Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Yapacaklarınızı da yapamayacaklarınızı da doğru belirleyin. Yapmak istediklerinizin de istemediklerinizin de farkında olun. Niyetiniz sadece hayır demek olsun, karşınızdakini alt etmek, bozmak, ona haddini bildirmek değil... Unutmayın ki kimse size "yapmadığınız” için kırılmaz, "Yaparım!" dediğiniz şeyleri yapamadığınızda kırılırlar. Her şeye evet dediğinizde dünyanın en sevecen insanı olmazsınız. En yorgun ve stresli insanı olursunuz sadece ki kimse yorgun ve stresli insanların hayatında uzun zaman kalmaz. Hayır demek, hiç istemediğiniz halde evet demenizden çok daha dürüstçe bir karşılıktır ki dürüst insanları herkes sever.
Yeniden okuyorum kendimi anlıyorum ki ne garip Bir şiir yazmak ve elimi atıyorum boynuna Kendi görüntüm güven veriyor bana yakıp yıktıktan sonra Yeniden okuyorum kendimi bir başkası bu pekala benim kendim ya da Garip ki ne kadar çok kişi olmuşum yazdıklarımda
Sayfa 9 - ÖnsözKitabı okuyor
Reklam
Görüngü olmayan pek çok şey vardır." "Ne diyeceksen, açık konuş," dedi kurbağa köşeye sıkışmıştı. "İnsanlığın sahip olduğu büyük kavramlar, duyu organlanıyla elde edilemeyen şeylerdir. Adalet, sevgi, özgürlük ve mutluluk gibi kavramlardan bahsediyorum." "Bu kavranların doğru olduğundan emin misiniz?" diye sordu kurbağa, anlaşılamayacak kadar hızlı konuşuyordu. "Bunu söylemedim," diye yanıtladı Platonicus-Kanticus. "Emin değilim, ama umut olmadan yaşayamam. Bu kavramlar düşünülmüş şeylerdir. Biz insanlar bu tür kavramları araştırırız. Bunun için aklımız vardır. Duyular bize izlenimler sunarlar, akıl da elde edilen malzemeyi düzenler. Akıl düşünceyle birlikte hareket eder. Biz neden düşüncesi olan bir şeyi bilemeyelim ki?" "Bunlar kesin şeyler değil," dedi kurbağa patlak gözlerini Platonicus-Kanticus'ya çevirerek. "Tabi kesin değil," dedi Platonicus-Kanticus, "ama bu bir umutsuzluk nedeni değildir."
Sayfa 82 - GüncelKitabı okudu
“ Nasıl oluyor da annemle babam hala bamtellerime dokunabiliyorlar?” “Çok basit. Onları sana kendileri monte ettiler.”
Sanki o kapılar yeniden açılabilirmiş gibi hissettir- mişti Clay ona. Sanki onu içeri alırsa sonunda yanma- yacakmış gibi. Çünkü bu adamda, onunla uyuşan bir şeyler vardı. Bu belki Clay'in onu kollarıyla sarması, belki de onunla olduğu zaman Julia'nın hissettikleriyle ilgiliydi; özgür. Julia, onunlayken özgür hissediyordu. Bu çok ama
Sayfa 168
Birçok insan için yaşananların üzerine "sünger çekmek" oldukça zordur. Evet, itiraf ediyorum, bu çok kolay bir şey değildir. Ama genellikle bunu başarmamıza engel olan tek şey "affedemem ektir". Bizi derinden yaralayan kişileri affetmeyi, bir türlü beceremeyiz. Kim bilir, belki de bunu istemeyiz. Böyle olunca da geçmişi geçmiş olarak bırakamayız. İstediğimiz bir şey vardır; bize bunları yaşatanların cezalandırılması. Ama maalesef bu her zaman gerçekleşmez, sonuçlara katlanmak zorunda olan kişi yine biz oluruz.
Reklam
"Ve yağmura yakalanmanın romantik olabilecek hiçbir tarafı yok." Clay gülerek, "Meğer bu yalnızca filmlerde roman- tik oluyormuş," dedi ve Julia'yı baştan aşağı süzmeye başladı. Saçları dağılmış bir şekilde boynuna ve yanak- larına değiyordu. Rimeli akmaya başlamıştı ve yüzün- den yere bir damla su düştü. "Ben neye
Sayfa 160
Her insanın , yaşamında çok istediği ancak sahip olamadığı bir şeyler vardır . Ya da sahip olup kaybettiği şeyler ... Bazen de sahip olduğu ancak kurtulmak istediği şeyler ...
Hz. İbrahim aleyhisselâm'dan yapılan rivayete göre, kendisi ölüm meleğine: "Sen kötü kimselerin ruhunu alırken, onlara gösterdiğim yüzünü ve çehreni acaba bana gösterebilir misin?" dedi. Azrail aleyhisselam: "Hayır, sen böyle bir şeye dayanamazsın." cevabını verdi. Ancak Hz. İbrahim aleyhisselâm: "Bilakis, ben buna dayanabilirim!" dedi. Bunun üzerine melek kendisine "Öyleyse yüzünü çevir, dedi. O da yüzünü çevirdi. Daha sonra dönüp baktı. Bir de ne görsün: Karşısında saçları diken diken vaziyette simsiyah bir adam, etrafa çok iğrenç bir koku saçan, simsiyah giysiler içerisinde, ağzından ve burun deliklerinden alevler ve duman çıkan bir varlık! Bu manzara karşısında Hz. İbrahim aleyhisselâm baygın düşer ve olduğu yerde yığılıp kalır. Daha sonra ayılınca bakar ki, melek ilk şeklinde durmaktadır. Bunun üzerine Hz. İbrahim (as) ölüm meleğine şöyle der: "Eğer o kötü kimsenin, başka hiçbir derdi ve hastalığı olmadan bile senin bana gösterdiğin şeklini görmesi, ızdırap olarak ona yeter."
Genetik testler ortaya çıkmadan önce, birisine akra­ba olup olmadığınızı kesin olarak bilebileceğiniz tek yol, anne tarafı çizgisini takip etmekti. Babalık ve annelik meselesinde başka bir test yolu da var; çok hassas bir test ancak bazı vaka­larda işe yarayabiliyor. İki ebeveynde de, alnın ortasında birle­şen bir saç çizgisi olan ve diğer tüm saç çizgilerinden ayrılan bir tepe yoksa dominantlık adı verilen genetik hile sonucunda, bu iki ebeveynin hiçbir çocuğunda böyle bir saç çizgisi olma­malı. Eğer varsa, anne büyük olasılıkla aldatmıştır. Bu durum, bazı vakalarda gözle görülür bir sadakat testidir.
Reklam
"Annemin teorisi, genç bir cildin bir kadına daha çok para kazandıracağı, iyi bir iç çamaşırının onu daha özgüvenli yapacağı ve iyi kitapların da onu mutlu edeceğiydi."
Nasıl öylesine gülebildiğini hiç anlamamışımdır; ama şimdi düşünüyorum da herhalde çok ağlamışlığından olsa gerek... Yalnızca çok ağlamış olanlar yaşamı tüm güzelliği içinde algılayabilir, keyifle gülebilir. Ağlamak kolay, gülmek güç. Sen de tez anlayacaksın bu gerçeği. Yaşamla ilk karşılaşman çılgınca, umutsuzca bir haykırı olacak ve ilk başlarda yapabileceğin tek şey ağlamak...
2011 yılında Güney Sudan, resmi olarak tanınmış olan son ülke olmuştur. Birleşmiş Milletlerin 193. üyesi ve birçok açıdan en fakiridir. Uluslararası toplumun tüm üyeleri, Kosova'nın aksine, Güney Sudan'ın bağımsızlığını tanımıştır (Avrupa'da, eski Yugoslav­ ya'nın bağımsızlık talep eden son parçasını pek çok ülke tanısa da, bazıları tanımamaktadır).
Derim ki vakit erken, hava da çok güzel nasıl olsa Çocuklar görürüm, uzağa bakarım saçlarımı tararım hiç değil Belki de biri seslenir, güneşler güneşler tutan uyruğunda
Sayfa 15 - Everest ÇocukKitabı okuyor
Yakışıksız ve çirkin gözüken bazı şeyler gerçekte faydalıdır ama insanların çoğu o faydayı kavrayamaz. Çocuk, canı yandığı için aşıyı faydasız bulup ondan kaçar. Aklı başında pek çok kimse kendi hayatını kurtaracak ameliyattan ürküp yaptırmaz. Aşk da öyle.... Aşk olmasaydı erkek-dişi ilişkileri bayağı bir çiftleşme den ibaret kalacaktı.
Sayfa 184Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.