Canım sıkılıyor" çok anlamsız bir cümledir, canının sıkılacağı vakti nereden buluyorsun, yoksa hayalsiz misin?
" başka türlü seviyorum," dedi olga. " Yanımda değilseniz canım sıkılıyor, kısa bir süre bile ayrılacak olsak üzülüyorum; uzun bir ayrılık olacaksa hastalanıyorum. Beni sevdiğinizi bir kere öğrendim, gördüm ve inandım ya artık çok mutluyum. İsterseniz sevdiğinizi sonsuza kadar söylemeyin bile. Bundan daha fazla, daha çok sevemiyorum işte.
Reklam
Canım sıkılınca si­gara içiyorum ve yıllardır çok acayip sıkılıyor canım.
Sayfa 54 - Bilgi Yayınevi
Kendi varoluşunu amaçsızlığa indirgemiş bir zavallılık sergiliyor insanlar. Dişlerini gıcırdatıyorlar, ısıtıyorlar. Evet, insanı yemek yerken görmek çok canımı sıkıyor. Otlayan bir inekten veya haksız yere ölmüş bir hayvanının leşini yiyen bir sırtlandan farkı kalmıyor gibi pek. Amacı sürekli bir şeyler çiğnemek olan bir toplumun varoluşu neye yarar? Sanırım iyimser olmak daha rahatlatıcı. Veya kendimi öldürebilirim. Fakat bu yasak. Ayrıca işe yaramaz. Faydasız bir eylem. Hem teoride hem pratikte ispat edilmiş. Yine de duvarların rengine canım sıkılıyor. Kelimeleri kullanamamak, onların varlığını doygunca duyuramamak ve kocaman bir ızdırabı beş para etmez hale getirebilmek acziyetini yaşarken, pencereden baktığım güzel manzaranın bir anlamı olmuyor. Yeryüzünde kalan şey hiç masum olmayan bir hayvanlık. Cinai arzuların sürekli arttığı ve legal hale geldiği, kimsenin kendi içine müdahale etmek istemediği ve hatta itinayla kaçırdığı kendi minicik ve sonsuz alemimde, tertemiz uçuk mavi duvarlara bunalıyorum.
"Ben maalesef çok çabuk kopuyorum. Önce uzun bir süre isteksiz oluyorum, sonra canım sıkılıyor, sonra şiddetle kopup kaçmaya hazır hale geliyorum."
canım sıkılıyor demiştim çok sıkılıyor hatırlarsınız vazgeçtim artık demiyorum, sıkılmıyor şimdi canım acıyor
Reklam
Canım yine çok sıkılıyor ya yanlış sıkılıyor canım, ya canım yanlış
Mustafa Kemal Paşa: “Lozan sonrası, Hatay ve Musul-Kerkük’ün Misak-ı Milli sınırları dışında kalmış olmaları aklıma geldikçe canım çok sıkılıyor, huzurum kaçıyor…
"ben bunlardan daha evvel de bahsetmiştim hatırlarsınız canım sıkılıyor demiştim çok sıkılıyor hatırlarsınız vazgeçtim artık demiyorum, sıkılmıyor şimdi canım acıyor."
Reklam
Annemin eskise de atmaya kıyamayıp tavan arasında kaldırdığı eşyalar gibiydim tek farkla onların yüzü hep güneşe dönük benimse odam zemin katında ben bunlardan daha evvel de bahsetmiştim hatırlarsanız canım sıkılıyor demiştim çok sıkılıyor hatırlarsanız vazgeçtim artık demiyorum, sıkılmıyor şimdi canım acıyor oysa yeni bir oyuncak aldığım zaman bile ev önü kedilerine keyifle ve göz kırptığım anılarım vardı benim çok olmayan zamanlar evvel yine yeni oyuncaklar alıyorum ama hiçbir kediye göz kırpmıyorum! ne zaman vahşi bir keyifli hamle yapacak olsam içimin derinlerinden bir şey çekip canımı yakıyor
Sayfa 38
Mezarlığı seviyorum çünkü orada, yerlerde satranç oyunundaki gibi siyah ve beyaz taşlar var ve ben de onların üzerinde atlayarak oyun oynuyorum. Ama geçen yıl yanlışlıkla bir kadına çarptım ve benden bu oyuna bir son vermemi istediler. Bu yüzden artık mezarlıkta canım çok sıkılıyor.
Aman, kendini asmış yüz kiloluk bir zenci, Üstelik gece inmiş, ses gelmiyor kümesten; Ben olsam utanırım, bu ne biçim öğrenci? Hem dersini bilmiyor, hem de şişman herkesten. İyi nişan alırdı kendini asan zenci, Bira içmez ağlardı, babası değirmenci, Sizden iyi olmasın, boşanmada birinci... Çok canım sıkılıyor, kuş vuralım istersen.
“çok canım sıkılıyor, kuş vuralım istersen…”
Sayfa 44
Resim