Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Paul Celan: üzerine bir inceleme.
Şiirin bile iyileştiremediği şair. Celan hermetik şiirleriyle ünlüdür. Celan’ı, hatta şiirlerini çözebilmek için; diğer çalışmalarını, yaşadığı dönemin siyasi ve toplumsal gelişmelerini bilmek hatta hakim olmak gerekir. Zıt kavramlardan yola çıkan büyüleyici şiirler yazar, çarpıcı imgeler kullanır şiirlerinde… celan’nın şiirlerinin neredeyse
247 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
30 saatte okudu
Moro Romantico nedir?
Orhan Veli'nin "Moro Romantico" , daha çok bilinen adıyla "Anlatamıyorum" isimli şiiri, kendini anlatamadığı için acılar çeken bir şairin içten gelen haykırışları olmadığını keşfetmektir. Aslında bu şiir, garip akımının manifestosu gibidir, bir başka ifadeyle garip akımının bir şiirde görmek istemediği her türlü şeyin eleştirisi mahiyetindedir: Ağlasam sesimi duyar mısınız, Mısralarımda; Dokunabilir misiniz, Gözyaşlarıma, ellerinizle? Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu Bu derde düşmeden önce. Bir yer var, biliyorum; Her şeyi söyleyebilmek mümkün; Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum; Anlatamıyorum. Bu şiirin başlığı olan "Moro Romantico", latince daha fazla romantizm anlamına gelmektedir. Orhan Veli, sembolist şairleri kendi silahlarıyla vurmayı hedeflemiştir. Sembolist üslûp kullanarak, sembolizm eleştirisi yapmıştır. Yukarıda anlatmaya çalıştığımız ses taklidi, kaligram ve sembol kullanma sanatlarına; kendisi sembol kullanarak eleştiriler getirmiştir. Aslında Moro Romantico şiiri, oldukça başarılı bir sembolist şiirdir: bir kesim bunu romantik bir şiir kabul edebilir, bir kesim de bu şiirin ilk başta açıkladığımız gibi aslında garip akımının manifestosu olduğunu da kabul edebilir. İşte şiirin başlığındaki "Moro Romantico" deyişi, bu sembolist havayı yaratabilmek amacıyla seçilmiştir. Çünkü herkesin aynı anlamı yüklediği bir şiir, berbat bir sembolizm örneğidir. Ki bu da Orhan Veli'nin zekasının üst düzey olduğunu gösteriyor bize. Benim tarzıma uzak olsa da Orhan Veli'yi çok sevdim. Bence siz de mutlaka okumalısınız..
Bütün Şiirleri
Bütün ŞiirleriOrhan Veli Kanık · Yapı Kredi Yayınları · 202423,9bin okunma
Reklam
80 syf.
·
Puan vermedi
·
3 saatte okudu
Paul Strathern'in filozofları anlattığı 90 dakikalık serisinin okuduğum 8.kitabı ve anlattığı filozof itibarıyla da en sempatiği.Yıllar önce Sokrates'i sevmezdim;felsefesini basit bulur(kendimce) ve günümüz felsefesinde yeri olmadığını düşünürdüm;tabi bu alandaki ilk kazmayı onun çaktığını unutarak.Nietzsche'nin de Sokrates'ten nefret etmesi bunda etkiliydi tabi(üstad diyorsa bir bildiği vardır mantığından hareketle:)).Fakat yıllar geçince ne kadar toy bir düşünce de olduğumu anladım.Tabi gerçekten de Sokrates'in ele aldığı konulara gösterdiği bakışın günümüzde fersah fersah aşıldığını ve yazarında tabiriyle bu konuların artık biraz sıkıcı olduğunu kabul etmekte yarar var;fakat başta da belirttiğim gibi gerek diyalektik konuşma yöntemi gerekse de düşünce tarzı ve özlü sözlerinin kendinden sonraki filozoflara iyi bir alan bıraktığını söyleyebiliriz.Ama benim dikkatimi daha çok çeken Sokrates'in felsefesinden çok kişiliği oldu.İnandığı değerleri ölüme rağmen savunan,olası bir sürgün cezasını istemeyen ve beni cezalandırmanız gereken yerde ödüllendirmeniz gerekir deyişi ve bunu ciddi ciddi Atina mahkemesinden isteyişi;bu dünyada bilgeliğe varılamayacağını ancak öbür dünyada buna ulaşılacağı fikri ve kendi fikir dünyasında oluşturduğu tanrısına olan sadakati.Ölümü sükunetle hiçbir şey olmamış gibi kabullenişi,ben de tebessümle karışık bir üzüntü oluşturdu.Siyasi çekişmelerin yoğun olduğu Atina'da tek derdi felsefe yapmak olan(ve her türlü makam mevkîyi elinin tersiyle iten:)) bu adamı çok sevdim.Dünyanın gözünde o hala en büyük filozoflardan ilki,benim gözümde de artık en sempatik filozof:)
90 Dakikada Sokrates
90 Dakikada SokratesPaul Strathern · Gendaş Kültür Sanat Yayıncılık · 1997173 okunma
98 syf.
7/10 puan verdi
Selamlar. Nasılsınız? Ramazan ile aranız nasıl? Benimki çok şükür alışma sürecini geçti. Bolca okumaya devam ediyorum. Bugünde son dönem başucumda yudum yudum içtiğim sevgili #mervesöyler kaleminden #merhababiz kitabının yorumuyla geldim. Hani bazı kitaplar vardır,başucunuza alır, gece yatmadan önce bir kaç satır, bir kaç sayfa ruhunuza merhem olsun diye katarsınız. İşte bu kitap tamda onlardandı. Görüpte görmezden geldiğimiz, daha çok bizden ve içimizdekilerden bahsedilen cümleler, şiirler beni gerçekten keyifli bir okumaya teşvik etti diyebilirim. Yazarın daha önce bir kitabını daha okumuş ve vermek istediği mesajları bu şekilde bir arada toplamasını sevdiğimi söylemiştim. Lafımın tamamen arkasındayım. Kesinlikle yazar hisleri ve anlatmak istediklerini kaleminin büyüsüne takmış ve rahatsız etmeyen ama gözle görülen bir amaçla sizlere sunmuş. Şiirleri sevdiğimi hatta aşık olduğumu bilmeyen yoktur diye düşünüyorum. Sanırım kitapta en çok şiirleri sevdim. Şöyle ruha dokunan ve yalın halde sizlerle buluşturulan. Yazarın kalemine diyebileceğim çokça bir şey yok. Hani şu su gibi, tertemiz deyişi varya tamda yazarın yazım dili için söylenmiş gibi. Yorumuma kitapta en sevdiğim şiirin bir bölümü ile veda etmek istiyorum. 'Keşke bize de yazılmış bir şiir olsa, Birkaç satır, anlamlı birkaç mısra. İlla sevgiyi değil, özel olduğumuzu anlatan, Biz gitsek bile orada kalacak bir iki satır işte...'
Merhaba Biz
Merhaba BizMerve Söyler · Dorlion Yayınları · 202214 okunma
142 syf.
10/10 puan verdi
·
30 saatte okudu
GİZLİ EL ROMANI İNCELEME
Eskişehir'de kitap alışverişi yapmanın aklımda olmadığı bir günde kapısında öylece kitapları inceledikten sonra içine girince büyülendiğim (belki de ben çok fazla abartıyorum) kitapçıdan Gizli El ve Handan kitabını alıp çıktım. Bu kitapları nasıl tasvir etmek gerekir bilmiyorum fakat bende sayfalara baktıkça hep sarı benizli gibi kelimeler
Gizli El - Sahne Işıkları (İki kitap)
Gizli El - Sahne Işıkları (İki kitap)Reşat Nuri Güntekin · Çağlayan Yayınevi · 195413 okunma
80 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 saatte okudu
Yıllar önce, ölen kocasını yâd etmek için Monte Carlo'ya, ölen kocası ile birlikte gittiği kumarhaneye giden soylu bir kadın; kumarda tüm parasını kaybetmiş, ölümün eşiğindeki bir gence yardım etmek ister. Kendisinden yaşça oldukça küçük olan genç adamla karşılaşmaları ve daha sonra yaşanılan olaylar hepi topu 24 saat sürmüş, fakat kadın bunu bir ömür boyu vicdanında bir yük olarak taşımıştır. ... Yıllar sonra kaldığı bir otelde, içindeki yükü hafifletmek amacıyla yaşadığı bu 24 saati bir yabancıya anlatır. (Bu yönüyle Amok Koşucusu'nu anımsattı.) ... 1920'ler Avrupa'sının -ben bu deyişi çok sevdim- "ikiyüzlü ahlâk anlayışı" na değinilmiştir. Biraz kaba bir tabir olacak ama günümüzün "namuslu namussuz" larını bu anlayış içerisine dahil edebiliriz. ... Şunu da eklemeliyim ki; ahlâk ince bir çizgi ve insan çoğu zaman bu çizgiyi aştığını belki de fark bile edemiyor. ... Keyifli okumalar.
Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat
Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört SaatStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020126,4bin okunma
Reklam
311 syf.
8/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Yaptığım incelemeyi kaydetmeyi unutmuşum en baştan yazıyorum ,, Roman işgal dönemi istanbul unun ahlaki toplumsal yapısını anlatıyor kitabında adından anlaşılacağı üzere içinde homoseksüellik vurgusuda var yazar sanki eşcinselliğin “ecnebilerden” yayıldığını türklere anlatır gibi anlatmış . O dönemden bu döneme batılılaşma ile alakalı hiç bir şey değişmemiş bununla birlikte türk alafrangalığımız ( yazarın deyişi ile) da hala aynı. 1920-28 dönemi istanbul da yaşayan yabancıların hayatlarından ve onların türkler hakkında ki görüşlerinede baya gem vurmuş ben karakterlerden en çok necdet i sevdim sonunda mutlu olmasına da sevindim ( leyla ya iyi oldu ) kitabın diline gelirsemde oldukça akıcı eski kelimeler yok betimlemesi bol bazen sıkıcı olmadı değil ama bence gayet güzeldi . Son olarak bi alıntı ile bitiriyorum ; Madem ki,” demiştir, “ hadiselerin önüne geçemiyorum, bırakayım; hadiseler beni alıp sürüklesin.” İyi okumalar
Sodom ve Gomore
Sodom ve GomoreYakup Kadri Karaosmanoğlu · İletişim Yayınları · 20154,829 okunma
144 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
İlk kez Haruki Murakami okudum ve bu yüzden yazacaklarım daha çok kitapta gördüğüm üslubuna yönelik olacak sanırım~ Murakami için bu zamana kadar duyduklarım büyülü gerçekçilik, gerçekliğin kırılması, hiçbir şey anlatmaması gibi şeylerdi ve evet hiçbir şey anlatmıyor gibi tamam ama kitapta şunu fark ettim ki kalemini özel yapan, ilgi çekici olan
Pinball 1973
Pinball 1973Haruki Murakami · Doğan Kitap · 2020905 okunma
352 syf.
10/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Bu kitabı seveceğimi biliyordum ama okuyup bitirmemim bu kadar kısa süreceğini tahmin etmemiştim. Anlatımının akıcılığı, en sevdiğim konulardan birini anlatması ve erkek karakterin özellikleri bunda en büyük etken oldu ve ben kitabı çok sevdim. Lindstrom şirketinin Ceo'su Sebastian Lindstrom herkese karşı hiçbir his beslemeyen duygusuz bir
Duygusuz
DuygusuzCelia Aaron · Pukka Yayınları · 2023477 okunma
152 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Önceki hayatlarımın çoğunda mutlaka Fransızdım veya Fransa'da yaşadım. Sanatına, kültürüne, tarzına, düşünürlerine bayılıyorum. Bugün sizlerle Fransız sosyolog ve yazar Georges Perec'in @canyayinlari 'ndan çıkan kitabı Paralı Asker hakkında konuşacağız. Georges Perec, 1960'ta ilk kitabı Paralı Asker'i yazıyor fakat kitap yayıncılar tarafından
Paralı Asker
Paralı AskerGeorges Perec · Can Yayınları · 2021187 okunma
Reklam
195 syf.
·
Puan vermedi
·
24 saatte okudu
Mektuplar bambaşkadır. Emojilerin yerini bazen titrek bir el yazısı, bazen kağıda düşen bir göz yaşı, bazen kağıda bırakılan bir buse, bazen de kağıda bırakılan bir koku alırdı. Düşünülerek yazılırdı bu yüzden de yanlış anlaşılmalara neden olmazdı. Eskiden mektup arkadaşları olurdu. Çocuklar okuma yazmayı öğrendiğinde evvela mektup yazmak isterler meselâ. Mektuplar bir başkaydı, samimiyet vardı. İşte Sabahattin Ali'de bu mektupların en güzellerini birtanecik karısı Aliye'ye ve kızı Filiz'e yazmıştır. Onlardan uzakta olduğu her an, hapishanede, iş nedeni ile başka şehirlerde bulunduğu her anda onlara mektup yazmıştır. Hitap şekli, cümleleri öyle samimi ki, kızına her mektubunda "Ruhum Filiz" diye giriş yapması "miyop gözlerinden öperim" deyişi... Hapishaneye girerken, çıkarken, maddi sorunlar yaşarken bile umut dolu mektuplar okudum. Hele birinde hapishanede olduğu zaman bile karısının yılbaşını güzel geçirmiş temennisinde bulunmasına imrendim. Bu yaşama çok erken veda etmiş olsa bile eşine mükemmel bir sevgili, kızına mükemmel bir baba Sabahattin Ali. Bu mektupları okuyunca seni daha çok sevdim S.A.
Canım Aliye, Ruhum Filiz
Canım Aliye, Ruhum FilizSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202024,3bin okunma
412 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
31 günde okudu
"Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar; ya insan bir yolculuğa çıkar ya da şehre bir yabancı gelir." L.N. Tolstoy Kapağı gibi güzel severek ve bazen de gülerek okuduğum bir kitap. Güney Kore'de geçen kitaplardan bu okuduğum ikinci kitabım. Yazara da bayıldım çok akıcı bir kitap çok güzel yazmış. Günler öyle dolu dolu geçiyor ki
Kore’de İlkbahar
Kore’de İlkbaharSibel Kuyumcu · Likya Yayınları · 201934 okunma
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Merhaba Herkese güzel bi gün olsun O kadar içten herkesin kendinde bir şey bulduğu çok güzel bi öykü kitabı ile geldim. Içerisinde kısa kısa 17 öykü var ve hepsi birbirinden güzel. Ilk öykü olan Göbek, Köpek ve Adem öyküsünü ve adını kitaba veren Yorgunum Mitral öyküsünü de çok severek okudum. Asla duymayacagimiz 2 organın birbiriyle konuşmasına şahitlik yapıyoruz. Ölen beyin kalbe yani mitrale beraber başladık beraber bitirelim deyişi ve daha sonra kalp başka birinin hayatına nakledilince sitem dolu beyin gelir karşımıza. Çok farklı ve çok güzel bi öyküydü emeğinize sağlık @yazar_serpiltuncer Çok cok sevdim. Kim demiş beyin öldü diye? Öldüysem şayet bu konuşan da kim? Hey mitral! Duyuyor musun beni? Boş yere kasım kasılıyorsun be! Kalp kapakçığı olmak kolay değil ama nafile yere çalışıp yorusuyorsun kendini.
Yorgunum Mitral
Yorgunum MitralSerpil Tuncer · Okur Kitaplığı · 202186 okunma
400 syf.
4/10 puan verdi
ALACAKARANLIK || SERİ YORUMU
#masaldankitaplik Alacakaranlık serisini duymayan yoktur diye ümit ediyorum. Serinin kitaplarını hep peşi sıra okuduğum için ayrı ayrı yorum girme yerine topluca bir yorum yapmak istedim. Umarım keyifle okursunuz. Ben önce filmlerini izlediğim için neler olacağını biliyordum ama bu okuduğumdan keyif almama engel olmadı kesinlikle. Kitabımız
Alacakaranlık
AlacakaranlıkStephenie Meyer · Epsilon Yayınları · 201724,3bin okunma
124 syf.
10/10 puan verdi
·
26 saatte okudu
Sığındığım bir liman gibi Mustafa Kutlu kitapları. Uzun süre elimde sürünen kitaplardan, ders kitaplarından, okumaktan zorunda olduğum kitaplardan bıkınca bir nefes almak için okuduğum bir kitaptı Ya Tahammül Ya Sefer. Çok sevdim, çok kırıldım sayfaları çevirirken. Murat'ı yarım bırakan Asım ve Yunus günümüz insanını temsil ediyor belki de kitapta tüketim toplumunun tüketilen idealleri, tüketilen insanlığı. İlhan'ın arayışları ve sonunda "Sefer de benim içimde tahammül de" deyişi beni çok etkiledi. Uzun zaman aklımdan çıkmayacak bir eserdi, oruçlu bir günde ne kadar içersem içeyim kanamadığım su gibi geldi bu eser bana. İyi ki Mustafa Kutlu var.
Ya Tahammül Ya Sefer
Ya Tahammül Ya SeferMustafa Kutlu · Dergâh Yayınları · 201313,1bin okunma
33 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.