İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya:
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.
Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir:
Oluklar çift, birinden nur akar, birinden kir.
Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kainat:
Şu çıkan buluta bak,
Herkese merhaba değerli kitapseverler, Turgut ÖZAKMAN' dan yine yoğun, dolu dolu ve gümbür gümbür bir kitap. Kitabımız, yazarımızın
önceki eserleri gibi her ''Türk Vatandaşı'' tarafından okunmalıdır. Özellikle sol kesimi ve sol düşüncenin bakış açısını ve yaklaşımını
merak edenler muhakkak okumalı. Bu kitap sayesinde edindiğim düşünceleri ifade etmek gerekirse, diplomasinin ne kadar girift, karmaşık zor
ve bir o kadar da önemli olduğunu öğrendim. Lozan Barış Andlaşması'nın nasıl söke söke alındığını idrak ettim. Almanya' ya Versay Antlaşmasını
kabul ettirmiş bir emperyal zihniyeti kendi silahları ile alt eden ''Milli Mücadele'' nin ateş çemberinden geçmiş diplomatları sayesinde,
kendisine giydirilmek üzere olan kefeni yırtıp tüm onuruyla ortaya çıkan bir milletten olduğum için gurur duydum. Hakikaten inanılmaz bir başarı
ve cesaret örneği. Yıllardır öğrendiğim ezber tarih bilgilerim bu kitaplar sayesinde daha oturaklı ve sağlam hale geldi. Fakat değinmek istediğim
birkaç olumsuz noktada yok değil açıkçası. Önceki kitaplarına oranla yazarımızın dili daha keskin, ve kurgu olduğu belli olan ifadeler var. Bu ifadeler
çok değil fakat benim dikkatimi çekti doğrusu. En nihayetinde okuyun ve okutturun bu güzide eseri. Daha güzel, mutlu, umutlu ve çalışkan bir Türkiye
ideali, ülküsü doğrultusunda yaşatmak ve yaşamak dileğiyle, iyi okumalar :)
Nihat genç in sağlık bakanliginda çalışmaya başladığı dönemlerde peyder pey yazıp topladığı muazzam bir kurgu roman. Çok girift bir dili olsa da bölük borcuk devam etse de kitap dan kopamiyorsunuz.. üstad in dili çok iğneli ve ulurorta söven bir biri.kisacasi 1980 li yıllarin ankarasinda hastahane köşelerinde Geçen ve devletin unuttuğu Hatta yüzüne tükürdüğünü üçüncü mevki vatandaşları konu alan aykırı bir roman
"..Kadere inanıyor muyum, onu siz keşfedin! Fakat hayatın gizli bir şuuru olduğuna inanmak istiyorum. Öyle bir şuur ki kendisini, yok gösterecek kadar gizleyebilmiştir. Ben hadiseleri çok girift bulan bir insanım."
"Genellikle üniversite birinci sınıflardan oluşan ve bir kısmı da dersimi almanın neden herkese zorunlu olduğunu düşünen öğrencilerimle dönem başındaki ilk karşılaşmamızda, onlara (en azından edebiyat açısından) liseye hiç gitmemiş olsalar anlaşmamızın çok daha kolay olabileceğinden bahsederim. Bunun temel nedeni kafalarının yıllar içinde
İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.
Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;
Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.
Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat;
Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat!