Raymalı-aga kendi zamanında çok tanınmış bir cırav (yırcı), bir ozan idi. Daha küçük yaşta ün kazanmıştı. Tanrı vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi. Dinleyenler ona hayran
ötüken yayınevi
Kaç dostum, yalnızlığına! Büyük adamların gürültüsünden serseme döndüğünü ve küçüklerin iğneleriyle sokulduğunu görüyorum senin. Orman ve kaya seninle birlikte saygıyla susmayı bilirler. O sevdiğin geniş dallı ağaca benze yine: sessizce ve dinleyerek asılı durur o, denizin üstünde. Yalnızlığın bittiği yerde başlar pazaryeri; ve
Reklam
"Aslında," diye devam etti Hasan. "Yüreğimin derinliklerinde hala gençliğimdeki o masalları, Mehdi 'yle ve Peygamberle ilgili sırlarla dolu hikayeleri özlediğimi hissetmyor değilim. Yaşadığım hayal kırıklığının açtığı yara hala kanıyor. Hala canım yanıyor. Ama anlatılanların hiçbirinin doğru olmadığını ileri süren düşüncenin
Ağır göz kapaklarım, yorgun gece içinde Hayalinle apaçık kalsın, dileğin bu mu? Sana benzer gölgeler, gözümle eğlensin de Keyfince parçalayıp geçsinler mi uykumu? Gönderdiğin, ruhun mu can evinden uzağa İşlerime göz kulak olsun, düşürsün diye Aylak saatlerimi, utancımı tuzağa: Hasedine, kuşkuna yardakçılık etmeye? Hayır, sevgin çoksa da büyük değil o kadar, Benim kendi aşkımdır vermeyen uyku durak, İşte öz sevgim, dirlik düzenliğimi bozar Senin uğruna bana hep nöbet tutturarak. Ben bekçinim, sen başka yerlerde uyanıksın: Benden uzaksın, sana başkaları çok yakın.
"O halde yüreğini daraltma can, imtihanlar sana kötü olduğu için verilmedi, ceza niyetine de verilmedi. Öyle olsa habibine, en sevdiğine, Hz Muhammed'e bunca imtihanı reva görür müydü Yaradan? Her şeyi zor elde etmen, her sahip olduğuna dikenli yollardan tırmalayarak ulaşman da sana bir ceza değil Allah'ın her işin dualı yapmak için sunduğu vesile yalnızca. Düşün en içten yakışlarını ne zaman yaptın? En yürekten dualarını peki? Ne zamanlar secdede ağladın? En çok ne zaman kendini Rabbine en yakın hissettin? Bildin mi şimdi her dilediğine neden zor ulaşırsın? Elin yüreğinde öylece kala kalırsın?
İstersen gel bir beş dakika ölümü düşünelim... Ama senin ölümünü, nasıl mı? Şöyle: düşün ki hiç hesapta olmayan, hep ertelediğin, ölüm; sana genç yaşta geldi... Eve haber saldılar; çocuğunuz hakkın rahmetine kavuştu...Morgdasın..Buz gibi bir mekan... Birazdan sevdiklerin başına üşüşüp ağlayacaklar... Beyaz kefenin başucu en yakının tarafından
Sayfa 85
Reklam
Yozlaşmamız ne kadar büyük ve içimizde doğanın gücü ne kadar azalmış olursa olsun; gene de, her birimizde eski insanın büyük bir parçası kalmayacak kadar doğa hiçliğe indirgenmiş, biz de o kadar değişmiş değiliz. Ve bu, aptallığımıza ne kadar aykırı gelirse gelsin, asla başka türlü olamaz. Bak, hesaplama hatası dediğin şey —gerçekten de hata ve büyük olduğu kadar somut da— her zaman işlenir, üstelik yalnızca aptallar ve budalalarca değil, akıllı, bilgili ve bilge insanlarca da; soyumuzu yaratmış olan doğa, akıl yoluyla ya da insan eliyle değil de kendi rızasıyla ona son vermezse, sonsuza kadar da işlenmeye devam edilecek. Ve inan bana, hiçbir can sıkıntısı, umutsuzluk, şeylerin hiçliği, çarelerin değersizliği, insanın yalnızlığı duygusu, dünyadan ve kendinden nefret çok uzun süremez, zihnin bu tutumları bütünüyle akla yakın ve karşıtları akla aykırı olsa da.
BIYIĞINI KAYBEDEN SAVAŞÇI Yetmiş akıncı, çocuklar gibi şendik. Çünkü biraz sonra nehrin azgın sularını geçip, Antalya'nın buğulu morluğu içinde uzanan dağların eteğine yayılmış küffara kılıç çalacaktık. Yönetmenin "motor" sesiyle, araba atlarını topladık. Bu gariban atların ceddi nice savaşlara girmiş olacak ki damarlarındaki
Kalem ve Kılıç
Tûsi, İsmailî mezhebini terk ettiğini açıklamıştı.Tûsi artık İlhanlılar eliyle kurulan yeni rejimin fikri manada kurucularından biri olarak ahlak anlayışını kamu düzeni ve yöneten­-yönetilen ilişkisi çerçevesinde de değerlendirmiş böylelikle kuruluş sürecinde olan İlhanlı hakimiyetinin Müslüman tebaa gözünde meşrulaşmasına katkı sağlamış oluyordu.
_Rüya, gören olmadan da var olabilir. Rüya gören olmadan rüya mevcut olduğunda ise bu özgün gerçeklik gibi gelir. Siz yoksunuz ama kozmik bir akıl var. Brahma var. Bu yüzden bütün alemin Brahma'nın gördüğü bir rüya olduğunu söylerler. Bütün bu dünya bir rüyadır, bir mayadır. Ama bu her şeyin, tümün bir rüyasıdır. Kişisel bir rüya değildir.
Reklam
Kendileriyle bir yabancı arasında sıradan insanca duygulara dayalı bir arkadaşlık kuramıyorlardı;o daha derin şeyi arıyorlardı hep tedirgin bir ruhla.Sıradan insanlar,ilgilenmeye bile değmeyen sığ,yüzeysel kişiler olarak görünüyordu gözlerine.Bu yüzden de en basitinden bir toplumsal ilişkide bile acemilik çekiyor,kaba kalıyor,yine de üstünlük taslamayı ve küstahlığı elden bırakmıyorlardı.Oysa içlerinden,yakın bir dostluk kurabilmek için can atıyorlardı;ne var ki,başkalarını aptalca hor görmeleri ve kıt zekaları her türlü yakın ilişki girişimlerinin önüne bir engel gibi dikildiğinden,bu yakın dostluğa bir türlü ulaşamıyorlardı.Gerçekten de gönüllerinde çok yakın dostluk kurma isteği yattığı halde,yakın dostluk şöyle dursun,sırf ilk adımı atmak onlara çok ağır geldiği için,sırf,insan ilişkilerini biçimlendiren bu basit olayı hor görmeleri yüzünden hiç kimsenin yanına normal biçimde bile yaklaşamıyorlardı.
Sayfa 229
İçimizdeki Şeytan
''Hiçbir şey istemiyorum. Hiçbir şey bana cazip görünmüyor. Günden güne miskinleştiğimi hissediyorum ve bundan memnunum. Belki bir müddet sonra can sıkıntısı bile hissedemeyecek kadar büyük bir gevşekliğe düşeceğim.'' ''Mesela herhangi bir iç sıkıntısı seni boğar. Hayat sana karanlık, manasız gelir. İnsan, biraz
İnsanlar Arasındaki Ortalama Fark: Aile bağı olmayan insanlar ---6 Aile bağı olan erkekler---4.1 Aile bağı olan kadınlar---3.8 Babalar ve çocukları---4.2 Anneler ve çocukları---3.5 Babalar ve oğulları---3.1 Babalar ve kızları---4.9 Anneler ve oğulları---4.7 Anneler ve kızları---3 Erkek kardeş ve erkek kardeş---4.7 Kız kardeş ve kız kardeş (evli
Atatürk, hafızası çok kuvvetli insanlardan biridir. Çok eskiden gördüklerini, hatta muhtelif cephelerde bir zamanlar maiyetinde kalmış erleri bile yıllarca sonra bir bakışta hatırlayıp, tanıdığına dair çok şeyler söylenmiştir. Falih Rıfkı Atay, karaciğer hastalığının şikayetlerinin önce hafıza zayıflamasıyla başladığını sonra diğer belirtilerin
Sayfa 249 - Güven KitabeviKitabı okudu
652 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.