Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.25
10/10 puan verdi
·
Beğendi
SANAL VİCDAN
Yapay Zekâ
-İnsanın beyni de bedeni de sınırlıdır. Siz bir duruşmada ifade alıyorken bir taraftan cep telefonunuzdan eşinizle mesajlaşıp, diğer taraftan da yeni çıkan bir kitabı okuyabilir misiniz?
Elbette ki yapamazsınız. Oysa ben duruşma yönetiyor olsam davanın tarafını dinlerken sesini kaydedip yazıya dönüştürebilirim, ses tonundan yalan söyleyip söylemediğini analiz edebilirim, önümdeki davaya ilişkin Yargıtay içtihatlarını anında bulup olaya uyarlarım, dava konusu uyuşmazlıkla ilgili hukuki tartışmaları izleyebilirim, online erişim imkânı olan kütüphanelerden de o konuda yazılmış makale veya kitapları takip edebilirim.
İnsan
-Sen bilgisayar olarak elbette bir insandan çok daha fazla işlem yapabilirsin ama hukuk sadece sayıların toplanmasından ibaret değildir. Vicdan olmadan adalet olmaz.
Yapay zekâ insanlığın geleceği mi, sonu mu? Yapay zekâ yargıçlık yaparsa ne olur?
Sıkı sıkıya muhafaza etmeye çalıştığı değerleri ile yapay zekâya merak salmış bir hakimin öyküsü.
☆ ☆ ARİSTOTELES ☆ ☆
Kitap nesir şeklindedir. Kitap şu bölümlerden oluşuyor : Giriş, Büyük Usta Platon, Aristoteles'in Çocukluğu ve Gençliği ,Atina'ya Gidiş,Akademi Yılları, Büyük İskender ve Aristoteles, Lise Yılları, Aristoteles Düşüncesi, Antik Yunan Felsefesi .
Her sayfası dolu dolu bir kitaptır. Eserde Aristoteles'in anlaşılması için pek çok filozof ve onların görüşleri, okul arkadaşları, hocaları,annesi,dayısı, babası ve hatta dadısı ile olan olaylar anlatılmıştır. Büyük İskender ile ilgili olan olaylar da anlatılmıştır. Ayrıca evliliklerinden de bahsedilmiştir.
Dili hiç sıkıcı değil. Anlatımı felsefeyi ve bilimi sevdiren türdendir.
Herkese tavsiye ediyorum :)
Selamlar, ben Leyla
Sevdiğiniz erkeğin üvey kardeşinizle evleneceğini duysanız ne yapardınız? Üstelik o adamında sizi sevdiğine %50 inanırken?
Böyle bir durumda seçenekleriniz oldukça kısıtlı olacağı aşikar ya sessiz kalıp aşkınızı kalbinize gömeceksiniz ya da adama büyü yapıldığını düşünüp düğünü engellemek amacıyla o kadar da iyi bir şöhreti bulunmayan, öpücüğünün insanları öldürdüğüne dair dedikodular dolanan Kupa Prensinden düğünü durdurması için yardım isteyeceksiniz.
İlk fikri seçenek olarak dahi değerlendirmeyen Evangeline koşa koşa kupa prensini bulur ve Prens ondan üç öpücük ister. Ve karakterimizin hayatı sonsuza kadar değişir.
Harika bir kitaptı Okumaya başladığınız an cidden masal gibi bir evrene adım atıyorsunuz Yazarın dili ustalıklı ve akıcı o yüzden hiç sıkılmazsınız. Sevgisinden tam olarak emin olamadığınız kişiler için uğraş göstermek istemeyeceğiniz çelik dolu bir irade diliyorum.
·
Puan vermedi
Ben şahsen etkili yetkili biri olsam, Bilmem Hatırlar mısın? kitabını, hiç değilse, orta öğretimdeki çocuklarımıza okuturum. En azından teşvik ederim okunmasını. Niçin? Bir neslin yetişme şartlarını, zorluklarını, itiyatlarını; bir kuşağın çocukluğunun ve gençliğinin nasıl şekillendiğini görsünler. Bir de, hayatımızdan çıkıp giden incelikleri fark etsinler diye...
(Prof.Dr.Turan Karataş'ın Bilmem Hatırlar Mısın üzerine yazdığı yazıdan)
Dile Gelse Kelimeler, s 153, Zambak Yay, 2013
UCUZ VE BAYAĞI...
Ben ömrümde bu kadar kötü şiirlerden oluşan çok az kitaba rastlamışımdır. Evet, güzel ve çarpıcı bir cümle ile girişi yaptım, hadi devam edelim :)
Kötü kitapların avcısı ve korkulu rüyası olduğum doğrudur ama aynı zamanda yeni kitaplar keşfetmeyi, yeni ve bilinmedik lezzetler tatmayı da pek severim; kıyıda köşede kalmış, kıymeti anlaşılamamış
Yazarın babasını anlattığı “Uçma Sanatı” kitabından sonra, röportaj esnasında bir soru yöneltilir Altarriba’ya:
“Peki ya anneniz?”
Bu sorudan yola çıkarak yazar annesinin hikayesini yazmaya karar veriyor ve ortaya Kırık Kanat isimli bu çizgi roman çıkıyor. Arka planda 20. yüzyıl İspanya’sını, patriyarka ve diktatörlük atmosferini solurken, bir yandan da annesinin (Petra) yaşamını okuyoruz. Çolak kolunu kimseye fark ettirmeden bir ömür onunla yaşayan, ikinci planda geçen hayatıyla oradan oraya savrulurken aidiyetini arayan biri Petra. Kitap 4 bölümden oluşuyor ve her bir bölümde Petra’nın hayatındaki bir erkeğin dahil olduğu hayat bölümünü okuyoruz. Babası, patronu, kocası ve ayrılıktan sonraki sevgilisi. Babasının bakım yükünü üstlenmiş, okula gönderilmemiş, küçük yaştan itibaren yemek yapmayı öğrenmek zorunda kalmış bir kadını görüyoruz. Bunlar olurken dönemin asker ve bürokratları aracılığıyla ülkedeki siyasi iklimi de hissediyoruz. Öte yandan, birçok yerde o dönemde kadınların konumundan, cinsiyet eşitsizliğinden de dem vurulan anlar bulunmakta. Erkekler siyasetle ilgilenip büyük işler yaparken, Petra ve çevresindeki birçok kadın o evlerde hizmetli olabiliyor ancak.
Parmak bastığı konularla beni hayli tatmin eden bir çizgi roman oldu.
Yani bu nasıl bir sondu...
Resmen okurken nefesim kesildi. 3.Bir kitap olduğunu görene kadar nefes almayı unuttum. Türk dizileri sezon finali gibiydi ve eğer yeni sezon olmazsa ölürmüşüm gibiydi . Gerçekten uzun zamandır bana sevgiyi, aşkı bu kadar derinden hissettiren bir kitap okumamıştım. Zaten ilk kitaptan beri var olan Alice Harikalar Diyarında havası, bahsettiği her mekan , her karakteri gözünüzde kolayca canlandirabildiginiz aşırı fantastik ve masalsı bir dünyada geçen hüzünlü ve melankolik bir aşk hikayesi... Ve bazı karakterlere lugatta bile olmayan hakaretlerle küfür etmek isteği uyandıran bir masal. Yani canim Evangeline çoğu zaman saf mı salak mı çizgisinden kesin bir şekilde ayıramadığım bir pozitiflikle bakıyor hayata sağolsun.Kardeşim tamam bir kere güven insanlara da 30 kere de aynı yerden bicaklanmazsin yani. Jacks ne yapsın. Off Jacks deyince bile kalbim acıyor şuan kitabı yeni bitirmenin verdiği aşırı duygu yoğunluğu ile saçmaladım ama kalsın böyle. Masallardan hoşlanan, gerçek ve özel duyguların peşinde olan okuyucular için güzel bir kitaptı.
Güzel bi seri okuması zevkli akıcı gitti seriyi bitirdikten sonra inceleme eklemek istedim. İlk başta ilahi bakış açısıyla yazıldığı için kitap biraz sarmadı beni ben kahraman bakış açısı dışında ki kitapları okumayı sevmiyorum ama 100 150 sayfaya sonra içine almaya başladı ve serinin sonuna kadar sürekledi diyebiliriz zaten kısa kısa kitap 3 seri her biri 300 sayfa falan bu hikaye daha iyi olabilir daha iyi yazılabilirmiydi evet ama bu da güzel konusuna gelicek olursak kısaca avengelina kızımız öksüz üvey annesi ve üvey kız kardeşiyle yaşıyor babasından kalan bir de antikacı dükkanı var orda çalışıyor, takılıyor luc adında bi çocukla sevgili fakat bi anda kız kardeşiyle evlenme durumu oluyor bu çocuğun avengelina da luc a büyü yapıldığı düşüncesiyle bu düğünü bozmak için kader tanrısı kupa prensi jacks yanına gidiyor ve ondan yardım istiyor düğünü bozması büyüyü kaldırması için ve olaylar burda başlıyor serinin son sayfalarına kadar bu olaylar hiç bitmiyor diyebilirim ama luc ve kız kardeşi etrafında dönüp durmuyor daha bir çok karakter var spoiler olmaması açısından yazmıyorum ana karakterlerimiz Avengelina ve Jacks.
Muhteşemdi hayatımda ilk kez kayın ağaçlarının önemini,9 un kutsal olduğunu, gök gürültüsünün gökten gelen bir mesaj olarak görüp göğe ok attıklarını (burda çok güldüm. Aklıma güneşe silah sıkan Adanalılar geldi.) ve daha nice bilgiler öğrendim. Türk mitolojisine giriş yapmış oldum ileride ki okumalarımın zeminini yaptığımı düşünüyorum tavsiye ederim.
Stephanie Garber ne yaptın sen böyleee... aşk yaşıyorum aşk.
Jacks'e asla güvenmemek için kendine söz vermiş bir Evangeline ile hikâyeye başlıyoruz. Bu yüzden ardından ne çıkacağını bilmediği Valory Kemeri'ni açmamaya kararlı. Ama değişen hikâyeleri ve bitmeyen lanetleriyle Muhteşem Kuzey'de hiçbir şey planlandığı gibi gitmiyor.
Başına oturup hiç kalkmadan tek seferde okuyabileceğiniz ve gereksiz sahne barındırmamasıyla, duygu aktarımıyla, olayların gidişatıyla üslubu güpgüzel, akıcılığı çok yüksek bir kitap. Anlatımının duruluğu ve okunma kolaylığı asla kurgusunun basitliğinden değil. Aksine Stephanie Garber'ın kaleminin ustalığından. Yazar şevkle okuduğum bu kusursuz kurgusunu bir de sonuyla taçlandırdı. Ay ay ayy! Dediğim gibi aşk yaşıyorum. Daha ötesi yok.
E-kitap olarak okudum. Fena bir kitap değildi. Hatta beğendim diyebilirim. Orta okul öğrencileri için uygun olduğunu düşünüyorum. Empati kurmaya fayda sağlayabilir. Duygusal bir kitap.
330 Sayfalık bir Hayalkırıklığı
Evangeline Fox, yakın zamanda hem öksüz hem yetim kalmış; üvey annesi ve üvey kız kardeşi Marisol ile birlikte yaşamakta olan bir genç kızdır. Nişanlısı Luc ondan ayrılıp üvey kız kardeşiyle nişanlanınca Evangeline düğünü engellemek için Kader Tanrılarından Kupa Prensi Jacks'e dua eder. Öpücüğü, gerçek aşkı haricinde herkesi öldüren Jack,
Küçük Ağa
Kitabı okurken resmen kurtuluş yılları mücadelesini ve şimdiden bağımsız o döneme gidip kendinizi bi tarafa konumlandırma ihtiyacı hissediyorsunuz. Kuvay-ı milliye mi? Yoksa bireysel örgütlenmiş çeteler mi? Yoksa istanbul’a ve Halife’ye bağlı devam eden mutaassıp kesim mi? Her birinin de liderlerinin bakış açısıyla kendi mücadeleleri o kadar güzel açıklanmış ki bi an hepsini haklı görüyorsunuz. TabiiAnadoludaki kozmopolit toplumsal ilişkilere de Çolak Salih- Rum arkadaşı Niko karakterleriyle güzel bi mercek tutulmuş.Sıkılmadan okunacak güzel bi eser. İyi okumalar .
Çolak olarak doğan prens Yarvi, ailesi tarafından istenmeyen kişi olduğundan kendini okumaya ve araştırmaya vermiştir. Vaiz olmak için gireceği sınava hazırlandığı bir sırada babası ve ağabeyinin vefat haberini alır. Tahta çıkmak zorunda kalır. Ancak daha tahta oturamadan amcası Odem'in ihanetine uğrar ve o an hiçbir zaman çıkmak istemediği o tahtı geri almak için ant içer. Entrikalar, ihanetler, tuzaklar ve sonu gelmez mücadelelerle dolu bir macera.
Kitap o kadar iyiydi ki. Bir serinin parçası olması ve üçüncü kitabının henüz çevrilmemiş olması üzücü. Film tadında bir hikayesi vardı. Ve itiraf etmeliyim ki sonunu hiç böyle beklemiyordum. Ama böyle bitmesinden de memnunum. Ters köşe olmak güzeldi.
21 Mart Dünya Şiir Günü
Bugün 21 Mart Dünya Şiir Günü. Ben de son zamanlarda okuduğum, henüz çiçeği burnunda, dumanı üzerinde bir şiir kitabıyla, Çolak Melek'le selamlamak istedim bu güzel günü.
Çolak Melek öyküleri ile tanıdığım, çok severek okuduğum, ne yazsa okurum dediğim yazarlarımdan sevgili Mehmet Fırat Pürselim'in 90'lı yıllardan günümüze uzanan
