Alfabetik hediyeleşme “G”
Bugün çok güzel ürünler geldiiiiii:)
Anı Biriktiricisi
Anı Biriktiricisi
kankam bize çok romantik bir şey almış; azizim benim ne kadar anlamlı bir hatundur🥰çikolatadan gül almış bize🩷 caaanınmm kankam
Tuanaynay
Tuanaynay
cığım ise bize gül suyu almış,ne kadan da zarif bir hatun kişisidir o, nefertitim benim:) Gofret ve Gazoz alan bebekolarım da burda olmadığı için onlara övgü yok:)) Fundamentalist olan bendeniz ise Gırgır almışımdır:) bu nostaljik,sevimli,marjinalikte çağ atlayan hediye fikri için
Ahmed Yâsin
Ahmed Yâsin
arkadaşımıza şükranlarımı bir borç bilirim:) bence en iyi hediye buydu:)) shhshhshs evet öğretmenler odasındaki diğer öğretmen arkadaşlarımız da gırgırı çok beğendiler:)) bence tartışmasız açık ara önde:)) benden sonra da
Anı Biriktiricisi
Anı Biriktiricisi
nin çikolata gülünü seçiyorum ben en iyi ürün olarak:)) şaka bi tarafa bugün cidden pişti olmadık hamdu senalar olsun:) ve fikir emeği görmekten ben çok mutlu oldum. Başarılarımız ve idealarımız ve hediyeleşmemiz daim olsun. Bugünün en iyi fikrini yorumlara yazın:) teşekkürler:)
128 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
"Mukaddes davalarda ölüm bile güzeldir."
"Bir saniyesine bile hakim olamadığımız, hükmedemediğimiz bir hayat için, bir dünya için, bu kadar fırıldak olmanın anlamı yoktur."
Muhsin Yazıcıoğlu
Muhsin Yazıcıoğlu
Tarih 25 Mart 2009'da adeta zaman buz tutmuştu. Geçmek bilmeyen saatler, tükenen umutlara şahit olmuş memleketimizdeki bu acı hatırayı unutmak ne
Bir Muhsin'den Bir Muhsin'e
Bir Muhsin'den Bir Muhsin'eMehmet Yetek · Parya Kitap · 20215 okunma
Reklam
Hayatın Anlamı
2.kısım Anlam sorunu Hayatın anlamı nedir?" sorusu neredeyse her sözcüğü so- runsal olan ender sorulardan biridir. Bu, son sözcük için de ge- çerlidir, çünkü dünya genelinde dini inancı olan sayısız insan için hayatın anlamı bir "ne?" değil, "kim?" sorusudur. Kendini işine adamış bir Nazi, Adolf Hitler'in
İyi insanların genellikle daha şiddetli acı duyduklarını ve bu acıların bedenlerini daha çok etkilediğini iyi bilirim.
Sayfa 41 - Say YayınlarıKitabı okuyor
İki gözümün çiçeği
youtu.be/FtJ_EIWhdew?si=... Bir de bakmışsın ki ben gelmişim Böyle dilim susar da elim, elim dokunmaz olursa eğer Bil ki varmışım yani Yüreğim sakınır, gözüm seyirir Olur da, olur da susmuşsam yani Giyindiğin çiçeklerin ardı da temizse Ve en karasındaysa gün Bil ki kavuşmuşum yani O mağrur gözlerinden öperim Sarılırım, iki
İnsanın kendi evinden utanması ne acıdır. Kim bilir, ortada kapkara bir nankörlük söz konusudur belki de. O zaman bu acı duygular, nankörlüğün hak ettiği ceza sayılabilir. Gene de utanç duygusunun zehir gibi apacı olduğunu ben çok iyi bilirim.
Reklam
Hastalığının sebeplerini ve doğasını tam olarak doğru anladıysam, önceki kaderinin acısıyla ve özlemiyle için için eriyorsun. Sadece kaderinin değişmesi -üstelik sen böyle sanıyorsun- senin zihnini alt üst etmiş. O tuhaf tanrıçanın türlü oyunlarını çok iyi bilirim. Özellikle aldatmayı kafasına koyduğu kişilere tatlı dille, dostça yaklaşıyor görünür, sonra hiç beklenmedik bir anda onları yüzüstü bırakır ve dayanılmaz acılara sevkeder. Onun kim olduğunu, huyunu ve değerini anımsarsan, onda senin hoşuna gidecek bir şeyin bulunmadığını ya da hiçbir şeyi yitirmediğini anlarsın.
1062 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Anna Kareninaya bir okur olarak nasıl aşık ola bilirim?
Anna Karenina o kadar ünlü bir kitap ki, okumayanlar bile Anna Kareninanın kim olduğunu, kitapda neden bahsedildiğini biliyor. Peki gerçekten Anna Kareninayı tanıyor muyuz? Gerçekten de karakteri okumadan nasıl bir insan olduğunu anlamak mümkün değil. O kadar güzel, iyi, zarif bir karakter ki, onu bir şeyle suçlamaya, yargılamaya, hor görmeye insan utanıyor. Kitapta adı geçen her kes zaten Annaya hayran. Peki, bu kadar özel, her kesin aşık olduğu bir karakter nasıl oluyor da toplum tarafından dışlanan, kocasını “aldatan” bir kadına dönüşüyor? Başka bir soru: Annanın yaptığı, boşanmak gibi bir hakkı bile yokken, gerçekten kocasını aldatmak mıydı? Bence Tolstoy kendisi de yarattığı karaktere aşık olmuştu, bu yüzden de kadın varlığına nefret etmesine rağmen Annanın ölümüne kendisi de çok ağlamıştı. Dönemin kadın haklarına da değinen, toplumun bir insan üzerinde bıraktığı etkiyi, aile yapsını anlatan mükemmel ötesi bir kitap. Mutlaka her kesin okumalı olduğunu, insanda derin izler bırakan bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Anna Karenina
Anna KareninaLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Yayınları · 201938,5bin okunma
Başımı babamın göğsüne yasladığımda, başım sanki taçla süslenmiş gibi gelirdi bana. Üzerime bir sinek konsa, bütün ailem endişeyle yanıma koşardı. Bugün, bir grup düşman beni esir alsa, kimse imdadıma koşmaz. Babamı ben de çocuk yaşta kaybettiğim için zavallı, terk edilmiş çocukların acılarını çok iyi bilirim.
"Çok iyi bilirim 'kelebeklerin neden kırılgan' olduklarını: kelebek olmayı seçtiklerinden..."
Reklam
Hızla tek bir harekette bluzumu çıkardı, sonra sandalyeden hafifçe doğrulup aletini özgür bıraktı. Sertliğini, uzunluğunu ellerimin arasına aldım, beni õperken parmaklarımın arasında çılgınca bir umutsuzlukla zonkluyordu. Şortumu parçalayacak- mış gibiydi ama bir kaç başarısız denemenin sonunda masaya ulaştı ve makas bulana kadar el yordamıyla
Sayfa 227
"Ben karmayım." Karşısında durarak korkusuz bakışlarımı ona çevirdim. "Beni tek bir kategoriye koyarsan hayatının hatasını yaparsın. Sakarlığıma ve gevezeliğime aldanıp aptal olduğumu düşünme. Çünkü sana bir dâhi nasıl olunur, zevkle gösteririm. Yeri geldiğinde aptal omasını da iyi bilirim, zeki olmasını da. Bazen benden korkağını bulamazsın, bazen ise benden cesuru olmaz. Evet, çok konuşurum ama susacağım yeri de iyi bilirim. Fazla mı yemek yiyorum? Beh üç gün boyunca hiç yemek yemediğim günleri bilirim. Beni hafife alırsan aptallık edersin çünkü ben, bugüne kadar gördüğün tüm insanların karmasıyım. Bencil de olabilirim, fedakâr da. Kurban da olabilirim, soğukkanlı bir katil de! Kısacası ben sen de olabilirim, Sedef de ama emin ol, Yankı olmamı istemezsin. Zorlarsan çok pis zorlarım, Fulya."
İçimde söylemek istediğim çok şey var sanki. Çok büyük şeyler. Bunları ifade etmenin yolunu bulamıyorum. Bazen bana öyle geliyor ki bütün dünya, bütün hayat, her şey içimde duruyor ve sözcüsü olmam için feryat ediyor. Hissediyorum... ama anlatamıyorum... bunun ne kadar büyük bir şey olduğunu biliyorum ama konuştuğumda bir bebeğin ıngaları gibi sesler çıkıyor ağzımdan. Duygu ve duyarlıkları, okuyan veya dinleyenlerin içinde benzer duygu ve duyarlıklar oluşturacak şekilde sözle ya da yazıyla ifade edilmiş konuşmalara dönüştürmek büyük bir görev. Asil bir görev. Görüyorsunuz, yüzümü çimlere gömüp aldığım tek nefes bile binlerce hayal ve düşünceyle ürpermeme neden oluyor. Çünkü içime çektiğim her nefes, evrenin soluğu. Şarkı söyleyip kahkahalar atmasını, başarıyı ve acıyı, mücadeleyi ve ölümü iyi bilirim; yine de nasıl oluyorsa sadece çimlerin kokusu bile beynimde bazı görüntüler oluşturuyor ve ben bunları size, bütün dünyaya anlatmak istiyorum. Ama nasıl anlatacağım? Dilim bağlı. Şu anda çimlerin kokusunun bende yarattığı etkiyi size sözlerle dile getirmeye çalıştım. Ama başaramadım. Beceriksiz konuşmalarla bazı ipuçları vermek dışında bir şey yapamadım. Kendi sözcüklerim bana bile abuk sabuk geliyor. Ama öyle bir anlatma arzusuyla doluyum ki... Of!..”
Sana niçin demirle vurduğumu biliyor musun? Çünkü her zaman ilk hareketi yapan kazanır. Yalan söyleme, eğer ben sana vurmasaydım, paralara bakmak için eğildiğimde sen bana vuracaktın. Senin gibilerin nasıl düşündüğünü çok iyi bilirim.
Şehit Komando Uzman Çavuş Murat Akman'ın son mektubu; "Bu yazı bir komando er mektubudur ve siz bu mektubu gazeteden okuyorsanız ölmüşüm demektir. Bir ailem olsaydı bu mektubu onlara yollamak isterdim ama yok. Size koğuştaki ranzamdan yazıyorum. Şu an etrafımda Adana, Ağrı, Sivas, Edirne, Diyarbakır, Ankara, Antalya, İzmir, Urfa,
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.