Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Farklı bilgi, deneyim ve öğrenme biçimlerine sahip bireylerden müteşekkil bir toplumdan, pek çok insanın toplumsal olarak kurulmuş ve çabucak edinilmiş, orijinallik ve yaratıcılıktan ziyade grup onayına dayalı görüşlere sahip olduğu bir topluma doğru gidişat var. Ortalık sürekli 'kısmi dikkat' ve 'bilişsel' yetersizlik gibi havalı terimlerden geçilmiyor".
Reklam
Perişan, perişanız, perişanlar!
"Şuna bir bak. Bunların sahipleri pek de havalı değildi, hatta perişan, zavallılardı. Ama bazı şeyler el değiştirdikten sonra havalı oluyor, yani perişan olmayan, perişan olmadan hatta çok diriyken perişan gö- rünmek isteyende çok havalı duruyor."
364 syf.
10/10 puan verdi
“senin avuçlarındaki her dikiş benim tenimde bir iz, lina.” #BazıİnsanlarBöyleYaşar merhabaa ikinci kitabın yorumuyla geldim! şunu söylemeliyim ki ilk kitaba göre çok daha beğendim. ilk kitap daha çok giriş temalıydı ama bu kitap… ortaya çıkan gerçekler, aral ve lina’nın birbirlerine daha çok yakınlaşması beni bayılttı. ilk kitap daha kasvet doluydu. lina’nın psikolojik sorunları daha baskındı. ama bu kitapta lina’nın da artık aileye katıldığını ve yavaştan iyileştiğini okuduk. kitapta ki chat sahnelerini ve özellikle lina’nın sarhoş olduğu sahneleri keyifle okudum. normalde kız karakterin sarhoş olup ölümüne saçmalama sahnelerinde cringe komasına girerim ama lina’nın ki neyse ki cringe’likten epey uzaktı. şahin - kürşat sahneleri yine keyifliydi ama çakırca kardeşlerle lina’nın daha içli dışlı samimi olmasını beklerdim. kitapta inanılmaz detaylar öğrendik. lina’nın babasının kısmen ne olduğu ve aral’la bağlantılarını. lina’nın ve aral’ın aslında geçmişleri olduğunu… ve ah, aral çakırca mafya, dağ ayısı, orman kaçkını, ataerkil, “sen benimsin” diyince kendini havalı sanan mağara adamlarından hallice karakterlerden sonra geldin gözümüzü gönlümüzü açtın. Ne güzel seviyorsun sen öyle, mis gibi adamsın bir çok şey öğrenmemize rağmen hala öğrenilmeyen ve merak ettiğim bir sürüüü nokta var. heyecan ve aksiyon asla durulmuyor, kitabın akıcılığı hiç bozulmadı. okurken de asla sıkıldığımı hatırlamıyorum. seriyi kesinlikle öneriyorum arkadaşlar, kesinliklee🩶
Bazı İnsanlar Böyle Yaşar 2
Bazı İnsanlar Böyle Yaşar 2Filiz Puluç · İndigo Kitap · 054 okunma
Peki, küfür edince kendini havalı sananların aslında çok iğrenç olmaları :)
Onu sekiz geçtiğinde
Pardon saat kaç diye sordum yanımda otobüs bekleyen kadına. Onu on geçiyor dedi. Teşekkürler dedim.  Arkamı dönüp omzuma çapraz olarak taktığım çantamdan telefonumu çıkarıp çaktırmadan saate baktım. Hayır onu on geçmiyordu. Onu sekiz geçiyordu. On demek sekiz demekten daha mı kolaydı? Neden hep sayıları yuvarlayarak söyleriz ki? Altı geçseydi beş
Reklam
Böyle adamların yanın­ da hep derin nefesler alırdım; derin derin, çıkınca biliyorum ki kendi yanık kokumla baş başayım. Bu rahatlık nerden ge­liyor, nerden alınıyor, çok pahalı mı... diye elbet çok düşün­düm. Herhalde kendilerine yabancı olmayan bir yerde, kü­çük düşme, yadırganma, yanlış ve eksik anlamalarla dolu ol­madığı, kolay kabul görür bir halde oluşlarındandır diyebili­yorum. İnsan ailesinin yanında havalı değildir ama rahattır. Demek ki mesele havalı olmadan da yaşayabilmeyi, olduğun gibi, pek de matah olmadığını bilenlerle bir arada olabilme­yi içine sindirebilmekte. Bu tip bir rahatlık, evet bu bir ra­hatlıksa insana ait değil gibi geliyor bana. Ben de senin ka­dar ışıksızım, bilgisizim, vasatiyim ... diyebilmek, bu hali ser­gileyebilmek bana en zoru geliyor. İşin tuhafı öyle de deği­lim, sadece olamamışım, olamıyorum da, ama onlardan da, hamurlarından da değilim.
Bir çocuk vardı lisansta, gerçekten inanarak, "Yahudi soykırımı olmadı abi," dedi muhabbet ederken kantinde, "Yahudiler, Amerikan filmleri ile varmış gibi çekip inandırdılar herkesi..." Yok ya ne alayı, alay filan değil... Gerçekten inanıyordu söylediğine. Tipini görsen acayip janti kıyafetler, havalı güneş gözlüğü filan... Asla araştırmamış okumamış zaten de asıl mesele ailesi, babası asıl yani, bir tarikata üyeydi. Çocukluğundan beri öyle işlemişler o da inanmış. Ömründe Yahudi gördüğünü sanmıyorum ama müthiş bir Yahudi nefreti vardı çocukta. Sebepsiz bir nefret; örgütlenebilmek için yaratılmış hayali bir kötülüğü bir kitleye atfetme... Evet herkes böyle değil ama böylesi de çok işte... Sevmiyorum insanları o yüzden... Kartla ödeyeceğim... Benim annemden başka kimseye zararım, yüküm yok. Büyük adam olmak istemiyorum.
Sayfa 130 - Sözler: Çarşı boyu gezinip anlattım hikâyemiKitabı okudu
536 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
41 günde okudu
Lise yıllarımda okuyup tarzına, akışına, satır aralarındaki sanatsal ve genel bilgilerine hayran olduğum bir yazar olduğu için konusuna bile bakmadan aldığım bir kitaptı. Belki büyüdüğüm için, belki en iyi kitabı olmadığı için, belki de benim kutsal gördüğüm şeylere çok sataştığı için aşırı etkilendiğimi söyleyemeyeceğim. Sonunda açıklanan gerçeğin (gerçek hayatta da bu deney gerçekleştirilse dahi) yaratılışa dair herhangi bir şüphe oluşturduğunu düşündürmedi açıkçası. Kitabın sonunda Langdon’ın da -daha yumuşak da olsa- bundan bahsetmesi biraz şimdi oldu dedirtti. Evet kitapta bahsi geçen dine sıkı sıkıya bağlı insanlardanım ama aynı zamanda bilimsel çalışmalar yapan bir akademisyen ve bilim insanıyım. Dindar insanların bilimle alakası olamaz şeklinde kabul görmüş görüş beni yıldırıyor. Keşfedilen her bir bilgi, elde edilen her bir gelişme insanı tefekküre daha da fazla itiyor. İşte bu sebeplerle kitabı biraz kızarak okudum. Yazar bunu iddia etmiş, dinleri kötülemiş demiyorum ama (ki belirli oranda kötülemiş aslında) yine de sürekli ateistlerin mantıklı, havalı ve bilgili olduğu imalarını barındırdığı da bir gerçek. Ben de tüm bunlardan sıyrılıp tarafsız gözle bakamadığım için kitaptan 2 puan kırdım (yazar burada kahrolmuştur kırdığım puana). Fantastik dünyalar, olimpos tanrıları, canavarlar, vampirler, şeytanlar, melekler okurum, tamamen hayal ürünü der umursamam. Ama gerçek kurgularda Allah inancı kırmızı çizgimdir bu sebeple taraflı bir yorumcuyum. Tüm bu yorumlardan sonra elbetteki aklı başında bilinçli her okuyucuya tavsiye ettiğim bir kitap.
Başlangıç
BaşlangıçDan Brown · Altın Kitaplar · 201722,3bin okunma
464 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Zaman Hırsızları ~ Alyson Noel . Zamanda yolculuk temalı kurgulara bayılan biri olarak Zaman Hırsızları hem bu konuda hem de gizem ve heyecan açısından beni oldukça tatmin etti. Giriş bölümünün gizeminin ardından günümüze Natasha Clarke’ın yanına dönüyoruz. Babasının kaybının ardından bir aile hayatı olmayan ve herkesi hayal kırıklığına uğratan
Zaman Hırsızları
Zaman HırsızlarıAlyson Noel · İndigo Kitap · 202410 okunma
Reklam
Araba almak yerine....
Üniversitedeyken kendime bir Peugeot 106 alacak param vardı, onu hatırlıyorum. O günlerin havalı arabalarından biriydi Peugeot 106, çok önemliydi; bir Peugeot 106'nız varsa üniversitedeki kızlarla gezme şansınız daha yüksekti. Ama üniversitede eğer arabanız yoksa, otobüsle gidip geliyorsanız yine lisedeki burslu, az biraz özürlü Mert gibi burada da böyle bir kaybınız oluyordu. Ama ne yaptım biliyor musunuz? İrademi kullandım, almadım. Evet, bir Peugeot 106 alabilirdim; alsaydım güzel kızlarla çıkma şansım artacaktı, ama ben bunun yerine geleceğimi kurtarayım dedim ve gittim bir arsa aldım!
Duygu dünyası yeterince gelişemediğinde, gönül fakirliği performansla giderilir. New York'un yoksul kesimi dışındaki iliş- kilerde entelektüel performans egemendi. Bu konuda eksi du- rumdaydım, ama kendimi eksik de hissetmezdim, çünkü hisset- tirilmezdim. O yıllarda tıp doktoru olmak saygın bir statü idi, üs- telik psikiyatri eğitimi alıyorsanız da havalı. Tanıdığım entelek- tüeller bu nedenle mi beni aralarına almaya istekliydiler, bilemi- yorum. Kimse bana tepeden bakmadı ve her zaman içtenlikle yaklaştılar. Yıllar sonra dönüp baktığımda, benim eksik değil, onların gereğinden fazla olduğunu ve bundan kendilerinin de bu- nalmış olduklarını fark edecektim. Sıradan konuşmalarda bile çok fazla yorum yapılıyordu. O zamanlar memlekette sadece düz dedikodu vardı ve davranışların yorumlanması alışmadığım bir şeydi. Entelektüel arkadaşlarımın kültür ve sanat olaylarından sık söz etmeleri benim gibi bir cahil için başlangıçta iyi bir rehber oldu. Aslında birey olarak Amerikalıların genelde iyi insanlar ol- duğunu düşünüyorum, hatta biraz da saf yanları var. Memlekette yaygın olan, arkadan konuşma, mesnetsiz yargılama, yıkıcı de- dikodu ile orada hiç karşılaşmadım. Bazen onları üst-sistemin kurbanları gibi gördüğüm de olur. Doksanlı yıllarda insan ilişki- lerinde bir şeylerin yanlış gitmekte olduğunu fark eden bir kısım Amerikalı, intimacy dedikleri yakın ilişki kavramını halledilmesi gereken bir mesele olarak ele almaya çalıştılar. Ne var ki duygu- sal meseleleri proje olarak ele aldığınızda bir yere varmak genel- likle mümkün olamıyor.
Sayfa 51 - MetisKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.