İnsan bir kitaba dokunmayı özler mi?
Özlemişim işte, elime alırken nasıl duygulandım anlatamam. Kitabımı başkası götürdü getirmedi. Bugün yenisini alıp hediye ettim. İnanın hiç abartmıyorum çok özlemişim kitabı :)
Kısa bir şiir ve ardından “ne çok acı var” diye başlıyor kitabımız… Sonra kendinizi Zarif adam ile beraber altmışlı yetmişli yıllarda buluyorsunuz.
Yaşamak… Bence bir kitaba verilebilecek mükemmel bir isim. Çoğu insan yaşadığını sanıyor ama aslında yaşamıyor. Yaşamak denilemez buna. Ama Cahit Zarifoğlu yaşamayı beceren sayılı insanlardan bir
TÜRK EDEBİYATI İÇERİSİNDE EN BEĞENDİĞİM İLK 10 ESER İÇİNDESİN
Neden mi? Başlayalım o halde.
Peyami Safa'yı herkes sevmez. Bunu hala anlayabilmiş değilim. O kadar dergi alıyorum yahu dedim ben neden hiç kapakta bir 'Peyami Safa' göremedim bugüne kadar? Nedir bu ön yargı?
Hep aynı yüzler dönüp dolaşıp karşımıza çıkarken neden bu muhteşem yazar,
Daha dünmüş gibi kulaklarımda annemin sesi
Dikkat et düşersin oğlum demesi
Oysa ben ne kadarda dikkatsiz davranmışım
Oysa ben ne çok yanmışım
Ne çok düşmüşüm böyle
Affet beni annem seni anlayamamışım
Ben bu hayatı hep iyi sanmışım
Oysa ne de çok aldanmış yıkılmışım
Bu nasıl bir yazı kader
Annem gel de sen bir anlam ver Zaman diyorum neyin
Uzun bir aradan sonra Dostoyevski'nin cümlelerini okumak benim için çok güzel oldu. Özlemişim doğrusu...
Öncelikle bu kitap Dostoyevski'nin diğer bilinen kalın romanlarına karşın kısa bir öykü kitabı. Başka öykü kitabı var mı bilmiyorum; ama öykücülükte de bir hayli başarılı buldum kendilerini. Yazar, Beyaz Geceler isimli bu öyküsünde
Uzun zamandır kimseyi, hiçbir şeyi özlemediğim kadar özlemişim siteyi. Yaşadığım şahsi trajedilerden dert yanmak veya nadir de olsa yüreğime sinen mutlulukları uzun uzun anlatmak istemiyorum.
Güneşin doğduğu andan , battığı ana kadar varolan herşeyin değer verdiğimiz bir anlamı var biliyorum.
Başladı yine bir gün daha ve hala anlayamadan
Spoiler içerir!
Yolunu gözlememe değdi, özlemişim bu kalemi, üslûbu...
Mekke ve Medine'ye gönül bağını ve hizmetkârlığı ifade eden surre alayı beş yıldır kutsal topraklara gidemiyordur. Halifelik makamının hamisi beş yıldır kutsal topraklara gidemiyor, ötesi var mı? Bu durum, ülkenin gelişmesi için çırpınan, ıslahat üstüne ıslahat yapan ve
Türk'üm, doğruyum, çalışkanım,
İlkem: küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm: yükselmek, ileri gitmektir.
Ey Büyük Atatürk!
Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun.
Ne mutlu Türk'üm diyene!