Ileride walkman' ler ya da teyplerle rüya göreceğiz; onları televizyon görüntüleri gibi seslendirecek, yavaşlatacak ve hızlandıracak ya da hoşlandıklarımızı yeniden seyredeceğiz. Hatta belki, uygun frekansları bularak başka insanların rüyalarına bağlanacak ve rüya görürken, kablolar aracılığıyla birbirimizle konuşabileceğiz. Rüya bir iletişim aracı haline gelecek. Bunun tersine, walkman' deki müzik, bir rüya gibi nüfuz ediyor bedeninize. Ne içeriden ne dışarıdan; sentestezik bir bant gibi gözlerinizin arkasından geçiyor. Onu istediğimiz gibi çekip çeviriyoruz. Zaten çekip çevrilebilen görüntülerden ya da duyulardan başkalarını kabul etmiyoruz artık. Görüntülerin özünden pek bir şey beklemediğimiz için, dokunulur ve dijital olarak çekip çevrilebilir olmalarını önemsiyoruz.
Sayfa 85 - Ayrıntı Yayınları
Gerekirse zor kullanılacak: 1984'lerin değil, 21. yüzyılın yeni terörü yanı başımızda, -yeni zencilik burada; yeni zorunlu kölelik. Haberleşmenin bir işkencebilim- cisi bile var. Rölelerin dinamitlenmesinden sonra çarçabuk televizyon verilen Bretagnelılar... Velizy... Pireneler. Yeni kobaylar. Yeni rehineler. Haberleşmenin sunağında çarmıha gerildiler, kendi bilgi işlem merkezlerinin direğine bağlandılar.
Sayfa 91 - Ayrıntı Yayınları
Reklam
Melankolinin yapmacıklığı, yaşama sevincininkine eşittir -kim yaşamaktan mutlu ki? Canlı varlıklar da nesneler gibi doğal olarak bitkin düşmüşlerdir ve yalnızca, insanüstü bir çabayla mutluymuş gibi görünebilirler; mutlulukta da büyük bir yapmacıklık girer devreye. Ama bu yapmacıklık, nesnelerin kapanımına* uygundur daha çok. *Bütün metin boyunca, Fransızca "involution" terimi, kapanım ile karşılanmıştır. Kapanım (felsefe): Heterojenden homojene, çeşitliden aynıya, çokludan teke geçiş. (ç.n.)
Sayfa 10 - Ekim 1980Kitabı okudu
Ölüm de kendi yokluğuyla parıldıyor.
Sayfa 12 - Ekim 1980Kitabı okudu
Şeyler, kendiliklerinden aydınlanıp çözüldükleri doruk noktasına ulaştıklarında, yine ansızın anlaşılmaz ve kavranmaz hale gelirler.
Sayfa 12 - Ekim 1980Kitabı okudu
Felsefe ve psikoloji, ötekiyle ve ötekine duyulan arzuyla birlikte ölüp gitti. Metropollerimize dair, zihinlerimizde yarattığımız simülakra* ve patafizik konfora hasredilmiş bir gökyüzünde tek parıltı, onlara ilişkin içi boşalmış kavramlardan oluşan burçtan geliyor. * Herhangi bir modele, nesneye karşılık gelmeyen nesnesiz görüntü ya da başka bir deyişle nesneliğini ve gerçekliğini yalnızca kendi hayaletimsi yapısında ya da sanallığında bulan görüntü-nesne. (ç.n.)
Sayfa 14 - Ekim 1980Kitabı okudu
Reklam
671 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.