Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Kafkasyalılar, tıpkı bir sevgiliye yazar gibi hançerleri için aşk şiir­leri yazar, adeta sevgiliyle buluşmaya gider gibi savaşa giderlerdi. Dünyanın en güzel insanları olduğu söylenen bu esmer halk için savaşmak hayatın ta kendisiydi. Hançerleriyle yaşar ve yine han­çerleriyle ölürlerdi. Cenk etmek onlar için nefes almak gibiydi. Amentüleri
Sömürgeciliğe Direniş: Gandizmin Çağrısı
Sömürgeciliğin bir mirası da kendisine karşı kullanılan yöntemlerin dünya çapındaki etkisidir. İngilizlerin Hindistan'ı terk etmesinden sonra Gandi'nin dünya çapında bir üne kavuşmasının temel sebebi kendisinin ve takipçilerinin şiddete başvurmamış olmasıydı. En önemli örneklerden biri de bir derse katılmasının ardından Gandi hakkında
Reklam
İngiliz Gaddarlığı
İngiliz emperyalizmi kendisini meşru bir zemine oturtmak için aydınlanmacı despotizm argümanını kullanıyordu. Yapılanlar güya yönetilenin iyiliği için yapılıyordu. Churchill'in 1943'ün ikinci yarısındaki insanlığa sığmayan tavırları, bu iddianın mesnetsiz olduğunu göstermişti. Fakat iki asırdır, bu iddia dolaşımdaydı. İngiliz
Günümüz gündemiyle doğrudan bağlantılı ve çok etkileyici bir alıntı.
İtalyan işgal kuvvetleri komutanının “Adamlarınıza ne zaman teslim olma çağrısı yapacaksınız?” sorusu üzerine Ömer Muhtar şöyle cevap verdi: “İnançlı ve haklı olan insanlar asla teslim olmazlar. Biz ya zafer kazanırız ya da şehid olup cennete gideriz. Bizim lügatimizde teslim olmak gibi bir kelime yok. Bu direniş burada bitmeyecek. Bizden sonra gelenler de direnecek, onlardan sonra gelenler de. Sizi bu topraklardan atana kadar bu direniş devam edecek. Benim durumuma gelince ben beni idam edecek olan zalimlerden daha uzun yaşayacağım. Allah ne güzel vekildir.”
_İnsan, kim olduğunu ancak felakete uğradığında gerçekten anlıyor. _Önemsiz bir şahsiyet olan bu Habsburglu kadının kurduğu neşeli, tasasız oyun dünyasına devrim dalıvermeseydi, o da gelmiş geçmiş yüz milyon kadın gibi sakin sakin yaşayıp gidecekti. Dans edecek, sevecek, gülecek, süslenecek, çocuklar doğuracak, en sonunda da sessizce bir yatağa
_İnsanın varlığı sırlarla kuşatılmıştır. Bizim dar bilgimiz ve tecrübemiz sınırsız denizlerde bir küçük adadır sadece. _Birçok gerçek vardır ki insanın, kendi başından geçip de kafasına dank etmedikçe, bunların tam manalarını anlaması olanaksızdır. _Bilgelik, aklın yolundan ayrılmayan, yeniliğe açık ve her türlü farklı bakış açılarına karşı
Reklam
Espriler - Otobiyografi
_Nükte’yi anlamak oldukça güç. _Nükte, benzemezin içindeki gizli benzerleri açığa çıkarma yeteneğidir. _Nükte, zeka ürünü olarak haz üretmeye yarayan bir etkinliktir. Esprilerin malzemesi, yasaklanmış arzulardır. _Bazı Nükte formülleri: Şaşırtma, aydınlatma, karşıtlıklar, anlamsızlıktaki anlam. _Kraeplin: Karşıt iki kavramın birleşimi ve
Ergendim. Tepem fena atmıştı. Çok ama çok kızgındım aileme. Haklı olduğumdan zerre kadar şüphem yoktu. Mamafih haklılığımı kabul ettirmeye gücüm yetmiyordu; ailem yaşça ve sayıca üstündü. Fakat her eşyanın bir tabiatı vardı ve o hadisede ortaya çıkan durum benim tabiatıma aykırıydı. Kapıyı çarpıp çıktım. Bizim evin az ilerisinde, yolun karşısında
Sayfa 12
Tecrübeli komutanlar, Türk milliyetçilerinin birkaç cephede birden yeni bir savaşın eşiğinde olduğunun farkındaydı. Karabekir ve Mustafa Kemal ileride, batıda Yunanlılarla, doğuda Ermenilerle savaşı ilk kimin tahmin ettiği konusunda ihtilafa düşecekti. Tarihçi Erik J. Zürcher, etkili bir askeri direniş yaratmada Karabekir'in hayati rol oynadığını belirtmektedir: "Ulusal direniş hareketinin ilk aşamasında (1918-20), Anadolu'daki kilit isim Kazım Karabekir'di çünkü milliyetçilerin kullanabileceği tek düzenli kuvvet onun birliğiydi. Kazım askerlerinin terhis edilmesini sabote etmeyi başararak, 1920 sonbaharında bu kuvveti kullanıp Ermenistan Cumhuriyeti'nin Türk toprak taleplerini kabul etmesini ve Kars ile Ardahan'ı Türkiye'ye bırakmasını sağladı. Bunun ardından dikkatler batı cephesine yöneldi ve artık Kazım'ın rolü giderek azalmaya başladı." Karabekir'in anılarında Mustafa Kemal'i şiddetle eleştirmesi anlaşılır bir durumdur zira Mustafa Kemal onu 1927'de siyasetten tasfiye etmişti. Karabekir onu Anadolu'ya geç gelmekle ve milliyetçi hareketi radikalleştirmekle suçladı. Karabekir'in bakış açısından bu suçlamalar haklı olabilir. Zürcher onu dar görüşlü, kibirli fakat dürüst bir insan ve "ileri görüşlü olmayan bir siyasetçi" olarak tanımlar. Ayrıca Mustafa Kemal'in "Karabekir'in kapasitesinin ötesinde çok hassas bir oyun oynadığını" belirtir. Ona göre bu oyun kısa vadede geçici, uzun vadede askeri, siyasi ve kültürel hedeflere sahipti.
Sayfa 172 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
Yahudiler ile Müslümanlar arasındaki ilişkileri de­ ğerlendirirken her zaman bir gerçeği göz önünde bulun­ durmak lazımdır; çok sayıda ülke ve asırlar boyunca Yahudiler Müslümanların çoğunlukta ve hakim oldukları bölgelerde yaşadılar; buna karşın Müslümanlar şimdiki İsrail'in kısa hakimiyet dönemi haricinde, hiçbir zaman Yahudilerin
Sayfa 91 - Fide YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Keder ve boyun eğme Hayır, kitleler masum aldatılmışlar değil, bir noktada, belirli bir dizi koşul altında faşizmi istediler. Açıklanması gereken, tam da kitlelerin bu sapkın arzusudur. -DELEUZE VE GUATTARI Güç sahibi olanlar hükmedebilmek için, dönüşümü mümkün kılacak güçleri sürekli olarak bastırmaya ve denetim altında tutmaya ihtiyaç duyar.
Sayfa 59
FHKC, 11 Aralık 1967 yılında ML bir örgüt olarak, Mlliyetçi Arap Hareketi, Filistin Kurtuluş Cephesi ve bazı direniş örgütlerinin birleşmesiyle kuruldu. Genel sekreteri Ortodoks Hristiyan, tüccar bir ailenin çocuğu olan ve Beyrut Amerikan Üniversitesi'nde tıp eğitimi alan Doktor George Habaş'tı. Hareket çıkışında kendisini Marksist,
Ayşe'ye tabakasından tütün verenin yüzü, nişan almış bir adam gururuyla etrafına bakınıyordu. Hepsi çok basit, hepsi iyi çocuklardı. En kanlı olayları en doğal bir şeymiş gibi anlatıyor, en dayanılmaz felaketleri sabırlı ve sağlam genç omuzlarında taşıyorlardı. İsyanlarının felsefesi haklı ve açıktı. Memleketlerine hakları olmayarak, mütareke diye aldatarak birtakım yabancılar sokulmuşlar, soyuyorlardı. Harp malzemesini bulmak ne kadar zor ve uzun olursa olsun, direniş için, karşıdakine zarar vermek için ne yapılmak gerekirse, ne pahasına olursa olsun gülerek yapıyorlardı. Ayşe bunların ruhlarının iyi tarafını herkesten iyi anlamıştı. Onun için İzmir'in dağlarında büyüyen serbest ruhu, bağımsızlık askerlerini, oldukları gibi erdemleriyle, hatalarıyla birlikte seviyordu.
(...) Karakol örgütünün yönetmeliğinde, 'bir ulusal Ordu'dan söz ediliyor ve; Bu ordunun başkomutanı ve genelkurmay başkanı, ordu, kolordu ve tümen komutanları ve kurmayları seçilmiş ve atanmış olup gizli ve saklı tutulur. Bunlar, görevlerini gizli olarak yaparlar' deniliyordu. Baylar, hemen komutanları uyardım; bu tüzük ve yönetmelik kurallarını hiç uygulamamaları gerektiğini ve bu işin kaynağını araştırmakta olduğumu bildirdim. Sivas'a varışımdan sonra, oraya gelen Kara Vâsıf Bey'- den anladım ki, bu işi yapan kendisi ve bazı arkadaşları imiş. Herhalde böyle bir davranış doğru değildi. Herkesi asmakla korkutarak, bilinmeyen bir merkezin, bilinmeyen bir başkomutanın, bilinmeyen birtakım komutanların buyruklarına uymaya zorlamak çok tehlikeli idi. Gerçekten, orduda görevli herkeste hemen bir korku ve birbirlerine karşı güvensizlik başladı, örneğin, herhangi bir kolordu komutanının, 'Benim komutam altındaki kolordunun acaba saklı ve gizli komutanı kimdir? Bu gizli komutan acaba ne vakit ve nasıl komutanlığı ele alacak ve acaba bana karşı nasıl davranacak?' gibi haklı birtakım kuruntulara kapılması beklenilmez değildi.
44 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.