Fıtık Amca, o dolaylardaki sinemalarda oynayan bütün filmleri seyredip “Hazret-i Ömer’in Adaleti” adlı yerli filmi uygun bulup karısına o filmi görebileceğini söylüyor. Necmiye... Genç kadının adı. Gidiyor sinemaya... Fıtık Amcanın içi pırpır... Ertesi akşam erkenden eve dönüyor. Oh, çok şükür Necmiye evde. — Necmiyaa? — Efendim. — Ne yaptın ben
Sayfa 18 - Du Bakali N’olecakKitabı okuyor
YALNIZLIĞIN YARATTIĞI İNSAN Pardösüsünün kürklü yakasını kaldırınca üşüdü mü diye baktım. Aslında soluk esmer yüzü balmumu gibi sararmıştı. – Üşüdün, dedim. Kaşını kaldırdı. Yanağındaki çıban yerinde kan yoktu. Durdum. Yüzünü avuçlarıma alıp ovaladım. – Neden böyle oldun, dedim. Güldü. Karanlığa doğru tükürdü. Başını iki tarafa şiddetle
Reklam
17 Eylül 1914'te Mustafa Kemal Sofya'dan Tevfik Rüştü (Aras) Bey'e bir mektup göndermişti. Mustafa Kemal bu mektubunda 1. Dünya Savaşı'nın geleceğini nasıl gördüğünü açıkça ortaya koymuştu: "Birtakım insanlar vardır ki hakkımdaki fikirleri daima olumsuzdur. … Benim, her ne şekilde olursa olsun vücudumun ortadan
Sayfa 25 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Çok güzel şiirsin <33
bütün oyunlar bitti - bir sen kaldın yalnızlığımda bir başka dünyadayım artık - beni çocuklar bile anlıyor yıktım boğaları bir bir - bana gül atma yıkıldım ne yapsam nasıl etsem nasıl boğsam öz çocuğumu git - ona git - çek gözlerini - ben yorgunum yokluğuna bilsen ne güzel yokluğuna parmaklarımda o hiç kurtulamadığım acı uğultu yokladım kapıları tek tek - dönüp ülkene düştüm bilsen ne güzel düştüm tatlı bir kıpırtının ötesindesin çocuksu korkularını giyiniyorsun yaralı bir temmuz ikindisisin hırçın sularıma iğilmiş
Sayfa 146 - Pdf
YEŞİL RENKLİ NAMUS GAZI OPERASI «Hasan Âli Yücel, bu hikâyeyi oyun olarak yazmamı önermişti. Hikâyemi Yücel'in anısına adıyorum.» Uvertür Dünyanın tarihi iki milyar dörtyüz milyon yıllık deniliyor. Benim bitmemiş tarihim, şimdilik elli yıllık. Kelebeğin tarihi bir günlük. * Arkeologlar yeraltında yeni bir kent buldular. Bu kentte birçok
Önce biz iyi olacağız.
Fakat beni yanlış anlamayınız. Her şey bitti, artık iyi işler yok demiyorum. Önce biz iyi olacağız. Zaten bu bizim Cenâb-ı Allah'a karşı kulluk görevimizdir. Ailemize, çevremize, toplumumuza güzel davranacağız. Hayırlı işlere koşacağız. Varsın başkaları istediği gibi olsun. Biz güzel bir kul, hayırlı bir insan olacağız. Varsın toplumda eksikler çok olsun, biz her işimizi tam yapmaya gayret edeceğiz. Bunun için önce şikâyet alışkanlığımızı bırakacağız. Şikayet bir tuzaktır. İnsanın kalbini karartır, şevkini engeller. Şevk azalınca gayet de azalır. Gayet etmeyenin salih ameli az olur. Allah için gayet edeceğiz, yolumuzu Allah Teâlâ açacaktır. Biz işimize bakacağız. Az laf, çok iş üreteceğiz. Her yaptığımız işi küçük büyük demeden bir amel olarak göreceğiz. Ancak böyle yaparsak dünyamızı da ukbâmızı da âbâd ederiz.
Sayfa 20 - ATİLLA PAMİRLİ
Reklam
Dördüncü Ağıt
Ne zamandır kışın gelmesi şu hayat ağaçların? Bilemiyoruz. Göçmen kuşların aksine, yoktur haber verenimiz. Hep gecikerek bu yüzden, acele yapışırız rüzgârların eteklerine, bizi hiç umursamayan bir dereye saçılmak için. Ama biliriz, çiçeklenmenin de, solmanın da ne olduğunu. Ve bir yerlerde hâlâ gezinen arslanlar, onlar bilirler ihtişamları
Sayfa 27 - Kavram
İnsan ya kendi kendine konuşur ya kendi kendine yazar. Kendi kendine konuşmayı makbul saymazlar. Oysa ne fark var ki arada? . Yaşamak her şeye rağmen bir iz bırakmaktır yeryüzünde. -Ben de yaşadım, sizin kadar!- . Kim bir defterde benim adımı geçirmek lüzumunu hisseder ki? . İnsan eşya almayı sevmese de boşluklar zamanla doluyor, sonra bir
Mari dirseklerini indirerek uzandı ve adamın bileğini tutup serbest elini de kaldırdığı kalçalarına doğru çekti. MacRieve sanki gördüğüne inanmıyormuş gibi başım sertçe iki yana salladı. "Sadece benimle, cadı," diye hırladı, bakışlarını kızm vücudunda gezdirirken. "Bu sadece benim olmalı." Mari o anda ona her şeyi
Sayfa 231
Reklam
Çok güzel be..
Yaşamak istiyorum biliyor musun? Bir şiirin son dizesi gibi Avuç avuç gökyüzünü Damla damla acıdan süzüp Yaşamın ortasına atmak Ya da savrulan buğdaylara Nerudayı anlatmak.. Sonbahar da bitti Son kuşu dün gömdük bahçemize.. Hangi yola baksak Hangi yele rastlasak Bir fırtına Bir türkü Bir ağıt Sevdaları artık ölümlerle kuşattık..
Sayfa 5
Ah, sevgilim.” “Canım sevgilim.” “Sevgilim.” “Sevgilim.” “Sevgilim.” “Ah, canım sevgilim.” Guguk sesinden farksız bu sözcük ve cümlecikler, saatteki sesin çevikliğinden ve keyif verici ritminden yoksundur; söylenişleri okunuşlarından çok daha uzundur, çünkü sözcük olarak değil, hava solumaları olarak bir dizi ateşli, dayatıcı ve
Sayfa 105
Gülümseyerek benden isteneni yaptım ve banyoya gidip, işe- dikten sonra küvete girmeden önce suyu açıp yeterince güzel ve sıcak olması için bekledim. Küvete girdiğimde, bu muhteşemdi. Sadece iki katı genişliğindeki duş başlığından akan suyla rahatla- yan seks yapmaktan acıyan kaslarım değil ama bunun alışkanlık haline gelmiş olması harikaydı.
Sayfa 139
- Boş verin, Anna Sergeyevna, gerçeyi konuşalım sizinle. Benim işim bitti artık. Dolayısıyla, geleceği konuşmanın anlamı yok. Çok eski bir gerçektir ölüm, ama herkese yeni gelir. Şu ana kadar korktuğum bir şey yok... ama kendimi bilemeyeceğim zaman gelince her şey bir anda bitiverecek! (Bitkin, salkadı kolunu.) Evet, bir şey söyleyebilirim size... sevmiştim sizi! Önce de bir anlamı yoktu bunun, şimdi ise hiç... Aşk biçimdir, benim biçimim ise görüyorsunuz, dağılıp gidiyor... İyisi mi, yalnızca çok güzel olduğunuzu söyleyeyim, yeter! Şu anda karşımda da çok güzelsiniz...
Sayfa 245Kitabı okudu
çin prensesleri bitti bir de almanı başladı hasdadf
Berlin askerî ataşesi iken başından geçen olay, ancak filmlerde görülebilecek cinstendir: Alman İmparatorunun yeğeni genç ve güzel bir prenses Enver Bey’e vurulur. Enver Bey, esasen Alman ileri gelenlerinin, istikbalini çok parlak gördükleri ve özel ilgi gösterdikleri bir subaydır; onu her toplantıya çağırır ve imparatorun emriyle özel olarak ağırlarlar. O kadar ki bu özel muamele yabancı elçilik mensuplarının ve askerî ataşelerin şikâyetlerine yol açar. Bu prenses de, her seferinde Enver Bey’in yanında olmaya ve ona kendisini göstermeye çalışır; ama, Enver, ciddi bir Osmanlı subayı olmaktan öte bir tavır sergilemez. Prenses, Enver Bey için özel toplantılar, kokteyller düzenler; ama, Enver yine aynıdır. Bir gün yine Enver Bey için bir yemek verir ve yemekten sonra yatak odasına geçerek, hafif bir kıyafet giyer ve yatağa uzanır. Enver Bey’i çağırtır. Tam filmlerdeki gibidir. Binbaşı Enver içeriye girer, hiçbir şey yokmuş gibi topuklarını vurarak sert bir selam verir ve “Beni emretmişsiniz...” diyerek, hazır ol durumunda bekler. Kadın çıldırmış bir halde, “Bu adam insan değil, manken!...” diye haykırmaya başlar..
Pdf
747 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.