Amok Koşucusu, Zweig'ın okuduğum ikinci kitabı. İlki Satranç'tı. Okurken beğendiğimi hatırlıyorum ama Satranç bende çok derin izler bırakmadı. Bu anlamda Amok Koşucusu'nun daha etkileyici bir kitap olduğunu ifade etmem gerekir.
Zweig'ın bir tür serdengeçme, delilenme hali olan Amok Koşuculuğu üzerinden ele aldığı hikayesi sıra dışı bir aşk, tutku, vicdan, melankoli duygularını işliyor. Doktorun ruh hali iyi değil, bu kesin ama zaten onun hayatın akışı içinde bir Amok Koşucusu olduğunu hissedebiliyoruz. Çevresine zarar vermektense kendine zarar vermeyi tercih edebilecek kadar özgün bir koşucu üstelik.
Hacimce ince bir kitap olmasına rağmen psikolojik yansımaların iyi kullanıldığı, etkileyici bir hikayeydi.