HAYATIN ÇIĞLIKLARI Doktorun odasından çıktığımda moralim oldukça bozuktu. Kolesterolüm yüksekmiş. Diyet yapmalıymışım. Elimde yememem gerekenlerin listesi ve reçeteyle yürürken hayatımda hiçbir zaman diyet yapmadığımı düşündüm. Dahası, şimdiye kadar bana dayatılan hiçbir yasağa gönül rızasıyla boyun bile eğmemiştim. İçimdeki asi ruh burada da
448 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Yalnızlık Cesaret İster
*MERVE DENİZ*YALNIZLIK CESARET İSTER* *İNDİGO KİTAP* Birbirlerine yasladıkları tek şey bedenleri değildi; tüm umutları, umutsuzlukları o gece koyun koyunaydı. Issız bir adaya düşseniz yanınıza alacağınız üç şey ne olurdu? Başarılı, genç ve güzel bir kadın olan Rüya, ta ki âşık olduğu adamla aynı adaya düşene kadar bu sorunun yanıtını hiç
Yalnızlık Cesaret İster
Yalnızlık Cesaret İsterMerve Deniz · İndigo Kitap · 201584 okunma
Reklam
Fatih Sultan Mehmet , İstanbul'u fethettikten sonra Ebül Vefa hazretlerinin dergâhına gidip el öpüp dua almak ister . Ancak kapıdan geri çevrilir. Buna çok üzülen Fatih Sultan Mehmet , Akşemseddin'e döner ve der ki "Gördün mü lala? Bizans'ın aşılmaz denen surlarını aştık da bir dervişin tahta kapısında kalakaldık . " Diğer tarafta da Ebül Vefa hazretlerinin yanında bulunan derviş koskoca padişahı neden geri çevirdiklerini sorar hazrete ve aldığı cevap şöyledir : "... O gaza askeridir, biz duâ leşkeriyiz . O orada lazım ,biz burada. Eğer tasavvuf lezzetini alırsa istidadı vardır, girer ve çıkmaz. Tacı , tahtı bırakır , dervişliğe kalkar. Biz de vazifeye ihanet etmiş oluruz sonra. Hem ben ona ' görüşemeyiz filan ' demedim , sadece ayrılık olmayan yere randevu verdim. Onunla elbette görüşeceğiz. Orada !" der.
Sultan, gönül zenginliği ile gidip Ebul Vefa hazretlerinin kapısını çalıyor. Kapı açılmıyor. Biraz tereddüt. Sonra bir mollacık görünüyor kapıda. - “Kimsiniz?” - “Ben Sultan Fatih! Hocamızın elini öpmeyi, duâsını almayı murad ederim, münasip olursa.” “Yok, müsait değiliz” denir mi ona. Ama deniyor. Lakin: “El emrü fevkal edep!” Edep, emirden üstündür! Fazla ileri gitmiyor, denileni yapıyor sadece. Fatih’in gözleri doluyor, iki damla yaş yanağından süzülüp sızıyor sakalına: - “Gördün mü lala? Bizans’ın aşılmaz denilen surlarını aştık da bir dervişin tahta kapısında kalakaldık.” Dergâhta genç molla cesaretini toplayıp soruyor: - “Efendim, bunca yıldır yanınızdayım, gelene; ‘git’ dediğinizi duymadım daha. Kaldı ki sıradan bir insan değil bu, gelen padişah? Ne oldu ki kabul etmediniz, bir hata mı yaptı acaba?” İçten içe yüreği yanarak buyuruyor ki hazret: - “Hikmetler var evlad! Çok ve büyük vazifeler var! O gazâ askeridir, biz duâ leşkeriyiz. O orada lazım, biz burada. Eğer tasavvuf lezzetini alırsa istidadı vardır, girer ve çıkmaz. Tacı, tahtı bırakır, dervişliğe kalkar. Biz de vazifeye ihanet etmiş oluruz sonra. Hem ben ona ‘görüşemeyiz' filan demedim, sadece ayrılık olmayan yere randevu verdim. Onunla elbette görüşeceğiz. Orada!”
Birinci Söz BİSMİLLÂH her hayrın başıdır. Biz dahi başta ona başlarız. Bil, ey nefsim, şu mübarek kelime, İslâm nişanı olduğu gibi, bütün mevcudâtın lisan-ı hâl ile vird-i zebânıdır. Bismillâh ne büyük, tükenmez bir kuvvet, ne çok, bitmez bir bereket olduğunu anlamak istersen, şu temsîlî hikâyeciğe bak, dinle. Şöyle ki: Bedevî Arap
Dua yapılır, kader de aynı yöndedir. Dua da bir sebep olur. İlahî tecellinin nuru hemen olacak işi bitirir. Yoksa bazı kimselerin anladığı gibi dua edildi diye hiçbir oluş olmaz. Yek başına dua ile ne bir bela def olur ne de bir yarar iş. Bazı Hadis-i Şeriflerde şöyle bir açıklama vardır: - “Bela, ancak dua ile gider.” Ama bunu biraz açıklamak lazım gelir. Tefsirsiz bunu yanlış anlayanlar olur. Bu Hadis-i Şeriften murad, belanın giderilmesi bazen duaya bağlıdır demektir. Yani: Dua yapılır, bela gider. Çünkü kader o yoldadır; dua edilmedikçe bela def olmaz. Yukarıda belirtilen Hadis-i Şerifin manasına gelen bir diğeri vardır: - “Kul, ameliyle cennete giremez.” Amelsiz cennete girer, manasına gelmez. Cenneti Allah verir; kulun ameline göre orada makam. Bunu daha çok tefsir eden bir Hadis-i Şerif vardır; Hz. Aişe (ra) rivayet eder. Diyor ki: - “Peygambere (sav) sordum: ‘Ameliyle cennete giren olur mu?’ ” Cevaben: - “Hayır, yalnız Allah’ın rahmetiyle girilir." - “Sende mi ya Resulallah (sav)?” - "Evet ben de… Yalnız Allah, beni rahmetine daldırmıştır." Son cümleyi söylediği zaman elini başının üstüne kaldırmıştı… Bunlardan çıkan mana şudur: Allah hiçbir işi yapmak mecburiyetinde değildir. Ne bir dua ile kimseye bir şey vermek için ne de kimseye karşı bir taahhüt altındadır. Allah istediğini yapar.
1,000 öğeden 901 ile 910 arasındakiler gösteriliyor.