çocuk yaşta evlenip ve çocuk denecek yaşta anne olunca, hayatın güzelliklerini kaçırıp bir telaşla geçip giden zamana yenik düşüyorsun...
sonra bir bakıyorsun ki, herkese yetişip kendine geç kalmış yaşa gelmişsin.
ve bakıyorsun, hayatı hep eksikleri ile yaşamışsın.
hayatını adadığın kişiler tarafından hiç anlaşılmamış, değer görmemişsin.
artık gerçeklerin daha çok farkına varmış olsan da, kaçırdığın hayatı yakalamak için oldukça geç kaldığını anlıyorsun.
sonra birşeyler oluyor, birden bire çorak bir tarlaya dönmüş kalbine birileri dokunuyor ve hayat veriyor. o çorak topraklar birden gül bahçesine dönüşü veriyor...
dönüp arkana bakıyorsun, simsiyah renge boyadığın duvarlar yıkılmış, ardında bıraktığın tozlu yollar çiçeklerle bezenmiş...
yaşın kaç olursa olsun, kalbinde cıvıl cıvıl şen şakrak bir şarkı başlıyor.
ve öğreniyorsun "aşk, gönlünü oyalayıp, hovardalık çapkınlık yapıp, sözünde durmayanlar, bir varmış bir yokmuşlar için değil... aşk yalnızca iki yalnızın yanyanalığı içinmiş..."
emina
📷 Saat kaç olursa olsun günü güzelleştiren şeyler için uykusuz kalmaya değer