Ölüm üzerine beyhude sohbet
- Sokakları görüyor musun? - Ya caddeleri! - Her yer cümbüş yeri. - Herkes pencerelerde. - Ve binaların tepelerinde. - Çatılarda, teraslarda ve balkonlarda. - Sürekli atlıyorlar dar ve bazen geniş fakat hep aynı ölümcül kaldırımlara. - Issız ya da kalabalık yollara. - İnsanların üzerine hatta. - Kanatları olmadığını unutmuş gibiler. -
240 syf.
·
Puan vermedi
Sis, Yaman Adam, Abel Sánchez -ya da üç örnek öykü ve bir alıntı-
''Ve sonunda ey erkek okurlar, kadın okurlar, beyler, hanımlar, genç kızlar, bu üç öykünün, kişileri içlerine kapanık ve tanınmadan yaşamak zorunda kalsalar bile, yaşayacaklarını biliyorum. Kendi yaşayacağımdan emin olduğum kadar bundan eminim. Nasıl? Ne zaman? Nerede? Bunu yalnızca Tanrı bilir…''* Yaman Adam (ya da ‘’Tam Bir
Sis
SisMiguel de Unamuno · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20234,825 okunma
95 syf.
7/10 puan verdi
Kör Baykuş, epeydir çevremde lafı edilen, Kürk Mantolu Madonna furyası kadar olmasa da, huzursuz ve de bunaltıda hisseden veya yerli yersiz bu akıma (Akım diyorum çünkü bunu trend olduğu için yapan manyaklar da var. Sebepsiz yere kendini huzursuz moda sokanları anlamadım, anlamıyorum ve de anlamayacağım...) kapılanların zikrettiği kitaplar içinde
Kör Baykuş
Kör BaykuşSadık Hidayet · Yapı Kredi Yayınları · 202328bin okunma
BİLGİ VE YARIM BİLGİ Dört kurbağa, nehrin kenarında yüzen kütüğün üstünde oturuyordu. Kütük aniden akıntıya kapıldı. Sonra nehirden aşağı sürüklendi. Kurbağalar keyifli ve pürdikkattı. Daha önce hiç yüzmemişlerdi çünkü. İlk kurbağa konuştu sonunda: "Bu kesinlikle müthiş bir kütük! Canlı gibi hareket ediyor. Hiç böyle bir kütük görmemiştim!" dedi. "Hayır dostum, kütük bildiğimiz kütük ve hareket de etmiyor! Kütüğü ve bizi hareket ettiren şey denize doğru ilerleyen nehir…" dedi ikinci kurbağa. Üçüncü kurbağa söze girdi: "Hareket eden ne kütük ne de nehir! Hareket zihnimizde; zira düşünce olmadan hareket olmaz." Üç kurbağa aslında neyin hareket ettiğini tartışmaya başladılar. Tartışma gittikçe alevlendi ancak bir türlü anlaşamadılar. O ana kadar büyük bir dikkatle dinlemesine rağmen sessizliğini koruyan dördüncü kurbağaya dönüp fikrini sordular sonra… Dördüncü kurbağa şöyle dedi: "Her biriniz haklısınız, hiçbiriniz haksız değilsiniz. Hareket kütükte, nehirde ve de zihnimizde." Üç kurbağa da çok sinirlendi. Hiçbiri yalnızca kendi fikrinin doğru olmadığını ve diğer iki fikrin de tamamen yanlış olmadığını kabul etmeye gönüllü değildi çünkü. Sonra tuhaf bir şey oldu. Üç kurbağa birleşip dördüncü kurbağayı kütükten düşürüp nehre attı.
Çok sevdiğim arkadaşlarımdan biriyle ikili bir sohbet - muhabbet döndürürken, konu ölüme gelmişti. Bir gün yine her zamanki gibi kendi içinde yaşamış olduğu, boğuşmuş olduğu ruhani savaşımlarda bu kez intiharı kafaya koyduğunu ve bayağı bayağı halat satın aldığını (ön hazırlık süreci) garajda bunun kurulumunu yapıp, taburenin üstüne çıktığını ve bunları da yaparken enstrümantal türde bir müzik eşliğinde adım adım ilerlediğini ancak tam hayatının iplerini bırakıp, onu boğarak öldürecek olan ipe sarılmaya doğru gittiği anda yapamadığını yani cesaret edemediğini anlatmıştı. "İntihar; günahtır, korkaklıktır, kaçıştır..." gibi söylemleri reddediyorum. Lütfen ama bu tür söylemler iyi hissettirmeyecek, çözüm de sunmayacak. Kısacası bi' halta yaramayacak. Benim merak ettiğim, sormak ve cevabını almak istediğim tek bir soru var. Neden böyle oldu? Tabii aslında bunca serzenişin de pek bir manası yok. O zaman adama "E, çözüm üretsene o zaman?" derler. Eh tabii haklısınız da. Hem kendimi haklı çıkarıp hem de gömüyorum. Ben bi' taneyim be (azıcık kendimi pohpohlamama müsaade edin canım). Sevgili arkadaşım sanki kendi içimde her şey yolundaymış gibi davranmak istemem ama bu durumun düzeleceğini ummaktan ve dilemekten başka çarem yok. İyi ki varsın dostum.
Ah, sevgili dostum, aşktan yana şansım hiç yaver gitmedi! Hiçbir zaman kadınlar konusunda başarılı olamadım ve tekrar söylersem, bunun nedeni, sadece kendi- me itiraf etmenin bir şekilde üzücü ve rahatsız edici olması, gençliğimin aşksız geçmesi ve yalnızca otuz dört yaşında ilk defa gerçek anlamda âşık olmamdır. Tekrar âşık oldum! Keşke bu genç kadının kim olduğunu bilseniz! Ona güzel denemez, zira geniş bir yüzü var ve çok zayıf, fakat yüzünde öyle güzel, nazik bir ifade var ki! Nasıl da gülümsüyor! Konuştuğunda sesi şarkı söyler gibi çıkıyor. Asla benimle konuşmaz, onu tanımıyorum, fakat onun yanındayken onda zekâ ve yüksek özlemlerle dolu nadir, olağanüstü bir varlık hissediyo- rum. Dindar biri olduğundan bunun beni nasıl etkilediğini ve onu gözümde nasıl yücelttiğini hayal bile edemezsiniz. Bu noktada sizinle sonsuza dek tartışmaya hazırım. Haklısınız, size göre öyledir, ancak yine de onun kilisede dua etmesinden hoşlanıyorum işte. Taşralı biri olsa da Moskova'da okumuş, Moskova'mızı seviyor ve Moskovalı gibi giyiniyor, işte bu yüzden seviyorum onu, seviyorum, seviyorum... Aşkın ne olduğu ve kimin sevilip kimin sevilemeyeceği gibi konular hakkında uzun bir konuşma yapmak için kaşlarını çatıp ayağa kalktığınızı görebiliyorum. Ancak sevgili Kostya, şu ana kadar aşık olmasam da aşkın ne olduğunu çok iyi biliyorum.
Sayfa 15 - Kızıl Panda,2021Kitabı okudu
Sonra mevzuu değiştirdi: – Güzel idare ettiniz doğrusu... dedi. Birdenbire tepem attı: – Neden haber vermediniz?.. dedim. Ben böyle hep emrivâkiler karşısında mı kalacağım? Gülerek bana baktı: – Aziz dostum, dedi, zavallı aziz dostum! Yahut zavallı ben! Çünkü asıl zavallı olan benim bu işte. Bir türlü size iyi niyetimi anlatamıyorum. Beni bu
Sayfa 344 - DERGÂH YAYINLARI / ÜÇÜNCÜ BÖLÜM SABAHA DOĞRUKitabı okudu
183 syf.
·
Puan vermedi
#okudumbitti #Ölütanık #hasansağlık #lorayayıncılık #polisiye Heyyyy! Ben geldim, hoş geldim. En azından hoş geldiğimi düşünüyorum. Her neyse, hepinize merhabalar efendim Sizleri güzel bir polisiye romanı ile tanıştırmak için geldim bu sefer de. Polisler ve ev halkının cevabını bulamadığı bir ölüm vakası. Belki de tek bir ölüm vakası değil de ölüm vakaları... Kitabı okurken kitabın sonunu az çok tahmin ediyorsunuz. Aslında haklısınız da... Kitabın sadece "az" kısmını tahmin edebiliyorsunuz. Sonunda ise tam bir ters köşe ile selamlaşıyorsunuz. Sizi bilmem de yazar beni güzel bir ters köşe yaptı. Ters köşe oldum diye bana gülmeyin. Siz de okuyun, göreyim siz ne olacaksınız? Efenim özellikle polisiye severlere kesinlikle tavsiye ediyorum. Yazarımız
Hasan Sağlık
Hasan Sağlık
çok güzel bir kitap sunmuş bizler için. Dili de oldukça hoş ve sade. Kendisine bu güzel eser için teşekkür ediyor ve kalemi daim olsun diyorum. Hı, bir de şey demeyi unuttum. Değerli dostum @september2522 #september2522 olmasaydı böyle bir güzelliği tanıma imkanım olmazdı. Çok teşekkür ediyorum çok çok çok.
Ölü Tanık
Ölü TanıkHasan Sağlık · Flora Yayınları · 202114 okunma
“Objet petit a” dan Atilla İlhan’a
Žižek: Lacan 1973 yılında verdiği seminerin on birinci haftasına, kendi kendisine yönelttiği bir soruyla başlar: "Lacan ne icat etmiştir?" Bu soruya şöyle yanıt verir: "Objet petit a'yı". (KTB 223) Objet petit a, Lacan'ın diğer dillere yapılan çevirilerinde Fransızca olarak korunmasında ısrar ettiği bu
Metis
ASLAN - Şimdi rahat mısın aziz dostum tilki? TİLKİ -Evet aslan efendim, rahatım. Neden o kadar eşyayı kendime yük etmiştim, anlıyamadım. Size ne kadar teşekkür etsem azdır. ASLAN -Senin için iyi bir tecrübe oldu. Eşyaların gereksiz olduğunu en baştan sana söyleseydim buna inanmazdın. Ama eşyan oldu mu gittikçe daha çok olur. Evdeysen sana evde yer kalmaz. Yolculuktaysan hayvanın eşya taşır, seni taşımaz, sen yaya kalırsın, tıpkı senin başına geldiği gibi. TİLKİ - Çok haklısınız efendim.
Sayfa 123Kitabı okudu
_İnsanIar, kuşIar gibi uçmayı, baIıkIar gibi yüzmeyi öğrenmişIer ama insan gibi yaşamayı öğrenememişIer. _Görmek isteyenler için ışık, istemeyenler için karanlık vardır. _Hiçbir şeyi kendisi kadar sevmeyen insan, sevdiği varlıkla, kendi kendisiyle baş başa kalmaktan çok hiçbir şeyden korkmaz. Her şeyi kendi için arar ama en çok kendinden kaçar.
Hakikat
Nehrin kıyısında yüzen bir kütüğün üstünde dört tane kurbağa oturmuştu. Aniden kütük akıntıya kapıldı ve yavaşça ırmağın aşağısına doğru savruldu. Kurbağalar zevkten dört köşe olmuş ve pürdikkat kesilmişti çünkü daha önce hiçbir kütüğün üzerinde suya açılmamışlardı. Bir süre sonra ilk kurbağa söze başladı: “Bu sahiden de en muhteşem kütük. Canlıymış gibi hareket ediyor. Böyle bir kütük görülmemiştir daha önce!” Derken ikinci kurbağa da lafa atladı: “Hayır dostum, bu kütük de tıpkı diğer kütükler gibidir ve hareket etmez. Hareket eden, denize doğru akan nehirdir ve bizi de kütüğü de beraberinde sürükler.” Üçüncü kurbağa da, “Hareket eden ne nehir ne de kütüktür. Hareket bizim zihnimizdedir. Düşünce olmadan hiçbir şey hareket etmez,” dedi. Sonrasında bu üç kurbağa neyin hareket ettiği hakkında münakaşa etmeye koyuldular. Tartışma gittikçe alevlendi ve sesler yükseldi, fakat bir türlü fikir birliğine varamıyorlardı. En sonunda bu zamana dek dikkatlice tartışmayı takip eden fakat sesini çıkarmayan dördüncü kurbağaya döndüler ve onun fikrini sordular. O da dedi ki, “Her biriniz haklısınız ve hiçbiriniz haksız değilsiniz. Hareket hem kütükte hem suda hem de zihnimizde mevcuttur.” Ve diğer üç kurbağa çok öfkelendi, çünkü hiçbiri kendininkinin biricik hakikat olmamasını kabul etmeye yanaşmadı ve diğerlerinin tamamen haksız olmadığını kabul etmedi. O sırada tuhaf bir şey oldu, Üç kurbağa birleşip dördüncüyü kütükten aşağı, doğruca nehre ittiler.
17. Soruşturmaya Devam Ediyoruz
Delikanlı, "Çok haklısınız, Mösyö Poirot," dedi. "Giraud denilen o adam terbiyesizin teki. Birinin onu yenmesi çok hoşuma gidecek." "Öyleyse sizden bir ricada bulunabilir miyim?" "Tabii." "Trene binin ve Merlinville'den sonraki istasyonda inin. Abbalac'da. Oradaki bagaj memuruna iki yabancının
Sayfa 94 - 95Kitabı okudu
Dostum Muhteşem Sünter' den şöyle bir şiir aldım doğum günümde, hiç beklemiyordum: "Yumuşak ge He başlayan bir söz bulamadığı sessizliğine," diye başlıyor. Şöyle bitiyor: "Beni çok dövün diyordu gardiyana. Haklısınız, Öyle dövün ki unutulmasın, Öyle ıslatın ki kurumasın yalnızlığım, Kentin neresine gidersem gideyim, Özgür saymasın beni kimse. Gülün üzerinden geçen bir gölge gibi, Yağmurda bir pencereyim kapalı, Bütün karanlıkları gardiyan olan bir kentte."
Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Nehrin kıyısında yüzen bir kütüğün üzerinde dört tane kurbağa oturuyordu. Kütük birden akıntıya kapıldı ve yavaşça nehrin aşağısına doğru sürüklenmeye başladı. Kurbağalar memnundular ama meraklanmışlardı, çünkü daha önce hiç gemi yolculuğu yapmamışlardı. Bir süre sonra birinci kurbağa konuştu ve dedi ki, "Bu gerçekten harika bir kütük. Sanki canlıymış gibi hareket ediyor. Daha önce hiç böyle bir kütük görülmemiştir." Sonra ikinci kurbağa konuştu ve dedi ki, "Hayır, dostum, kütük, diğer kütükler gibi ve hareket etmiyor. Hareket eden nehir, nehir denize doğru akıyor ve bizi de kütükle birlikte sürüklüyor." Ve üçüncü kurbağa konuşup dedi ki, "Ne kütük ne de nehir hareket ediyor. Hareket eden bizim düşüncelerimiz. Çünkü düşünce olmadan hiçbir şey hareket etmez." Ve üç kurbağa aslında neyin hareket ettiği konusunda tartışmaya başladılar. Kavga giderek hararetlendi ve gürültü arttı, ama bir türlü anlaşmaya varamadılar. Bunun üzerine o zamana kadar sessiz kalıp dikkatle onları dinleyen dördüncü kurbağaya döndüler ve onun fikrini sordular. Ve dördüncü kurbağa dedi ki, "Her biriniz haklısınız ve hiçbiriniz hatalı değilsiniz. Kütük, su ve düşüncelerimiz, hepsi hareket ediyor." Ve üç kurbağa çok sinirlendiler, çünkü hiçbiri kendisinin tamamen haklı ve diğer ikisinin tamamen haksız olduğunu kabul etmeye yanaşmıyordu. Sonra garip bir şey oldu. Üç kurbağa birleşip dördüncü kurbağayı kütüğün üstünden nehre ittiler.