Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.13
Umberto Eco'nun kalemiyle tanıştığım ilk kitap ve yazarın ilk kitabi. Roman ortaçağda bir manastırda gerçekleşen ölüm olaylarını mercek altına alıyor. Romanın baş kahramanı William Birader manastırın başrahibi tarafından cinayetleri çözmekle görevlendirilir. William, manastıra yanında genç yardımcısı Adso ile gelir ve bu ölümleri çözmeye koyulurlar ardından yedi günlük olaylar silsilesi başlar.
Zor okunan bir kitap. Zor okunmasında yazarin uzun betimlemelerinin etkisi yüksek. Kitapta Latince kelime ve alıntı oldukça fazla bu da okumayi güçleştiren bir diğer etken. Romanda olayların zamanı saatler yerine günlere, günün vakitlerine (sabah, öğle, ikindi...)göre anlatiliyor. Kurgusu ise harika. Konu yelpazesinin geniş olması bakımından ilgi çekici bir kitap diyebilirim. .Rahiplerin cinsel yaşamından tutun da dinin kadınlara bakış açısı, papalik ve imparatorluk arasındaki güç savaşı, pozitif bilimlerin ihmali, dinin sömürülmesine kadar bir çok konuya değiniyor. Kısacası bütün ortaçağı yaşatıyor nerdeyse.
DREAMER VE SEN- Sana Sesleniyorum!
“Sana sesleniyorum…”
Yine okuyucuyu şaşırtan ve yazarla karşılıklı sohbetteymiş gibi hissettiren bir başlangıç cümlesi daha… Kitap baştan sona soru cevap yöntemi kullanıyor. Bazı cevaplarda biraz saldırgan bir üslup ve emir kipi kullanılan cümlelerle karşılaşabiliyorsunuz.
Bölümler arasında, canlı renkler ve sürrealist görüntüler kullanılan
Yara İzi Kralı - Kitap Yorumu
Grisha evrenini çok özlemiştim ve bu kitabı şimdi okumak bana çok iyi geldi. Bu yüzden kitaba oldukça olumlu yaklaşmıştım ve pozitif enerjimin evren tarafından bana karşılığı bu güzel kitap oldu! Uzun bir sürede bitirmeme rağmen kitaptan sıkılmadım. Her bir karakterin hikayesi, bakış açısı derin, akıcı, heyecanlı, aksiyonlu, hüzünlü... Sayfaları çevirmeden duramıyorsunuz.
Zoya karakteri benim favori karakterim oldu çünkü onun kadar güçlü, dayanıklı, okuması zevkli, zeki bir karakter var mı bu evrende? Pek az! Şahsen Alina ile Zoya'yı kıyaslamadan duramıyorum ve canım Zoya nerede Alina nerede..? Gölge ve Kemik üçlemesinde çoğumuzun sevmediği Zoya'yı, bizim tatlı, ukala, uslanmaz, yakışıklı, yaralı kralımızla okumak, onların arasındaki ilişkiyi okumak en sevdiğim yerlerdi. İkisinin enerjisi çok iyiydi.
İsaak çok sevdiğim ve ayrıca çok üzüldüğüm bir karakter oldu. Sürpriz bir karakterdi ama onunla beraber Genya, David ve çok sevdiğim ve her şeyin bel kemiği olarak gördüğüm Tolya - Tamar kardeşleri okumak güzeldi.
Ve Nina... Ah ona ne diyebilirim ki? Beni çok etkileyen sahneleri çok oldu ve özellikle kadınlarla ilgili bir yeri okumak beni fena etkiledi. O çok güçlü, farklı, adalet isteyen ve bunun için çabalayan biriydi. Bunu okumak elbette ki bana zevk verecek.
Son sayfaları beni çok heyecanlandırdı ve biliyorum ki hiçbir şey bitmedi ve savaş yeni başlıyor!
GÖĞÜ DELEN ADAM
On bölümden oluşan Erick Scheurmann’ a ait Göğü Delen Adam’da doğayla iç içe yaşamakta olan, gelenek göreneklerine bağlı bir adamın, halkına bilgi vermek için oluşturduğu Avrupa insanı ile ilgili düşünceleri anlatılmıştır. Bu adam dediğimiz kişi Polinezyalı Tuavii’ dir. Tuavii anlatılarında Avrupa insanından Papalagi olarak
Bin Öpücük|Tillie Coli
"O benim kiraz çiçeğimdi.
Güzelliği emsalsiz, hayatı kısıtlıydı. Zarafeti öyle güzeldi ki sonsuza dek süremezdi. Hayatlarımızı zenginleştirecek kadar kaldıktan sonra rüzgarla beraber süzülerek uzaklaşırdı. Asla unutulmazdı ama. Çünkü bize yaşamamız gerektiğini hatırlatıyordu. Ve o hayat son derece narindi ama bu narinlikte kuvvet yatıyordu.
Kitabın yazarı olan Dana Suskind işitme kaybı ve koklear implantasyonu ile ilgili çalışmalarda bulunan bir doktor. Benzer hastalık geçmişine sahip olmalarına karşın, koklear implantasyon işleminden farklı sonuçlar alan çocukların neden aynı oranda işitme becerisi kazanamadıklarını sorgulamakla başlayan araştırmaları onu sosyal bilimler alanına
