Canan Tan'ı "Eroinle Dans" kitabından tanıyorum. Kalemi iyi bir yazardır. Bu kitapla da bir kez daha düşüncemde haklı olduğumu hissettim.
Kitapta, adından da anlaşılacağı üzere hapisteki kadınların yaşam öyküleri anlatılıyor. Çoğu eş katili olarak hapse düşmüş. Dayaktan dolayı veya çocuklarını korumak için hapsi boylayanlar.. Yani hep bir erkek faktörü var maalesef.
Cinayetlerin hiçbiri haklı bir sebebe dayanamaz elbet, fakat kadınların cinayet sebepleri genelde sabır taşması sonucu oluyor. Dayaktan usanan kadınlar, terk edilenler, aldatılanlar, küçük yaşta evlendirilenler (çoğu da böyle), bıçak kemiğe dayanınca, o bıçağı karşısına can havliyle saplıyorlar. Bunca eziyete dayanma sebepleri ise çocukları... Neden ya? Gerçekten biz kadınlar neden erkekler karşısında bu kadar savunmasız kalıyoruz? Neden elimiz kolumuz bağlı kalıyor? Neden merhamet bir insana acı veriyor. Çocuklarımızı neden, her seferinde ağzımızdan burnumuzdan, her yerimizden akan kanlarla koruyoruz. Neden kadınları sevgiye karşı öfkeli hale getirmeye çalışıyorlar? Önceleri "hayatım, canım, balım" lı cümleler, neden sonra "lanet kadın, domuz, beceriksiz kadın" a dönüşüyor. Sevgi neden değiştiriyor bu erkekleri? Genele vurmuyorum elbette. Bir insana eziyet etmek, o insanı hor görmek, yok yere pata küte dalmak, ağız burun kırmak neden? Neyin eksikliği, neyin fazlalığı, neyin?
Bu konuda çook şey var konuşulacak yazılacak, evet. Ama tek söyleyeceğim şey hepsine bedel olacak sanırım. İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YAŞATIR!