Hz.Ebu Bekir vefat etmiş. Hz.Ömer hilafeti teslim almış, devlet emanetlerini inceliyor bir akşam vakti sandıklar açılıyor evraklar ve mali hazineye ait altınlar, dirhemler tasnif edilen devir teslim yapılıyor. Evrakları tek tek inceleyen Hz.Ömer sandıklardan birinde bir kavanozla karşılaşıyor. İçi dirhemlerle dolu kavanozu merak ederek açıyor. İçinden şu not çıkıyor:
Ben ki Allah Rasûlunun Halife'si Ebu Bekir, hilafetim süresince devlet hazinesinden bana bağlanan maaşı almaya haya ettim ve hiç kullanmadım.
Çünkü bulunduğum makam; tebliğini ücretsiz, Hak rızası için yapan Rasûl makamı idi.
Tamamen kendi gayretimle geçindim. Benden sonra gelecek Halife'ye teslim edilmek üzere tüm maaşım bu kavanozdadır.
Devlet hazinesine kaydedilsin!!!
Hayatı Hz.Ebu Bekir'le hayır yarışına dönüşen Hz.Ömer olduğu yere öylece çöker ağlamaklı vaziyette şunları söyleyecektir:
Ne kadar büyüksün ya Ebu Bekir!
Hayatında seni geçmeme fırsat vermedin, vefatın sonrasında da buna imkan tanımıyorsun, ne kadar büyüksün
ya Ebu Bekir!
Bugün helâl haram gözetmeden, menfaatleri gereği İslâm’ın bir kısmının alındığı bir kısmının bırakıldığı, garip bir dönemde, İslâm’la şeref bulan, Hz.Ebu Bekir ve Hz.Ömer gibi izzetli yöneticilere ne kadar da çok muhtacız!..