"Birbirimizi çok sevdik; ama aynı zamanda değil.."
Sayfa 166 - Can Çağdaş YayınlarıKitabı okudu
Çok seviyorum demeliyim ki çok seviyorum desin...Bu bir itiraf değil mi ?
Sevmek ve sevilmek ihtiyacında olduğumdan, âşık olduğumu sandım. Başka deyimle, aptallık ettim. Deneyimli bir insan olarak o zamana kadar hep sormaktan kaçındığım bir soruyu sık sık sorarken yakalıyordum kendimi. “Beni seviyor musun?” sorusu takılıyordu dilime. Bilirsiniz, böyle durumlarda, “Ya sen?” diye yanıt vermek âdettir. “Evet,” diye yanıtlarsam bu soruyu, gerçek duygularımın ötesinde bağlamış oluyordum kendimi. “Hayır,” demeye kalkışırsam, artık sevilmeme tehlikesini göze alıyor ve bunun acısını çekiyordum. İçinde huzuru bulacağımı umduğum duygu ne denli tehlikeye düşerse, arkadaşımdan o duyguyu o denli çok bekliyordum. Böylece, gittikçe daha açık vaatlere sürükleniyor, yüreğimden gittikçe daha büyük bir duygu ister hale geliyordum. Bu şekilde, şirin bir alık için yalancı bir tutkuya kaptırdım . Bir papağanı sevdikten sonra bir yılanla yatmak zorunda kaldım.
Reklam
Çok gecikmiş bir sevgiyim ben Sadece sevgisizlik değil Sevmek de canımı acıtıyor.
Toprağa bir tohum ek ve sula . Çok değil, kısa bir süre sonra dünya öyle bir değişir ki!
Sayfa 94 - Can Çocuk Yayınları - 38. BaskıKitabı okudu
Dünya Yansa Umurunuzda Değil!
“Kusurlarınızı kabul ettiğiniz görülmemiştir, özür dilemeyi bilmezsiniz. Kendi yakınlarınıza tecavüz eder, sonra namus için adam öldürürsünüz. Tanrının adı daima dilinizdedir. Çok iyi ağlarsınız. Ağıt dinleyip eski günleri hayal edersiniz. Dünya yansa umurunuzda değil, yeter ki evinizin duvarından bir taş eksilmesin. Kötülüğün dışarıdan geldiğine inanırsınız. Kötülüğün kaynağı ya komşunuz ya da köye gelen yabancılardır. Kendi kalbinizde bir yılan taşıdığınızı görmezsiniz.”
Sayfa 65 - İletişim Yayınları, 5. BaskıKitabı okudu
Ödül almış olan korkunç bir fotoğraf geliyor aklıma. Adım atacak hali kalmamış Afrikalı bir çocuğun fotoğrafı. Öylece kalakalmış ve ölümü bekliyor. Ölümü bekleyen sadece o değil. Hemen arkasında kendisinden büyük bir akbaba da, ölümü çıldırtan bir sabırla bekliyor. Çocuğun çok yakı­nında, gözlerinde ölümün ürkütücü izleriyle, birazdan artık hiçbir zaman kıpırdayamayacak hale gelecek çocuğu bekliyor. Çocuğun korku tepkisi gösterebilecek kadar bile mecali kalmamış. Adam tam bu sırada basmış deklanşöre. Bu fotoğ­raf ona uluslararası bir ödül kazandırdı. Önemli fotoğrafçılık ödüllerinden birini. Ancak ödülü aldıktan iki, üç ay sonra intihar etti adam. Böyle bir anı ölümsüzleştirmenin vicdan azabına, korkusuna, nefretine, acısına, artık adına ne derseniz deyin dayanamayıp intihar etti. Yaşamak böylesi çelişkileri ve sürprizleri içinde taşıyor. Galiba yaşamanın heyecanı da buradan geliyor.
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.