Merhabalar, sizlere bir serinin ilk kitabıyla geldim. Suikast, entrika, gizem ve tüyler ürpertici bir olay örgüsüne hazırsanız sizi bu kitaba doğru alalım. Okurken hem gerilip hem merak edip hem de heyecanlanacağınızı düşünüyorum. Kitabın, seriye giriş kitabı olduğunu düşünüyorum, karakterleri ve mekanları tanımak adına benim için bir kapı görevi görüyor. İkinci kitapta daha da kurguya gireceğiz.
Ben direk aşk kitapları okumayı pek sevmiyorum. Böyle ipliklerle kurulmuş kurgudaki o arada gelen aşkı seviyorum. Kitabın ana konusu değil ama kitabın tuzu, biberi olan aşkı çok sevdim. Hades, bir miktar gözlerimi doldurdu diyebilirim. Kurguyla ilgili daha çok şey anlatmak isterdim ama kelimelerim yetmez, kendiniz okumanız lazım.
Sert geçen bir kış günü iki farklı ülkede doğan kaderleri ağlara takılmış iki farklı bebek, bir gün karşılayacaklar. Zamanın acımasız kollarında birbirlerinden habersiz geçirdikleri onca yıldan sonra kaderin hazin gülümsemesini bir gün tadacaklar. İşte biz bu sarmalın izleyicileri olacağız.
Kitap 617 sayfa diye gözünüz korkmasın, yazarın dili oldukça akıcı olduğundan sayfalar akıp gidiyor. Benim gibi bazı diyalogları heyecanlanıp iki kere okursanız tabi o zaman biraz uzayabilir. Karakter betimlemelerini sevdim ama biraz daha detay olsa fena olmazdı. Karakterlerin ruhsal yapılarını ise yazar çok güzel yansıtmış, okurken davranış, düşünce tezatlığına düşmedim. Kitabı hazmederek okumanızı öneriyorum yoksa kafanız karışabilir. Olay örgüsünü kaybetmemeniz lazım bu yüzden dalgınlıkla okumamanız gerekiyor. En azından olayları anlayabilmeniz adına. Çünkü yazar çok ince noktalara değinmiş.