Sürekli olarak kovulduğun, seni yutmak için sarsılıp yarılan bu dünyada yaşamaktan başka çaren yok! Mars çok uzak! İnsanın dünya üzerindeki yaşamı bir rodeo. Hortumlar, çığlar, seller, depremler. Elinde kürek, savaşırsın. Burası benim evim, diye bağırırsın. Siktir! Burası bir ev değil! Burası hiçbir şey değil! Dünya, insanın kabuğu değil. Burası bizim yuvamız değil. Biz, yer çekimiyle dünyaya zincirlenmişiz. Kim bilir nereden kovulduk? Cennet mi? Hiç sanmıyorum! Hem de hiç!
_Umurumda değil, -dedim.- Biliyor musunuz birlikte dolaşmamız çok tehlikeli: Kaç kez sizi dövme, parçalama, boğma isteğine kapıldım bilmiyorum. İşi oraya vardırmayacağımı düşünüyorsunuz değil mi? Beni kuduracak hâle getiriyorsunuz. Rezalet çıkarmaktan korkar mıyım sanıyorsunuz? Ya da gazabınızdan? Bana ne gazabınızdan? Sizi hiç umudum olmaksızın seviyorum, bundan sonra bin kez daha fazla seveceğimi de biliyorum. Günün birinde sizi öldürürsem, kendimi de öldürmem gerekir; öyle olsun bakalım, ama yokluğunuzun katlanılmaz acısını daha uzun hissetmek için olabildiğince geç öldürürüm kendimi. İnanılmaz bir şey oluyor: Sizi her gün daha fazla seviyorum, oysa bu handiyse imkânsız. Bundan sonra da nasıl aşırı davranmayayım? Hatırlayın, geçen gün Schlangenberg'de beni kışkırttığınızda size tek sözcüğünüzle kendimi uçuruma atacağımı fısıldamıştım. O sözcüğü söyleseydiniz atlardım. Atlayacağıma inanmıyor musunuz yoksa?
Reklam
Ölmeye karar vermesinin çok basit iki nedeni vardı. Birinci neden: Yaşamındaki her şey hep aynıydı ve bir kez gençliği sona erdi mi hep yokuş aşağı gideceği belliyd: Yaşlılık dönüşü olmayan izler bırakacak, hastalıklar birbirini kovalayacak, dostlar birer birer yok olacaktı. Yaşamını sürdürmekle hiçbir şey kazanmayacakti, tam tersine aci çekme olasılığı hep artacaktı. İkinci neden daha felsefiydi: Veronika gazete okuyan, televizyon seyreden, dünyada olup bitenlerden haberli biriydi. Her şey yanlıştı ve kendisi herhangi bir şeyi düzeltebilecek durumda degildi- bu, tamamıyla âciz olduğu duygusunu büyütüyordu içinde.
203 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
İnsanlık Kazanımı
Bir Kedi, Bir Adam, Bir Ölüm
Bir Kedi, Bir Adam, Bir Ölüm
Zülfü Livaneli
Zülfü Livaneli
Bir Kedi, Bir Adam, Bir Ölüm bazen bildiklerimiz, bilmediklerimize ayna tutar. Birde bakarız ki bilmediğimiz çok şey var. Bu kitapta vazgeçmek mi, devam etmek mi düşünüyorsunuz? 12 Eylül öncesi yaşananlar, siyaset, mültecilik, doğu-batı karmaşası, kültür çatışması, öldürmek ve affetmek arasında kalmak, mültecilerin yaşamını işleyen mükemmel bir kurgu kitap. Not; 4 yıl önce okuduğum kitaplardan Livaneli’nin diline, kalemine söylenecek söz yok zaten, her eseri ile okurlarını büyülen bir yazar. Akıcı merak uyandıran Bir kedi, Bir Adam, Bir Ölüm mutlaka okunması gereken kitaplardan!
Bir Kedi, Bir Adam, Bir Ölüm
Bir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 202123,6bin okunma
Aliya İzzetbegoviç'in Türklere Yazdığı Mektup
"Merhaba efendim, ben Aliya. Aliya İzzetbegoviç. Bosna-Hersek'in cumhurbaşkanıyım. Sizi Devlet-i Aliyye'nin en güzel şehirlerinden birinden, Bosna Sarayı'ndan, sizin daha sık kullandığınız haliyle Saraybosna'dan selamlıyorum. Bu kısacık sohbetimizde, parçası olduğumuz Avrupa'dan, Avrupa'nın ve Batı'nın
364 syf.
9/10 puan verdi
Bazı İnsanlar Böyle Yaşar II ~ Filiz Puluç #KitapYorumu İkinci kitabın yorumuyla geldim. Çook güzeldi ilk kitabı zaten çok sevmiştim, buna da bayıldım. Bazı olayların ortaya çıkması hoşuma gitti. Özellikle geçmişle ilgili olaylara çok şaşırdım hiç beklemiyordum. Nasıl üçüncü kitabı bekleyeceğim onu düşünüyorum büyük ihtimalle dayanamam ve
Bazı İnsanlar Böyle Yaşar 2
Bazı İnsanlar Böyle Yaşar 2Filiz Puluç · İndigo Kitap · 042 okunma
Reklam
İyilik bulaşıcıdır
👉... Baba kızını yurda bırakıyor, Kız babasına: “Baba bari 100 TL versen diyor” Baba: “Kızım vallahi yok” diyor. ✍️... Kız boynu bükük yurda girerken konuşmayı duyan bir esnaf babaya 500 TL uzatıyor ve çabuk diyor kızını geri çağır arka cebimde kalmış, al bu parayı de diyor. ✍️... Adamın gözleri dolu dolu önce yok diyor ama sonra alıyor parayı ve
.... Büyük bir karanlık perdesi var bu olayda. Neresi olursa olsun, bir yerde, hiç görmediğimiz bir koyunun bir gülü yiyip yemediği Küçük Prens'i seven bizler için çok şeyi değiştirir. Gökyüzüne bakın ve sorun kendi kendinize: Evet mi, hayır mı? Koyun çiçeği yedi mi, yemedi mi? Bakın nasıl her şey değişecek...
Sayfa 105Kitabı okudu
Kaynak: İçsel mi, dışsal mı?
Başımıza gelen bir başarısızlığı yorumlamada dördüncü önemli kriter, başarısızlığın kaynağını içimizde mi yoksa dışımızda mı aradığımızdır. Başarısızlık halinde hemen düşünmeye başlarız: "İçten kaynaklanan (elimde olan) nedenlerden dolayı mı yoksa dıştan kaynaklanan (elimde olmayan) nedenlerden dolayı mı başarısız oldum?" Şans, sonucu etkileyen ama kontrolü bizde olmayan bir dış faktördür. Çalışma ise sonucu etkileyen ve kontrolü bizde olan bir iç nedendir. Dış faktörler kendi ellerimizde değildir ama iç faktörler kendi ellerimizdedir. Başarısız olduğumuz bir durumu kendimize ya da başkalarına açıklarken iç nedenlere mi yoksa dış nedenlere mi bağladığımız çok önemlidir. Mesela attığınız top basket olmadıysa önünüzde iki şık var: 1. "Top girmedi," (şanssızlık) diyerek dış faktörleri suçlayabilirsiniz. 2. "Ben atamadım," diyerek (yeteneksizlik) kendinize bağlayabilirsiniz.
"Neden daha önce göze almadın?" diye sordu sertçe."İşim gücüm yokken.. Açlıktan ölürken... Şimdi kimsem o zaman da aynı adamdım, insan olarak, sanatçı olarak aynı Martin Eden'dim; o zaman neden yapmadın? Kafamı duvarlara vura vura kendime sorduğum soru buydu. Sadece senin için değil, herkes için sordum.Görüyorsun değil mi,değişmedim ben. Gerçi bana biçilen kıymetteki gözle görülür ve ani artış nedeniyle bu konuda sürekli şüphelerimi gidermem gerekiyor ama değişmedim. Aynı kemiklerin üzerinde aynı ten, ellerimde aynı, ayaklarımda aynı on parmak.Aynı adamım. Ne yeni bir erdem sahibi oldum ne de yeni bir gücüm var. Beynim, eski beyin. Edebiyatta veya felsefede yeni bir fikir ortaya atmadım. Kimse beni istemezken hangi kıymete sahipsem şimdi de öyleyim. Şu anda kafamı en çok kurcalayan şey, beni neden istedikleri. Beni kendim olduğum için istiyor olamazlar çünkü hâlâ eskiden istemedikleri kişiyim. Demek ki beni başka bir şey için, benim dışımda bir şey için, ben olmayan bir şey için istiyorlar! Sana bu şeyin ne olduğunu söyleyeyim mi? Gördüğüm kabuldür bu.Halbuki o kabul ben değilim. İnsanların kafalarndaki bir şey o. Bir de kazandığım ve kazanacağım paralar için istiyorlar. Halbuki o para da ben değilim. Para bankada duran, herkesin cebinde olan bir şey. Sen de mi bunun için, kabul ve para için mi istiyorsun beni?"
Reklam
210 syf.
·
Puan vermedi
Hep ertelediğim bir kitaptı. Yeni bir kitap okumak için karar verme aşamasındayken anasayfamda karşıma çıktı aynı kitap: yaşamak! Kıymetli bir okurun incelemesi ile ikinci defa karşıma çıkmış oldu yani. Daha fazla ertelemeden başlayayım en iyisi dedim:) Bazen olur ya bir kitaba başladığınızda karmakarışık olaylar olur, sizi kitaptan soğutma
Yaşamak
YaşamakYu Hua · Jaguar Kitap · 201632,7bin okunma
335 syf.
2/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Kitaba incelememi zamanında sadece İngilizce yazmışım. Muhtemelen gömdüğüm için. Şimdi çeviri programına atıp Türkçe'ye çevirttim ama kontrol etmedim. Üstün körü düzeltme yaptım. Anlaşılmayan yerler olabilir: Kitabın ilk 130 sayfası Dante'nin Valentina'dan önceki ve sonraki hayatını hızlı bir şekilde anlatıyordu. İlk eşi Carla ile
Bound by the Past
Bound by the PastCora Reilly · Independently Published · 20208 okunma
Kapsam: Lokal mi, global mi?
Başarısızlığı yorumlamada üçüncü önemli nokta, sadece bir noktada mı yoksa her alanda mı başarısız olduğumuzu düşündüğümüzdür. Bir işte başarısız olunca kendimize sorarız: "Sadece bu işte/durumda mı başarısızım, yoksa her işte mi başarısızım?" Başarısız olunan durumun ne kadar 'genellendiği' çok önemlidir. İnsanlar başarısızlıklarını çok büyütürse başarıdan gözleri korkabilir. Attığınız top basket olmadıysa, bu başarısızlığınızı nasıl yorumlayabilirsiniz? Küçükten büyüğe doğru abartılı yorumlama şekilleri: "Bu atışım kötüydü", "Bugün iyi oynayamıyorum", "Basketbolda iyi değilim", "Hayatta hiçbir şeyde iyi değilim", "Ben aslında aptalın biriyim", "Ben bu dünyada fazlalık biriyim". Bir durumda başarısız oldunuz diye onu genelleyip başarısızlığı, kaybeden olmayı bir kimlik olarak benimserseniz bu, kendini gerçekleştiren bir kehanete dönüşebilir.
Ders alınmış bir başarısızlık, başarıdan daha fazla işe yarayabilir. Peki başarısızlığı nasıl yorumlarsak, ondan bizi başarıya götüren dersler çıkarabiliriz? Başarısızlığı nasıl yorumlarsak öğrenilmiş çaresizlik yaşamaktan kendimizi koruyabiliriz? Başarısız olmamız değil, başarısızlığımıza yüklediğimiz anlam önemlidir. Başarısızlığımıza kendimizce
Hasan, "lşte bir ülkede yaşayanlar," dedi sardığı sigarayı Alper'e ikram ederken. Alper başıyla tanımı da sigarayı da reddetti. "Vatandaş kim o zaman?" "Yurttaşlık resmî bir hal," dedi Hasan ve ekledi: "Abi mesela Arap halkı, Türk halkı, Kürt halkı... Böyle..." Alper derste hocanın da sorduğu soruyu
Sayfa 16 - Giriş, Hayalin turkuaz denizlerindeKitabı okudu
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.