Ah ulu Babil'in kibirli kralı Nemrut!
Ne vardı ki İbrahim Peygamber'i ateşe atmaya kalkacak?
Ne vardı ki İbrahim'in Allah'ına ulaşıp, onunla boy ölçüşmeye kalkıp Babil Kulesi'ni göklere yükseltecek?
14 Temmuz 1918, Pazar.
Matmazel Brandner'i bekliyordum. Karlsbad'ın güneybatısındaki eski şatosuyla tanınan Elbongen'e otomobille gitmeye karar vermiştik. Otomobil Eger nehir kıyısındaki yolu takip ediyordu. Matmazel Brandner Türk ordusuna ilgi duyar gibi görünüyordu. Bana ordumuzun sayısı ve mevcutları hakkında soru sormuştu.
“kaçıyorum senden, çöl ortasında ölesiye
yeşilliklere basayım diye
atların soğuk çiyini içeyim diye
kaçıyorum senden, terkedilmiş bir kıyıda karanlığın bulutunda yiten kayalar üstünden deniz fırtınalarının dönen dansını göreyim diye.”
Video:
youtu.be/iXxA8twAu8I
Korku ve Yakarış.
Cahit Zarifoğlu'ndan okuduğum ilk kitap.
Korku ve Yakarış, 133 sayfalık bir şiir kitabıdır.
Kitapta; aşk, at, baba, çocuk, çöl, deniz, eşya, hayat, insan, kuş, mücadele, özlem, sahil, sevgi, yalnızlık ve yaşamak gibi temalarda şiirler yer alıyor. Kimi zaman bentlerin tercih edildiği
İki yol arkadaşı varmış Sevgili Efendimizin.Biri gök ehli bir melek;Hz.Cebrail(a.s)
Diğeri ise yeryüzü kızı;Hz.Hatice...
Allah Teala,Habibim dediği Resulünü,(sav)bu iki güzel arkadaşla desteklemiş
Gökte Melek,Yerde Kadın...
YAŞLI ADAM VE DENİZ-ERNEST HEMİNGWAY,88 sayfa
“KEŞKE HER ŞEY BIR DÜŞ OLSAYDI.”
Ernest Hemingway’in kısa ama çok şeyler anlatan bu kitabı her şeyden önce bir mücadelenin,vazgeçmemenin,umutlarına sahip çıkışın ve tecrübelere olan güvenin kitabı.
Yaşlı bir ticari balıkçının kayığında tek başına dört gün dört gece ,tuttuğu kılıç balığıyla mücadele
Mekke'nin iki dağı; Safa ile Merve nasıl ki işaretler taşımaktaysa Rablerinden, Hacer ve Hatice isimlerini taşıyan bu iki kadın da dünya döndükçe Mekke'nin iki sarsılmaz dağı gibi duracaklardır...
Ellerin, ellerimle aşinadır
Ey geç bulduğum benim seninle konuşuyorum
Bulutun kasırgayla
Otun çöl ile
Yağmurun deniz ile
Kuşun baharla
Ağacın ormanla konuştuğu gibi
Çünkü ben senin köklerini kavramışım
Çünkü benim sesim, senin sesinle aşinadır.
Dune Çocukları 3 | Frank Herbert
Kitap Açıklaması
CTIPKI İNSAN HAYATI GİBİ, HER GEZEGENİN DE BİR BAŞLANGICI VE BİTİŞİ VARDIR.”
Paul’ün çöle gidişinin üzerinden dokuz sene geçmiş, çöl gezegeni artık yeşillenmeye başlamıştı. Baharat üretimi de giderek artıyordu. Bu değişimlerle beraber çöl terk ediliyor, kök salmış âdetlerden sapılıyordu. Baharatın sağladığı geleceği görme gücünden yoksun kalan Alia, İmparatorluk’u kaybetmemek adına elinden geleni yaparken, karşısında geçmişinden hesaba katmadığı rakipler bulacaktı. Çölün derinliklerinden çıkagelen Vaiz, Paul’ün dinine karşı vaazlar veriyordu. Unutulmayan kan davaları tekrar gün yüzüne çıkacaktı. Paul’ün ikizleri, II. Leto ve Ganimet ise İmparatorluk’un yeni mehdileri olarak yetiştirilmekteydi. Fakat onların da kendi planları vardı. Dune Çocukları, efsanesiyle uzlaşamayan bir gezegenin yörüngede kalma mücadelesi.
Dune'un ÇocuklarıFrank Herbert · Sarmal Yayınları · 20024,043 okunma
"Ve gece bir deniz kızı gibiydi. Şarkılarla başladı yıldız yıldız; köpük, köpük. Kâh bir çöl rüzgârı gibi yakıcı, kâh bir çöl gecesi kadar serin. Hangi beste sözün musikisiyle, sözün füsunuyla boy ölçüşebilir. Kelime kanattır, kelime buse.
Ve gece senin gibi başladı. Avuçların avuçlarımda rüyasını gördüğüm birer altın meyveydi, ölümsüzlük meyvesi. Birer güvercindi avuçların avuçlarımda, hayalimi uzak iklimlere kanatlandıran birer güvercin. O anda ölüm de hayat kadar güzeldi.
Ve gece bir deniz kızı gibi bitti."