YouTube kitap kanalımda Dostoyevski'nin hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz: ytbe.one/0i9F0L1dcsM
Dostoyevski'nin bu kitabını okumak bu hayatta bir insanın yaşayabileceği en büyük deneyimlerden biridir. Hâlâ okumadıysanız çok şey kaçırıyorsunuz!
Bu incelemenin yorumlar kısmında bu
21. yüzyıl!
İnsan psikolojilerinin alt üst olduğu, antidepresanların aspirinlerden fazla sattığı, intihar olaylarının arttığı, adeta "Dünyaya gelecek en yanlış zamanı bulmuşuz." denen bir dönemde yaşıyoruz.
Geçtiğimiz günlerde İlber Ortaylı'nın bir kitabını okumuştum. Her insanın kendi dönemi için dünyanın en zor dönemi
Bir kitap düşünün...
Henüz okumadığınız,
Kapağını dahi açmadığınız bir kitap...
Ne kadar yabancı geldi değil mi?
Şimdi bu kitabı okumadığınızı düşünün.
Belki de gerçekten okumadınız.
Kapağını dahi açmadınız.
Sabah namazı Allahın yoklaması gibidir ve bizim o namaz için her uyanışımız "Burdayım,huzurundayım Rabbim" deme şeklimizdir.
Sabah namazına uyanamadığımda hep şunu düşünürüm: "Ben ne yaptım da Rabbim beni huzuruna kabul etmedi?'
Bu nedenle sabah namazına kavuşmak, kalkabilmek Allahın huzuruna kabul edildiğimiz, yüce Rabbimizin bizi huzurunda gormek istediği anlamına gelir.
Uyanılan her sabah namazı aslında başlı başına bir dua ve bir şükürdür.
Namaza erken kalkmak için vakitlice uyunmalı, uyumadan önce Kevser ve Ayetel Kursiyi okuyup namaza uyanmak için(Allahla buluşmak için) dua etmek yardım istemek de çok faydalı olacaktır.
"Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. O'nu ne uyuklama tutar ne de uyku! Allah'ım, gözümü uyanık kıl, kalbimi nurlandır, benden çok uyumayı ve gaflet ağırlığını gider!"🌸
Camus ve Sartre’ın isimleri çoğunlukla birlikte anılır. İkisi de Edebiyat dalında Nobel kazanmıştır. Sartre daha yaşlı olmasına rağmen, Camus daha erken erişmiştir bu ödüle. Edebiyat denilince Camus’yu kıyas götürmeyecek şekilde farklı bir yere koyarım ben. Benim nazarımda Camus, birkaç gömlek üstündür Sartre’dan.
“Yabancı” bizim ülkemizde de
William Shakespeare'in hayatı, mutlaka okunması gereken kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz: ytbe.one/rGxh2RVjmNU
Romeo ve Juliet, Othello, Hamlet, Macbeth ve Kral Lear gibi oyunların yazarı olan Shakespeare’in esas adı Şeyh Pir miydi ve gizli bir Müslüman mıydı? Hamlet'teki "To
Khaled Hosseini'nin bu kitabını okumadan önce önyargılıydım. Uçurtma Avcısı(henüz okumadım)kitabının yaptığı sükse yüzünden şişirilmiş bir yazar olabileceği hakkında endişelerim vardı ama yazar, kitabının sayfalarını her çevirişimde bu önyargılı tavrımı paramparça etti.
Kitabımızdaki olaylar Afganistan'ın çeşitli bölgelerinde geçiyor.
Spoiler içermektedir:
Kitapta işlenen temel konulardan biri olan 'bastırılmış cinsellikle', kitabın müstehcen içerik nedeniyle 100 temel eser arasından çıkartılmış olması durumu sebep-sonuç ilişkisi bakımından çok anlamlı..
Yusuf Atılgan bu kitabı için 'çok tehlikeli şeyler yazıyorum, göreceksiniz' demesine rağmen kendisini
"Gerçek bir hayat hikâyesi olarak değil, gülüp geçtiğin basit romanlar gibi oku beni. Bir iz kalsın ardımda, ama okunduğu anda unutulacak bir iz. Unutulmayacak bir iz bırakan adamlardan değilim."
demişti günlüğünün ilk sayfalarında Ekmel Bey. Açıkçası O'nu da diğer günlüklerin sahibi Derya'yı da basit bir roman gibi okumak
James Joyce dan etkilendiği çok aşikar.Dostoyevski den romanında çok sık bahsederken, Joyce un ise meşhur bilinç akışı tekniği kullandığını görüyoruz.Aynı zamanda kendisi Postmodernist bi yazar.Bunu kısaca sorunsallaştırma, yadsınma olarak 20.yıl ve sonrası için kabul edebiliriz.
Ahh Didem Ahh!!
Yazma konusundaki özrümü görmüyorum , şiirlerini okudukça , bağlılık, bağımlılık gibi bir şey işte burada yazmaya zorluyor beni.
‘’Bir zamanlar kendimi
Bulunmaz Hint kumaşı sanmıştım.
Kaç metredir benim yokluğum?
Benden daha çok var sanmıştım.
Benim yokluğumdan dünyaya
Bir elbise çıkar sanmıştım.
Dünyanın çıplaklığına
İŞTE GENE BEN ve SİZLERE YİNE OKUMUŞ OLDUĞUM ESKİ BİR KİTAPTAN BİR İNCELEME DAHA. :)
Don Kişot ile ilgili bugüne dek ifade edilememiş şeyler hakkında kim ne söyleyebilir acaba? Miguel de Cervantes tarafından kaleme alınan ve yazılan bu güzel roman, dört yüz yıldan bu yana, on sekizinci yüzyıldan kalma edebi akımlara, yirmi birinci yüzyıl
Çoktandır piyano videosu çekmeye pek hevesim yoktu, daha geçen bitirdiğim okulun ismini taşıdığı erken yaşta vefat eden güzel şair Mükayil Müşfiq-in bu şiirine rastladım, çok güzel de şarkı yapılmış sözlerine.. İyi dinlemeler..
Sənin onun eşqilə, məhəbbətilə
Vurmadın ömrünü başa, ürəyim!
Sevgi hədəfinə nişan alanda,
Dəydi mi oxların daşa, ürəyim!
Sən canı canandan ayrı tutmadın,
Odur ki, vəfasız deyildir adın.
O səni unutdu, sən unutmadın
Yaşa, məhəbbətim, yaşa, ürəyim!
youtu.be/NRZIqFZZp3k
- Apartman girişindeki lambayı sen mi kırdın Bülent?
+ Hangisini?
- Otomatik yanan, sensörlü lamba.
+ Hayır.
- Komşu görmüş, yalan söyleme. Süpürge sapıyla kırmışsın dün gece.
Önüme baktım.
"Neden kırdın?"
Cevap yok
"Hasta mısın evladım? Söyle bana, neyin var, neden kırdın lambayı, yapma böyle."
"Kırdımsa kırdım, ne olacak! Çok mu değerliymiş?"
"Lamba senden değerli mi evladım, lambanın amına koyayım, lamba kim? Yöneticiye de dedim. Lambanızı sikeyim, kaç paraysa veririz. Sen değerlisin benim için."
"Beni görünce yanmıyordu baba."
"Nasıl ya?"
"Görmezden geliyordu, yanmıyordu. kaç sefer yok saydı beni."
"E beni görünce de yanmıyordu bazen, böyle el sallayacaksın havaya doğru, o zaman yanıyor."
"Hadi ya! Sahiden mi?"
"Evet. Ucuzundan takmışlar.Bizimle bir alakası yok!"
Babama sarıldım, yıllar sonra.