Duyarlılığımıza dokunan, duygularımıza seslenen, bizde coşku ya da soğukluk yaratan, heyecanlandıran ya da duyarsız kılan şey sözcüklerle anlatılabilir mi? Bu soru, başka soruları beraberinde getirmektedir: Sezgi, imgelem ya da düşlem düzleminde olan şeyi kavramlaştırma isteği, hangi gerekliliğe ya da dayatmaya karşılık vermektedir? Örneğin, bizi duyumsanan şeyi başkasına aktaracak biçimde söylemeye iten dilsel bir dürtünün varlığını kabul etmek mi gerekmektedir? Doğada olduğu gibi sanatta da güzel olarak nitelediğimiz şeyin tanınması, başkalarının da onayını alma isteği uyandırmaz mı? Günlük dilde kullanılan bazı söylemler düşünüldüğünde sorunun karmaşıklığı kolayca ölçülmektedir: "Soluğunu kesecek derece güzel!" ya da "Duygularımı dile getirecek söz bulamıyorum." Duygular, coşkular, duyarlılığın yarattıkları, özellikle sanatı seyretmeye ilişkin olanlar bilgiden kaynaklanmazlar; çünkü aklın, anlığın ya da zekanın tersine, bilimsel bilgide olduğu gibi, aktarılabilir bir bilgi statüsü edinemezler denilebilir mi? Böyle düşünmem, duyum ve algının ilk evresiyle yetindiğimdendir ve çok güzel bir manzarayı ya da sanat yapıtını seyretmemin dilimin tutulmasına yol açması kesinlikle anlaşılır olmaktadır. Buna karşın, gördüğüm şeyi yeniden canlandırır ve duyumsadığım şeyin bilincine varırsam, sanatsal deneyim evresine geçerim. Başka bir deyişle, bu deneyim ne duyumda ne de algıda tükenir.
Sayfa 17 - KetebeKitabı okuyor
Durumum gerçekten de çok tehlikeli. Korkudan, aynı yanlışa bir kez daha düşme korkusundan, zamanında bitirememe korkusundan, son bir kez hüznü, güçsüzlüğü ve nefreti tatma korkusundan, ne kadar güzel ve önemli şeyleri kaçıracağım kim bilir.
Reklam
Hayat boyu, ölünceye kadar sürecek o güzel dostlukların büyüsünü benden çok hisseden olmasın, gelin görün ki, bu dostluklar insan on sekizindeyken yaşanır , yirmi beşe gelindiğinde hepsi bitmiştir ve kişi kendinden baş­ kası için özveride bulunamaz.
Kadınların, yine, genç ve ince bir kadın görünce "Ben eskiden inceciktim!" demesi de aynı minvalde. Evet, yaşla ve bazı tecrübelerle birlikte çok şey zorlaşıyor; ama bedenimizin -sözgelimi kilo açısından- nasıl olacağının kontrolü hâlâ, her yaşta, bizim elimizde. Tembelliğimizin, özensizliğimizin suçunu yaşa atmanın yanlış olması bir yana, bizden daha genç, güzel, ince kadınların bizim beden durumumuzla hiç mi hiç ilgisi yok. (Bu yorumlardan, kadınların güzelliğini ve inceliğini meziyet sandığım anlaşılmaz umarım. Dikkat çekmeye çalıştığım şey başka.)
Sayfa 225Kitabı okudu
Öfke ve Şehvet Nasıl Yenilir
Riyazet ile öfke ve şehveti itidal haline getirmek mümkündür. Ama kimi kimse tarafından bu, çok zor olur. Bu zorluk iki sebeptendir: 1- Yaratılışta o ahlâk kuvvetli yaratılmıştır. 2- Yahut uzun müddet o kuvvete itaat edilmiştir. İnsanlar bu yolda dört derecedir : Birinci Derece : Saf yürekli olanlardır. Bunlar, iyiyi kötüden ayırt etmemiş,
Okumak ve özellikle de yazmak bazı günler çok zor oluyor.Masaya oturur oturmaz büyük bir bunaltı ve iç sıkıntısı sarıyor her yanımı.Ardından tehlikeli bir uzaklaşma isteği, bir bardak kahve, iç muhasebesi, derin bir nefes ve uzun bir gece yürüyüşü…Kendimle karşılaşmak, kendime bir şeyler söylemek, kendine ihtiyacı olduğunda uzaklaşır kendinden.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.