Poirot yerine Miss Marple ile karşılaşıyoruz bu kitapta. Olay örgüsü biraz karışık ve kişiler biraz fazla geliyor başta ama o kadar akıcı ki hemen alışıyorsunuz.
Yerel Gazette'de çıkan cinayet ilanı, Jane Marple dahil tüm Chipping Cleghorn köyü sakinlerini heyecanlı bekleyişe sürüklemiştir. Bu davete karış koyamayanlar hemen eve gider ve bir anda ışıklar söner.
Yine zekice kurgulanmış, tahmini çok da kolay olmayan bir polisiye kitabı. Birini bitirir bitirmez diğer kitabına başladığım nadir yazarlardan.
Keyifli okumalar
Cinayet İlanıAgatha Christie · Altın Kitaplar · 2019915 okunma
Gerçek bir intihar şiiri kızıma her şeyden çok sevdiği Filiz e bir baba intihara giderken kaleme aldı bu şiiri ve milyonları ağlattı nadir bir kitaptır benim puanım "oku"
ZilifOruç Aruoba · Sel Yayıncılık · 20171,654 okunma
O bana elini uzattı, ben sadece onu dinlemek için kulağımı uzattım. Ve tüm bunlardan geriye kendime kocaman bir boşluk bıraktım. Geçmişe saplanmak mı dersiniz bilmiyorum fakat aşk, insanın karşısına gerçekten çok nadir çıkıyor
dark romance severim. ama bu kitap bambaskaydı. ay hic begenemedim. tek bir sahnesini bile severek, heyecanlanarak, yukselerek okumadım. kitapta tek bir karakteri bile sevemedim.
kitabın konusundan bahsetmeyecegim. oncelikle kadın karakterimiz rika. inanilmaz simarik, aptal, dusuncesiz ve cocuk zekaylıydı. ya kizi hep birlikte asagiliyolar,
Süt kuzusu lafları bunlar. İnsan her durumda saygınlığını koruyabilir. Mücadele yüceltir, alçaltmaz.
Özdeyişlerden alıntılar! Tek yaptığınız benim saygınlığımı korumayı beceremediğimi ileri sürmek. Yani saygıya değer biriyim, fakat bu erdemi korumayı beceremiyorum. Böyle bir şeyin mümkün olduğunu anlıyorsunuz değil mi? Hoş bütün Ruslar böyledir zaten, neden biliyor musunuz? Çünkü Ruslar, kendilerine uygun bir tarz yaratabilmek için haddinden fazla çok yönlü ve yeteneklidir. Oysa bütün iş tarzda. Biz Ruslar genellikle öyle üstün yetenekliyizdir ki, kendimize uygun bir tarz bulmak için mutlaka dehaya ihtiyaç duyarız. Eh deha da pek bulunmaz bizde, zira genellikle nadir rastlanan bir şeydir dünyada. Fakat bu tarz Fransızlarda, belki birkaç Avrupa ülkesinde daha öyle harika biçimlenmiştir ki, hiç hak etmedikleri hâlde son derece saygın görünürler. Bu yüzden tarz onlar için çok önemlidir.
"Halbuki bir başkasının sevinci, insanı çok nadir hallerde aynı derecede sevindirebilir. Her insan, ekseriyetle başkasının sevincine bigâne kalır, hatta o mutluluğu kıskanır."
Namusun o zamanlar -hatta șimdi de öyle- kadının hayatında dinsel bir önemi vardı ve namus kendisini sinirlere ve içgüdülere öylesine sarıp sarmalamıştır ki, onunla bağlarını koparıp onu gün ışığına çıkarmak çok nadir bulunan bir cesaret ister.
Başkalaşmak, değişmek ve dönüşmek insana korkutucu gelir. Aslinda
bu korku var olmaktan korkmaktır. Yeniden yapılanmaktan ye
yeniden doğmaktan korkmaktır. Dirilmekten korkmaktr. Ya-
şamaktan korkmaktır. Oscar Wilde der ki, "Yaşamak çok nadir
rastlanan bir şeydir. Çoğu insan sadece var olur.
Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkla yiyen, kemiren yaralar.
Kimseye anlatılamaz bu dertler, çünkü herkes bunlara nadir ve acayip şeyler gözüyle bakarlar. Biri çıkar da bunları söyler ya da yazarsa, insanlar, yürürlükteki inançlara ve kendi akıllarına göre hem saygılı hem de alaycı bir gülüşle dinlerler bunları. Çünkü henüz çaresi de, devası da yok bu dertlerin. Tek ilaç şarap yardımıyla unutmaktır; afyonun ve uyuşturucu maddelerin sağladığı sahte uykudur. Ama ne yazık ki bu tür devaların da etkileri geçicidir, acıyı kesecekleri yerde çok geçmeden daha da şiddetlendirirler.
Bugüne kadar çok konu hakkında konuştuğum için nice arkadaşlar beni engelledi veya takipten çıktı. Birisi siyasetten gitti, birisi dini yazımdan, birisi evli olduğumu öğrenince gitti, birisi kötü bulduğu şakamdan dolayı. Kimse demiyor ki bu yanlış, ben ondan gidiyorum. Öyle ya yanlış ise dönerdim hem de. Ama bu fırsat verilmedi. Çok nadir oldu ise de hatırlamıyorum. Neyse. Heralde kalan arkadaşlar bordo bereli olmalı ki her halime katlanıyorlar. Ya da sessize almış olabilirler de, bilemiyorum. Kim bilir belki de sadece öyle katlanılabiliyorumdur. Gece gece buna üzüldüm şimdik. Hayırlar olsun, ne diyelim.
Sarılıp yatmak süt gibidir. Sağlığımızı doğumdan ölüme kadar besler ve beslemelidir. Evlenmek sarılıp yatmanın kaymağıdır, (eğer şanslıysak) ortadaki yıllarımızın ana zevkidir. Oysa bize tek öğretilen şey- ne yazık ki, nitelikli Marie Stopes'un öğrettiği şey de- bunu ayırarak ve çok nadir bulunan bir mal gibi duyurarak farklı kılıyor. Sarılıp yatmamış erkeklerin cinsel aşktan korkması ya da bunu bir zorla girip almak eylemi gibi görmesi bu yüzdendir.
Kitabın son cümlesi ile başlamak istiyorum yorumuna
Bu hayatta yaptıklarımız " sonsuzlukta" yankılanır.
Ne kadar da doğru bir söz.
Kişisel gelişim çok nadir okurum, okuduğum zaman kaliteli, kendime pay alamama sebep olanları tercih ediyorum.
Bu eseri de o yüzden gönül rahatlığıyla tavsiye ediyorum.
Bildiğimiz, farkında olduğumuz , ya da olamadığımız, olsakta hep ertelediğimiz durum ve duygular ile bizleri kendine bağlıyor kitap.