bir nesne. Aynı zamanda Ahit Sandığı Tevraťta ve Kuran-ı Kerimde geçiyor. Bu da var olduğunun en önemli kanıtıdır.."
Pupa Hava, fantastik öykü ( Aomame)
Öykü, kızın koridorun kapısını açmaya çalıştığı yerde sembolik bir şekilde bitiyordu. O kapının ardında neler olduğu yazmıyordu. Bu, herhalde henüz meydana gelmediği içindi. Douta diye aklından geçirdi Aomame. Lider ölmeden önce o sözcüğü kullanmıştı. Kızın, Anti-Little People hareketini ortaya çıkartabilmek için kendi başına, douta’sını geride
639 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.