264 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 saatte okudu
Serotonin hormonunun faydaları...
𝐺𝐼𝑅𝐼𝑆 POLLYANNA TÜRKİYEDE DOĞSAYDI ÇOKTAN KENDİNİ ASMIŞTI ... Çocuk edebiyatının eşsiz incisi ve benim karanlık eserlerime ışık olan
Pollyanna
Pollyanna
'yı inceleme altına alıyorum. Çoğu kişi, "bu kitabı yeni mi okuyor? Koca adamın çocuk kitabı ile ne işi olur?" Dediğini duyar gibiyim. Hayır efenim bu bir çocuk kitabı değil. Benim nezdimde
Pollyanna
PollyannaEleanor H. Porter · Kabalcı Yayınevi · 20099,2bin okunma
152 syf.
10/10 puan verdi
·
14 saatte okudu
Hastalık Hastası- İnceleme
Moliere'nin tiyatro tarzı eserlerini çokkk sevdiğimi fark ettim, sanki okumuyor da yaşıyorum her defasında. Cimri kitabında da böyle hissetmiştim, Hastalık Hastası ile ilgili benim yapabileceğim tek eleştiri araya oyundan alakasız kısa perdelik sahneler eklenmiş biraz kopukluk oluşturmuş onun dışında çok akıcı ve güzeldi, kısaca oyundan bahsedecek olursam; Argan oyunda bahsedilen hastalık hastası karakter kendisini hep yorgun, halsiz ve hasta hissediyor ve kızı Angelique'nin doktor biriyle evlenip onu sürekli muayene etmesini istiyor ama kızının sevdiği Cleante sayısız diller döküyor bu evlilik olmasın diye, en sonunda kurnaz hizmetçi ve benim sevdiğim karakter olan Toinette'nin aklına bir fikir geliyor onun oynadığı oyun sayesinde Argan hem karısı Beline'nin kendisiyle sadece parası için evlendiğini öğreniyor hem de kardeşi Beralde'nin ısrarı üzerine hekim olmaya karar veriyor, o yaşta nasıl hekim olacak diye düşünmüş olabilirsiniz şaşırdığım ve kitapta yer alan bilgilerden biri de buydu, Moliere zamanında hekim olmak bir cüppe giyip, sakal bırakmak kadar kolaymış fakir üniversiteler de para karşılığında hekimlik diplomasını gösterişli bir mezuniyetle veriyorlarmış, Moliere eserlerinde hekimlerle çok dalga geçtiği için de ölümüne yakın kimse onu tedavi etmemiş ve o şekilde ölmüş, buna üzüldüm çünkü o zamandaki hekimlerin tek yaptığı hacamat gibi basit yöntemlermiş ve Moliere'nin de asıl eleştirdiği hekimlik değil yöntemleriymiş. Ben sevdim bence okunabilir :)
Hastalık Hastası
Hastalık HastasıMolière · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20216,1bin okunma
Reklam
264 syf.
·
Puan vermedi
·
16 günde okudu
Başkaldırmak ya da Uyum Sağlamak
Samimi gibi görünen ama tam da öyle hissettirmeyen kimi insanlar, kimi davranışlar vardır. Yaş aldıkça, gördükçe, tekrarlandıkça anlamaya, tanımaya başlarsınız. Sözcük ve davranışların ardındaki asıl anlamları fark edersiniz. İnsanların çeşit çeşit yüzleri vardır, yıllar içinde onları tanırsınız. Zor dönemlerden geçtikçe bazılarıyla tanışırsınız,
Kapak Kızı
Kapak KızıAyfer Tunç · Can Yayınları · 20207,3bin okunma
413 syf.
8/10 puan verdi
·
16 günde okudu
Gün Olur Asra Bedel, C.Aytmatov
Sadece tek bir gün koskoca bir asra nasıl bedel olabilir? Bir asırda 36.500 gün bulunmaktadır. Peki, 1 gün = 36.500 gün (1 asır) demek de ne oluyor? Matematik kurallarını alt üst eden böylesi bir kurguyu
Cengiz Aytmatov
Cengiz Aytmatov
yazıyorsa bu elbette mümkün. Matematik Bilimi’nin yapamadığını sihirli bir dokunuşla ‘’Edebiyat’’ yapar. Edebiyat, tam da bu noktada
Gün Olur Asra Bedel
Gün Olur Asra BedelCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 202145,3bin okunma
176 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 günde okudu
Noel'de Cinayet
Polisiye Roman  denince akla ilk gelen isimdir İngiliz yazar Agatha Christie. #kitapyorumu Noel'de Cinayet akıcı, sürükleyici, elden bırakamadan okunan bir kitap. 22 Aralık ve 28 Aralık tarihlerinde, yaşanan cinayetin soruşturulması ve bunun çözümü anlatılmaltadır. Bu kitap ile birlikte meşhur Belçikalı Dedektif Hercule Poirot ile tanışmış
Noel'de Cinayet
Noel'de CinayetAgatha Christie · Altın Kitaplar · 20183,982 okunma
384 syf.
6/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Yüksek Beklenti ve Hayal Kırıklığı
Birkaç yıl önce Jules Payot'un İrade Terbiyesi kitabını okumuştum ve üzerimde çok daha önemli etkileri olmuştu. Bu kitaba başlarken hem bizden bir yazar olması hem de Cemil Meriç'in asıl etkilendiği kitap olması beklentilerimi arttırmıştı. Fakat ciddi bir hayal kırıklığı yaşadığımı ifade etmeliyim. Kitapta problem tespiti noktasında çoğu
İrade Terbiyesi
İrade TerbiyesiEthem Bakar · Ketebe Yayınevi · 2023366 okunma
Reklam
137 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Sevgi neydi? Sevgi emek miydi? Bir insanı iliklerine kadar tanıma çabası emeklerin en büyüğünden sayılmaz mı? Peki sevgi tanımadan olur mu? Aşk tüm bunların neresinde; sağı, solu? Kadın severse, erkek severse... Peki ya arzu? Son zamanlarda çok fazla görür oldum. İnsanlar sevginin ne olduğunu bilmiyor, ayrıca sevgi ile aşkı birbirine karıştırıyorlar. Nasıl sevilir yahut sevilmek nasıl bir şeydir bunu da bilmiyorlar tabii. Bense bildiğimi sanıyorum, kendimce doğrularım var. Evet, tıpkı herkes gibi. Burada mesele kendi doğrularımdan taşmaktı. Ben de konu üzerine karşıma çıkan bu kitaba saldırıverdim, hem de büyük bir iştahla. Sevmek sandığım kadar kolaymış. Sevmek sandığım kadar zormuş da. En azından Gasset gözüyle sevgiye baktığımda. Yine de şimdilik yazarın sözünü dinliyor ve kitaptaki görüşlerin doğru olup olmadığına karar verme konusunda acele etmiyorum. Basit kavramlar üzerine çokça kafa yormalı. Eh, karmaşık gözüken kavramları da bir süre kendi haline bırakmalı. Böyle böyle öğreniyoruz insanca yaşamayı.
Sevgi Üstüne
Sevgi ÜstüneJosé Ortega y Gasset · Yapı Kredi Yayınları · 2019213 okunma
248 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Biliyorum ki bu başlangıç satırlarım çok uzayacak ve belki de çok fazla detay barındıracak, o yüzden
Emre Timur
Emre Timur
okuyor ya da okumayı düşünüyorsanız sonuna dek okumanızı isterim. Ve bu yazımı okuyan sizlere kolaylık olsun diye konu konu ele alacağım Şizofren’i. İlk önce kitabın yoğun emek, araştırma, kurgulama, psikolojik ve felsefik açıdan uzun
Şizofren
ŞizofrenEmre Timur · Az Kitap · 2018417 okunma
Leyla ile Mecnun, 2011
Leyla'ya… Aa şey, bir mektuba nasıl başlanır bilmem. Daha önce hiç mektup yazmadım. İlkokulda sadece beşinci sınıftayken. O da "mahsus selam eder, ellerinizden öperim” diye biten mektuplardı. Hiç kimseye mektup da göndermedim. Zarfa koyup üst kattaki teyzemlere götürürdüm. İşte ben de o pulsuz zarflara konmuş mektuplar gibiyim şimdi. Nereye gideceğimi, ne yapacağımı bilmiyorum. Neyse dur dur başka şeylerden söz edecektim. Gözlerinden mesela. Sahi ne renkti gözlerin? Seni ilk gördüğümde, yani istemeye geldiğimizde hani, ya valla bizimkilerin zoruyla gelmiştim, ama işte orda seni görünce, böyle tarif edilir gibi bir duygu değil bu. Aslında ben sadece özür dilemek istemiştim. Bunları seninle konuşmak da istedim. Hep aklımdaydın ama işte ellerin başkasındaydı. Hem zaten gözlerine bakınca konuşamam ki ben. Her şey için senden özür diliyorum... Ve seni çok seviyorum. Ne de kolaymış bunları böyle söylemek. Keşke gözlerine baktığımda da konuşabilseydim. Keşke bilebilseydim gözlerinin rengini…
Her ne kadar eğitim programları çocuk ve gençlerin iradesini tümüyle görmezden gelse de biz enerjimize oranla kendimize değer verdiğimizi ve zayıf bir insana hiçbir konuda güvenemeyeceğimizi hissederiz öte yandan yaptığımız işin irade gücümüz hakkında yaklaşık da olsa bir ölçü sayıldığını bildiğinizden bunun üzerinden değerlendirmeyi umursamayız
Reklam
Şiir şiir dökülüyor başımdan aşağı... Ne sen sor, ne de ben söyleyeyim. Öyle böyle değil, tahmin bile edemezsin! Bir vurdu ki sol yanıma; Sen de yüzyıl, ben diyeyim ömür sonsuzluğu bu hissimdeki... Şimdi hava bir garip, Esiyor ama sıcak da içerisi. Her şey havanın durumu kadar basit olsa değil mi! Bunun hakkı var, hukuku var, düşüp düşüp bir de kolaymış sanki gibi kalkması var ayağa; hem de bir çırpıda! Şu satırlar bile tahammül edemiyor yazmama! Daha çok yazacaktım ama Neyse... Daha bunun gecesi var, uykusu var, gündüzü var... Ha bir de! Hep halâ umudum var koynumda... Yarınlarım var, Elimi tutanım, sırtımı dayadığım, Ayaklarımda salladığım, Şiirlerle uyuttuğum; benliğim var, ruhum var, yüreğim var...
90 syf.
8/10 puan verdi
Kitabı elime almam ile bitirmem bir oldu ve hâlâ gözlerim dolu dolu, hâlâ tüylerim diken diken. Benim kitaptaki çıkarımlarıma gelecek olursak: Cinayet; bir insanı kendi sebep yada bahanelerimizi öne sunarak öldürmenin adıysa; öldürülen kişiyi öldüreni öldürmenin adı cinayet değil miydi? Bu iki cümleyi birbirinden ayıran yada ayrı düşüren neydi ?
Bir İdam Mahkûmunun Son Günü
Bir İdam Mahkûmunun Son GünüVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022119,5bin okunma
624 syf.
9/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Gerçekten keyif aldığım ve iyi ki okudum dediğim kitaplardan biri oldu. Hem anlatımı hem de içinde geçen konuları zevkle okudum. Kitap sadece Fatih Sultan Mehmet ve İstanbul'un fethini anlatmıyor. Genel çerçeve bunun üzerine olsa da pek çok olay ve bilgiyle şekilleniyor, süsleniyor. Yani aslında çok yönlü bir tarihi roman okumuş oluyoruz. Kitapta geçen dönemleri, kişileri ve pek çok şeyi çok güzel bir üslupla anlatıyor yazar. Kitabı benzerlerinden ayıran en belirgin iki nokta var fikrimce. Birincisi, kitap dediğim gibi çok yönlü. Osmanoğulları'nı, Fatih'i, dönemi, diğer ülke ve milletleri çok yönlü ele almış. Sadece savaşlar veya fetihler değildi konu. İkincisi, İstanbul'un fethinden bahsederken bazı diğer kitaplar gibi gaza gelerek gerçek dışı şekilde anlatmıyor, her şey çok kolaymış gibi göstermiyor. Fetih boyunca iki taraf içinde ne kadar kayıplar verildiğini, ortaya çıkan acı tabloları da işliyor. Fetih esnasında Osmanlı askerleri içinde hiç kolay değildi, korkunç şekilde hayatını kaybeden askerleri de anlatıyordu. Çocuk oyuncağı gibi basitleştirmemişti mücadeleyi. Kitabı farklı karakterlerin dilinden de okuyoruz pek çok kez. Bunlardan biri Konstantinopol'e gelen bir elçi. Yaşadıklarını, deneyimlerini onun notlarından da okuyoruz. O bölümleri okumanın zevki kesinlikle bir ayrıydı çünkü bir yabancının ve gayrimüslimin gözünden dönemi okumak hoş ve eğlenceli geldi bana. Kitabın en derin ve de bir roman olarak en kıymetli gördüğüm kısmı Fatih'in hocalarıyla yaptığı felsefik sohbetlerin olduğu kısımdı. Daha iyi anlayabilmek için birkaç kez okudum aynı sayfaları.
Dünyanın İlk Günü İmparatorluk - I
Dünyanın İlk Günü İmparatorluk - IBeyazıt Akman · Epsilon Yayıncılık · 20113,315 okunma
45 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.