O, Jenny's a' weet, poor body,
Jenny's seldom dry:
She draigl't a' her petticoatie,
Comin thro' the rye!
Comin thro' the rye, poor body,
Comin thro' the rye,
She draigl't a' her petticoatie,
Başlarken Şeker Portakalı gibi hissettirdi. Robert Burns'un comin' Thro' the Rye isimli şiiri geçiyor. Bu şiir bir kaç yerde geçtiği için merak edip bir göz attım fakat burada bir kopukluk yaşadığımı kabul ediyorum. Kitaptaki avcı şapkasına bayıldım. Bu ayrıntı çok yumuşatan bir nesne. Ve Beyzbol eldiveninin anlatıldı sahne de beni çok etkiledi. Galiba bu kitapta ayrıntılar dikkat çekti. En son cümlesi olan, -korkmayın spoiler yok- "Sakın kimseye bir şey anlatmayın. Herkesi özlemeye başlıyorsunuz sonra" sizce de çok doğru değil mi. Anlattıkça yaşatıyoruz, yaşattıkça özlüyoruz.