"Hazan Bülbülü" için, "Önsözünde Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın yargı dağıttığı" bir kitap yorumunu yapsam, aslında yanlış olmaz. Deneyimli yazar, eserine başlamadan önce cidden çok iddialı bir önsöz yazmış. Kendisinin en önemli eserlerinden olan "Mürebbiye" roman olarak çok başarılı olmuştu; ancak o dönem tiyatro
Ohaaaa o nasıl sondu. Aylardır merak ettiğim bir kitaptı. Hümeyra ' nin kalemini çok seviyorum. Karakterlerine yazdığı cümleler inanılmaz iddialı geliyor bana ve bu da bence onun kaleminin farkını ortaya koyuyor. Lahza evet çok hoş bir kitaptı ama benim için hala bir Aşiyan serisinin yerini tutacağını düşünmüyorum. ( Savaş Cebeci farkı asla
O kadar o kadar o kadar güzel bir kitaptı.
BAYILDIM!!
Hatta neden daha önce okumadım diye de düşündüm durdum.
Bu kitap sizi çocukluğunuza götürecek kah güldürecek kah hüzünlendirecek ama kendini sizlere beğendirecek.
Çok iddialı cümleler kurduğumun farkındayım ama çok cidden bir solukta okunacak bir kitaptı. Her yaştan okuyucuya hitap edecek bir eserdi.
Pal Sokağı'nda yaşayan çocukların oynadığı oyunlar verdiği mücadeleler eğlenceli bir biçimde konu edilmiş.
Benim yorumumun ardından okuyacak olan değerli 1000K üyeleri mutlaka yorumlarınızı bana yazın. :)
Bir kitap düşünün, çevirmeni kırk yıl yalnızca kendi için çevirsin kitabı. Bir kitap düşünün, her bir cümlesi bir paragraf büyüklüğünde olsun. Ve öyle bir kitap düşünün ki M.Ö. yaşamış şair Vergilius'u hem edebi hem de felsefi açıdan tek kelimeyle mükemmel bir şekilde anlatsın.
Yazarın öyle bir dili, çevirmen Ahmet Cemal'in ise öyle ilmek ilmek dokuduğu bir çevirisi var ki kitapları genellikle oldukça hızlı okuyan beni bile daha yavaş okumaya itti bu roman.
Bugüne kadar okuduğum edebi eser sayısı muhtemelen bini geçmiştir. Türk edebiyatından da dünya edebiyatında da edebi dil konusunda iddialı çok sayıda kitap okudum. Fakat Broch'un eseri cidden dili açısından bambaşka bir noktada. Bunda tabii ki Ahmet Cemal'in kitabı çevirirken resmen yeniden üretmesinin de büyük bir payı var.
Dili kullanım anlamında özel bir ilginiz varsa ve gerçekten harikulade bir kitabı okumak istiyorsanız modern edebiyatın başyapıtlarından biri olan Vergilius'un Ölümünü'nü mutlaka ve mutlaka okuyun. Böyle bir kitap yalnızca 70 okumayı hak etmiyor.
Her daim kitapla kalın.
Yorumumu okuyup bu kitapla ilgili bilgi almayı beklemeden hemen şimdi sadece bu kitabını değil,
Vedat imzalı tüm kitapları sipariş edin. #vedatakyol ‘un dördüncü kitabını okumuş olmanın bana verdiği yetkiye dayanarak diyorum ki bu adam muazzam yazıyorYaşayarak yazdığı için okurken de size yaşatıyor adeta.Çok sevdiğimiz kalemleri ve
Kupa Kızı ve Sinek Valesi ~ Zeynep Güverçin
.
Okumayı heyecanla beklediğim kitaplardan biriydi Kupa Kızı ve Sinesi Valesi. Yoğun bir anlatım, güçlü karakterler ve keyifli arkadaşlıklarla dolu hafif gizemli bir atmosferi var. Devin isimli parıltılı bir şehir var. Bu şehrin parıldayan elması ise Alya Lydia Rodas. Bu parıltının bazı bedellerini
Bir kitabı çok sevince, deli gibi sevince, çılgınlar gibi sevince yorum yapmakta zorlanıyorum. Ama bu kitap çok güzel! Bu yazarın aklından geçenler çok ama çok güzel. Renkli göğün altında ilk göz ağrım, bu yüzden düşlerini yakalayı ondan bir milim daha az sevmiş olabilirim ama bu ne kadar sevdiğim gerçeğini değiştirmiyor.
Hayatın gerçeklerini, tarihi bir olaydan esinlenerek böyle güzel yazabilecek kaç insan tanıyoruz? Böyle yazdığı sürece ne yazsa okurum, insanlara zorla okuturum.
Kitap 1906 senesinde, San Francisco'da geçiyor. Bu kitap Çinli bir ailenin büyük çocuğu Mercy, onun harika karakteri, fikirleri, hayalleri ve yaptıkları hakkında bir kitap. Irkçılığı, cinsiyetçiliği, insani değerleri nasıl yitirip nasıl kazanabildiğimizi, aile sevgisini ve dünyanın en nahif aşklarından birini anlatıyor. İçinde o kadar çok güzellik var ki okurken kalbim kırıldı. Mercy'i çok sevdim, bağrıma bastım. Tabii Tom'u da öyle. Yorumu yazarken bile gülümsüyorum, düşünün artık.
Mutlaka kitaplarını okuyun, bu yazarla tanışın. Bir insanın bu kitabı sevmemesinin tek açıklaması bence roman okumayı sevmemesi olabilir, o kadar iddialı konuşuyorum. Okuyup sevmeyenler beni bulsun, bir sorayım sebebini. Çünkü cidden aklıma bir şey gelmiyor.
Okuyun, okuyun, okuyun.
İçinde "konuşulmazların konuşulduğu" bir roman. Çekiç gibi sert, sel gibi de sürükleyici...
Yan karakterlerin bir bir intihar ettiği romanın başından sonuna dek erotik sahneler hâkim. Haruki Murakami'nin otobiyografisinden de esintiler taşıyan bir ilkgençlik romanı. Dili, diyalogları, kurgusu ustaca. Özellikle de ana karakterin genç kadınlarla olan diyalogları öylesine sarsıcı düzeyde gerçekçiydi ki Murakami'nin çok iyi bir gözlemci olduğu hissi uyandı bende. Romanda bol bol da şarkı ve sanatçı ismi geçiyor. Bunların bir kısmını dinlesem de dinlediğim şarkıların çoğunu -bir iki istisna dışında- ben beğenmedim. Özetle, Murakami ve anlattığı dünya ile kültürel kodlarımız çok farklı olsa da "insan olmanın her halükârda trajedisi" çok iyi anlatılmış.
Net söylemek gerekirse Haruki Murakami bugüne dek beni hiç yanıltmadı. Okuduğum tüm romanlarını belli ölçüde beğendim. Hatta okuma hususunda son yıllarda ne zaman başım dara düşse, yani ne zaman o sıra kitap okuyamaz hâle gelsem açıp Murakami'nin bir romanını okuyorum. Kitaplarının kolay okunurluğu, genellikle ana karakterlerinin çekiciliği, anlatımının akıcılığı ve yazarın düşünce aritmetiğini bir parça kendime yakın bulmam sanırım bunda temel etmen.
Son olarak bir uyarıda bulunayım: "Vay efendim bir romanda bunca cinsellik olur mu? Bu ne böyle vıcık vıcık!" diyecekseniz eğer, bu romanı hiç okumayın çünkü cinsellik anlatımı hususunda cidden de iddialı bir roman.
Hepinize selamlar ve iyi geceler...
İbrahim Kalın’ın esasen İngilizce yazdığı ve çok güzel bir şekilde Türkçe’ye tercüme edilen bir eseri Perde ve Mana. Temel olarak “akıl” kavramının İslam medeniyetinde ve Batı medeniyetindeki konumunu karşılaştıran ve öneriler sunmaya çalışan bir kitap. Yazarın her iki medeniyetin felsefe geleneklerine aşina olması, canlı bir karşılaştırma tablosu
İnsan Nedir? Bu soru yüzyıllardır hatta binlerce yıldır sorulan ama asla tek bir yanıtı olamayacak bir soru. Mark Twain'dan böyle bir eser açıkçası beklemezdim, çok şaşırdım okurken. İki üç yıl önce felsefeyle ciddi bir şekilde ilgilenmeye başlamadan bu kitabı okusam, ne diyor ya bu der, yoluma devam ederdim. Oldukça cüretkar, iddialı şeyler
Kadınlar olmazsa biz erkekler yaşayabiliriz;ancak kadınlar aynı konumda değiller. Kendilerine gerekeni elde etmek,hatta cinsiyetlerinin gerektirdiği konumda bulunabilmek için bizim yardimimiza ihtiyaçları vardır
Cemal Süreya
Maliye müfettişliği devletin en büyük kariyerlerinden, yılda üç-beş üniversite mezununun girebildiği memuriyet. Diğer adı ile HEYETİ MÜMTAZE, büyük başlangıç ve bunu SBF’nin genç öğrencisi Cemal Süreya başardı.
Başlangıçta Cemal Süreyya diye yazardı, iki “y” ile ama herkes Süreya diye bilir. Nereden bilsinler ki iddiada kaybetti
Uzun süredir merak ediyordum kitabı ve cidden beni düşündürmesini umuyordum. Yüzeyelliği karşısında şok oldum. Çok iddialı olabilecekken hem içerik hem üsluptaki basitliği ve yetersizliğiyle hiçbir iddiaya sahip değil maalesef.
Ayn Rand okuyup da beğenmeyen var mıdır! İnanmam. Bu zamana kadar okuduğum en keyifli, sürükleyici isimler arasında. Ne güzel olmuş da tanışmışız, ne kötü olmuş da onca zaman hiç karşılaşmamışız. Herkese tavsiye eder oldum, size de henüz incelememin başındayken tavsiye ediyorum.
Kendisiyle tanışıklığımız 3 kitap daha
FÜTÜRİSTİK BİR "YÜZ NUMARALI ADAM" VAKASI
Pek severim kitap okurken arka planda bir şeyler çalmasını. Kitabımın son sayfalarını okurken de, şimdi şuraya geçmiş bir şeyler yazmaya çalışırken de fonda bir şeyler çalıp duruyor hala. Ekipmanları sıralamak gerekirse; kitabım, arada notlar almak için yanımda bulundurduğum kurşun kalemim ve