İnsanları, ölümden dönme deneyimleri hakkında yazılmış kitapları okumaya teşvik edin ki ölümün korkulacak bir şey olduğu inancının üstesinden gelebilsinler. "Ölüm , soluk alıp vermekten daha fazla korkulacak bir şey değildir."
Beyaz liseden gelen ikinci el ders kitaplarını alırdı. Kitapların nereye gideceğini bilen beyaz öğrenciler, yeni sahipleri için sayfalara notlar bırakırdı. "Geber zenci " , "leş kokuyorsun" , " bok ye"
Reklam
Onun için dünyaya açılan bir kapıydı kitapları. Onların sayfasının bir teline bir şey olsun istemezdi.
Sayfa 52 - Müstamel, Gürhan Yazıcı
“Bu kitabın nasıl bittiğini düşünüyorsun, Noah?” “Bu bir aşk kitabı. Sonunda birlikte olacaklarını ve sonsuza dek mutlu yaşayacaklarını varsayıyorum.” Malcolm başını salladı. “Kesinlikle. Bütün aşk kitapları bu şekilde biter. Okuyucular aşk romanlarını ellerine aldıkları anda nasıl biteceğini bilseler bile, yine de sadık bir şekilde okurlar. Neden böyle olduğunu düşünüyorsun?” “Seks yüzünden mi?” Colton yeniden masaya vurdu. “Hayır. Yanlış cevap.” “Yolculuk yüzünden,” dedi Malcolm. “Önemli olan ve bu kitapları bu kadar özel ve öğretici kılan şey, sonsuza kadar mutlu olmaya nasıl vardıklarıdır.” “Yolculuk,” diye tekrar etti Noah. “Büyük engelleri aşmak ve mutluluğa giden yolu bulmak için kendi pislikleriyle uğraşan iki insanın hikâyesinden daha evrensel bir hikâye yoktur,” dedi Malcolm. “Ancak her yolculuk fark­lıdır, her engel benzersizdir. Ve kendi hayatlarımız için dersler bulduğumuz yer de bu eşsiz yolculuktur.”
Sayfa 136
İdeal objektifliğe benzer bir şey göremediğimiz gibi, sürekli biçimde kendi nev-i şahsımıza münhasır algılarımızı tekrar ederiz. Kendi kendimiz olmada uzmanlaşmaktan hoşlanırız. Ve (doğru fikirli değil) hemfikir olduğumuz kişilerle bir araya geldikçe, kendi kendimize dünyaya bu bakış açısının doğru olması gerektiği şeklinde bir destek veririz; zira tanıdığımız ve saygı duyduğumuz başka herkes de aynı şeyi çok hoş karşılamaktadır. Bu gerçeklik sosyal hayatla ilgili olduğunda; ve siyasi, ırkı, ekonomik ve ahlaki manzaralara baktığımızda, algılarımız en aşikar biçimde sınırlı ve güdümlüdür. Sorun kendi kendinize: Dünyayı sizden farklı gören kaç arkadaşınız var? Varlığına inandığınızdan farklı bir dünya sergileyen hangi kitapları ve dergileri okuyorsunuz? En geniş anlamda dünyanın algılanması fiziki vücudun duyu organlarından ziyade sosyal vücutla ilgilidir.
— Emile Zola nasıl? Onun kitapları kötü müdür? diye Fran­sızca sordum. Bana tek bir sözcükle karşılık verdi: — Cochon (domuz)!( Emile Zola’yı böylece küçümsemesi üzerine bizim Fransızca öğretmenimize numarasını vermiştik. Fransız edebiyatını biz on­dan daha iyi anlıyorduk!
Sayfa 52 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Birinci BaskıKitabı okudu
Reklam