Ne mutlağım ne muğlak...
İşte tam bu haldeyim.
Siyahları beyazları çoktan bıraktım grinin tonlarında gezinmekteyim.
Hem de çok uzun bir süredir.
Net değilim.
Kimi zaman asılıyım, havada.
Kimi zaman yüzer gezer bir haldeyim, karada.
Çok fazlaca, yaşamaya kafayı takmış bir haldeyim.
İnsanca yaşamayı unutmaya ramak kaldığı bir ortamda, savaşın kıyısında, insanlık dramının ortasında, pervasızlığın göbeğinde, bencilliğin dayanılmaz hafifliğinde, yaşamaya odaklanmış haldeyim.
Kendi adıma değil.
İnsanlık namına.
Beş duyumun da ötesindeki duyumsamalarımla kıvranmaktayım.
Yolumu bulma çabalarında, misyonumun tam da bu noktada ne olması gerektiğini bulma yollarındayım.