İntihar etmek. Herhangi bir nedeni olduğundan değil. Bütün hayatı tek bir neden olduğundan. Yaşadığı her şey yüzünden. Bazı insanlar böyledir. Diğerlerine göre daha çok kırılgan olurlar. Ölümü sırtlarında bir çanta gibi taşıyıp yorulduklarında önce onu açarlar. Her neyse...
Sayfa 346
Kemalat sıkıntıda belli olur...
Erkek ve kadının birbirlerinin boşboğazlıklarına, çirkin ve bozuk hallerine, gazaplarına sabretmekle ahlâklarını güzelleştirir. İnsanın kemalatı, çok önemli bir noktadır. İnsanın kemalatı, ibadette ve taatin çokluğunda değil, kişiyi hiddetlendirecek, ezaya sokacak hallerde belli olur. Ezaya sokan hallere tahammül eden, ibadet ve taatle ulaşamadığı merhalelere ulaşır. Onun için Allah, kadının boşboğazlılığına sabreden kocaya, nefsi terbiye, gazabı teskin, ahlâkı güzelleştirme verir.
Sayfa 59 - İmtihan...Kitabı okuyor
Reklam
İnsanlar vardır, bilirsiniz, başkalarından sürekli bir şeyler bekler ya da isterler. Aslında bu, bir insanın ihtiyaçlarını kendisinin karşılamasından çok daha büyük bir çabayı gerektirir. Üstelik onur kırıcıdır da. Ama onlar için önemli olan, diğer bir insanın ya da insanların kendileri için bir şeyler yapmasıdır. Bunun için her şeye katlanırlar. Genellikle bu tutumlarının bilincinde değildirler. Amaçları diğer insanları sömürmek değil, bir şeylerin hazırca kendilerine verilmesidir. Aşırı bağımlıdırlar ve kendi sorumluluklarını başkalarının üstlenmesini beklerler. Onların çevremizdeki varlığından sıkılabilir ya da bize yük olduklarını düşünebiliriz. Ama çoğu kez kendi bağımlılığımızdan ötürü onları çevremizde tutarız. Kendilerine bir şeyler verildiği sürece bizden kopmazlar. Bir diğer deyişle, böyle kişiler kronolojik olarak yetişkin, hatta entelektüel yönden iyi gelişmiş olsalar bile, bebeklik yıllarının asalak varoluş biçimini sürdürürler.
‘Hep dünyanın, insanın içindeki iyiliği bulması için tasarlanmış bir bahçe olduğunu düşünürdüm ama bugün olanlar ve sen, bana şunu anlattınız: İyi olmak aslında sadece bir detaymış. Ne deneyimlemiş olursa olsun, yaşadığı kötülüğe rağmen insanın kendini iyiye çevirecek gücü olmasındaymış tüm mesele. Güç, birinden üstün gelmek ya da istediğinde birinin canını almak değil, biri senin canını aldığında bile kötüleşmemek, onun düştüğü tuzağa düşüp canavara dönüşmemektir. Sana vurana el kaldırmamak, sana vurana el kaldırmaktan çok daha zordur. Asıl, doğruda durmak güç ister.’
Esest Sembiyoz
Fromm, esest sembiyozun cinselliğin uyanmasından çok daha önce şekilendiğini düşünmektedir. Dolasıyla anneye duyulan esest bağlılık; cinsel hazza değil güvenli, huzurlu ve özgürlüğün getirdiği sorumluluk duygusunu olmadığı döneme geri döneme arzusudur.
Sayfa 2014 - Nobel YayınlarıKitabı okuyor
İstemediğimiz, bir şeyi neden kabul ederiz? Sevgi görmek.. Bir topluluğa kabul edilmek.. Onaylanmak. Bunların hepsi insanın ihtiyacı ancak elde etmek için sınırlarınzın ihlal edilmesine gerek yok. Hayır diyerek de sevilirsiniz, üstelik çok daha dürüst bir sevgidir bu, her şeyi kabul ettiğiniz için idareten duyulan bir his değil de kişiliğinize duyulan bir his.
Reklam
Çocuklukta hep böyle değil midir? Hatıralar hava ve zaman etkisiyle yıpranmış, delik deşik olmuş bir sayfa şeklinde kalır. O zaman en çok etkileyen şeyler, hatıralar tablosunda en derin kazılır.
Gerçekten bir yıl, beş yıl, on yıl değil; yüzlerce yıl, on yüzlerce yıl, garp cephesinde yeni bir şey yok oldu. Zaman muttarid aktı. Fikret'in «küçük, muttarid, muhteriz damlalar» dediği türden, aktı. Nehirler sakin aktı. Bir yıl, beş yıl, on yıl değil, on yüzlerce yıl insanlar suskun çalıştı. En çok kendi gücünü, bir de atın gücünü, daha
Sayfa 88 - Gelişme ve EstetikKitabı okuyor
"Sen hiç kimsenin olamayacağı kadar çok şeyimsin benim... Yüreğimde sana ayrılan yer herkesinkinden büyük. Yalnızca bir arkadaş, bir kan kardeş, bir sırdaş, birçokyakın dost değil, bir büyük sevgisin sen... Yanında sonsuz şımarabileceğim ve hâlâ kaybetmekten korkmayacağım tek kişi... Yani biraz annem, biraz babam, hatta hiç görmediğim dedem, belki hiç doğmayacak oğlum... Sonra daimi hayranım ve tabii dokunulmamış sevgilim... Sen benim masumiyetimsin...
Martin Luther
Almanya’da endüljans satımı Mainz eyaletinin genç başpiskoposu Albrekt’e bırakıldı. Albrekt Papa’dan, denetimi altına üç piskoposluk almış ve bu yüzden yıllarca süren borçlara girmişti. Ama Papa’ya para gerekiyordu! Başpiskopos sattığı endüljanslardan gelen paranın yarısını kendine alabiliyor, böylece de borçlarını ödeyebiliyordu. Bu yüzden
Reklam
Bu nedenle, genç gazetecinin sözlerine kanmış göründü. Onun, sevinçle, düşüncelerini kabul ettirmesine göz yumdu. Daha çok genç, Olric. Duygu ve düşüncelerinin etkisini görmeye ihtiyacı var. Ona yardım etmeliyiz. Onu kırmamalıyız. Birkaç saat içinde bir insanın düşüncelerini değiştirebildiğini görmek ona gurur verecektir: kendi düşüncelerini değerlendirmesini kolaylaştıracaktır. Bizi de daha çok sevecektir. Kendisini ispat etmesine fırsat verelim. Ya büyüyünce uslanmaz bir eleştirmeci olursa, efendimiz? Buna engel olmaya zaten gücümüz yetmez, Olric. Onu biz bozmayalım. Bırakalım anlatsın, döksün içindekileri. Ona, ayıklama imkânı verelim. Birçok gerçeği kabul ettiğimiz gibi, onun gerçeğini de kabul edelim. Heyecanlarının körleşmesine yol açmayalım. Bizim gibi sabaha kadar düşünecek değil ya; birazdan uykuya dalar.
Sayfa 271 - İletişim Sinan Yayınları Dördüncü Bölüm
Ne kadar da tanıdık
"Senin anlayacağın, düşmanlarımızın Vahhabilere destek ve yardımı Arapları çok sevdiklerinden değil, Arabistan'da ve diğer Arap yurtlarında kendi emellerine engel gördükleri Osmanlı'yı zayıflatma umudundan."
Sayfa 40 - Kapı Yayınları 700 Bütün Eserleri 83
''… Koyuldukları işe canla başla sarıldıkları için bu genç kızlar, başlarını kaldırıp bakacak halde değildirler. Halılara işlenmiş ışıklı tabloların önlerine serdiği ve ne yapsan anlatılamaz o hayatla, ruhlarında ezdikleri hayatın aynı olduğunu; onlar, bütün bu resimleri çizerlerken fark etmezler bile. Buna inanmak istemezler. Bunca
Can Yayınları
Her şey çok anlamsız! Hayat, kendi kendilerini kopyalayan dev moleküllerden başka bir şey değil. Hayat dediğimiz sadece kimyadan, ibaret. Periyodik tabloyu ezberlesek yeter. Evrendeki en bol iki elementin, hidrojen ile helyumun, aynı zamanda en hafif iki element olması her şeyi açıklıyor zaten. Böyle hafif bir evrende anlam ne arasın? Anlam ağırdır... Dibe çöker. Falcılar bu nedenle kahvenin telvesine bakarlar.
"Yalniz topla tüfekle degil, iradenle de cesur olacaksın fena seyleri yapmamak için cesur, inandigin, dogru bildigin seyi yapmak için, öldürseler bile cesur olacaksın oğlum. Daima, daima dogru .dogrulugun baskalarini öldürse, yüreklerini dograsa, ezse, en çok seni seven adama ahiret azabi çektirse bile yine dogru!
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.