Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
..Evet, gerçeği açıklamak zorundayım: Coşkun Ermiş, kalbi olduğu için ölmüş bulunuyor. Hayat oyunlarını gereğinden fazla ciddiye alan merhum, ölümü de aynı ciddiyetle karşıladı. Onun kadar ciddi olmayan biri, böyle bir durumda, hiç olmazsa baygınlıkla yetinebilirdi. Coşkun öldü. Çünkü oyunlar, onun için bir ölüm kalım meselesiydi. Başka türlü yapamazdı: Hayatını ve özellikle ölümünü büyütmek zorundaydı. Biz de şimdi kendisini ciddiye almak zorundayız. Çünkü merhum, güldürmeyi sevdiği kadar, ağlatmayı da severdi.
"Sonra Almira tekrar konuştu : "peki ya beraberlik?" ve O cevap verdi : " Siz beraber doğdunuz ve hep öyle kalacaksınız. Ölümün beyaz kanatları, siizn günlerinizi dağıttığında da beraber olacaksınız. Siz Tanrı'nın sessiz belleğinde bile beraber olacaksınız. Fakat birlikteliğinizde belli boşluklar bırakın. Ve izin verin, cennetleri rüzgarlari aranızda dans edebilsin... Birbinizi sevin ;ama sevgi bir bağ olmasın, Daha ziyade, ruhlarinizin sahilleri arasında hareket eden bir deniz gibi olsun. Birbirlerinizin bardaklarini doldurun ; ancak aynı bardaktan içmeyin... Ekmeklerinizi paylaşın ;ama birbinizinkini yemeyin Beraberce şarkı söyleyin, dans edin,coşkun; fakat birbirnizin yalnızlığına izin verin ;
Sayfa 19 - Nilufer yayincilikKitabı okudu
Reklam
114 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 saatte okudu
Son eser olarak tanınmanın yanında bir de yarım kalan bir eser olarakta tanınan Oğuz Atay romanı. Bilimden eyleme geçiş... Yine aynı zevk yine aynı ironi. Yine bir öfke yine bir nefret. Yine bir vurdumduymazlık yine cesaret. Yine bir eleştiri yine bir kara mizah. Bu saydıklarım eşittir Oğuz Atay. Atayı atay yapan özellikleri ve üslubu. Oğuz Atay = Selim ışık, Hikmet benol, Server Gözbudak, Coşkun Ermiş... karakterlerin özelliklerini saymayacam okuyanlar zaten kendileride bir Hikmet olarak yaşayacaktır yada öyle olması gerekeceğini düşünecektir yahut bir Server yada bir selim olarak... Romanın son kısmında yer alan Atayın hayali adlı bölüm roman kadar önem taşıyan sayfalardı. Yaşadığı çevreden, şehirlerden, insalardan o kadar nefrer etmişti ki ordada arkadaşına belirttiği gibi " kızımıda yanıma alıp en ücra bir köye çekilmek istiyorum, kızımı kendim eğitmek ve öteberi almak için bir eşek satın almak istiyorum " demiş.
Eylembilim
EylembilimOğuz Atay · İletişim Yayıncılık · 20205,4bin okunma
"COŞKUN (Emel'e bakar, başını dikleştirir) Gerçek içimi yakıyor Saffet! (Saffet bir şeyler mırıldanır.) Hayır, içki değil, gerçek içimi yakıyor. İşte buyrun: Törenlerde konuşan içimdeki yabancı Kalbimize saplanan ecnebi sahte sancı İnsanlıktan emekli Coşkun Ermiş'in sesi Tarih öğretmeniydi, Ahmet Cemal Lisesi Bütün eski emelled gözünde soldu birden Bende ezelden beri büyüklük istidadı var Hangi delk kendisine zincir vurur şaşarım. SAFFET: Aman üstad, sonu biraz karışık oldu galiba. COŞKUN (Yerine oturur): Hiçbir şeyin sonunu iyi getiremem. Onu göstermek istedim."
Sayfa 49 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Nasıl başladı, ne vakit başladı, bilemiyorum. Ama ilk belirtiler, dokuz yaşımda iken patlak verdi. Misafirlerle bahçede oturuyorduk. Yaşlı bir zat saati sordu. Aksi gibi, kimsede saat yoktu. Eniştem içeri, saate bakmaya koştu. Ben o aralık: “Üçü yirmi geçiyor” diyivermişim. Bu tutturuşa, önce kimse şaşmadı. Boğazda, geçen vapurlara bakıp zamanı
COŞKUN ERMİŞ
Olay büyük şehirde geçer. Sahne iki parçaya ayrılmıştır. Sahnenin, seyirciye göre, sol tarafında Coşkun Ermiş’in evi yer alır. Sahnenin sağ tarafı boştur; Coşkun’un evinde yer alan olaylar sırasında bu bölüm karanlıktır. Evin dışında geçen sahneler, bu boş bölümde oynanır; bu sırada da Coşkun’un evi karanlıktır. Bazı paralel oyunlarda iki bölüm de aydınlatılır. Coşkun Ermiş’in evi çok renkli ve ayrıntılıdır; evin dışındaki sahnelerse, son derece sade ve şematik dekorlar içinde yer alır; bu sahnelerde ışık da oldukça azdır, böylece ev dışındaki olayların gerçekten yaşanıp yaşanmadığı ya da Coşkun’un evinin dışında kesin olarak yaşayıp yaşamadığı konusunda bir kuşku vardır.
Sayfa 7 - İletişim Yayınları - Bütün Eserleri 3Kitabı okuyacak
Reklam
Coşkun Ermiş, kalbi olduğu için ölmüş bulunuyor. Hayat oyunlarını gereğinden fazla ciddiye alan merhum, ölümü de aynı ciddiyetle karşıladı. Onun kadar ciddi olmayan biri, böyle bir durumda, hiç olmazsa baygınlıkla yetinebilirdi. Coşkun öldü. Çünkü oyunlar onun için bir ölüm kalım meselesiydi. Başka türlü yapamazdı: Hayatını ve özellikle ölümünü büyütmek zorundaydı.
Sayfa 108 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Peki nesi var?Biraz kalbi vardı.Evet gerçegi açıklamak zorundayım :Çoşkun Ermiş,kalbi olduğu için ölmüş bulunuyor.
Sayfa 108 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Coşkun heyecanların olduğu yerde güç tükenmemiştir, ümit vardır henüz. Ama ya kıpırdanışlar sona ermiş, nabız durmuş, kalp soğumuşsa ... yakın ve önüne geçilmez bir çöküşten başka ne umulabilir?
" Evet, gerçeği açıklamak zorundayım: Coşkun Ermiş, kalbi olduğu için ölmüş bulunuyor. Hayat oyunlarını gereğinden fazla ciddiye alan merhum, ölümü de aynı ciddiyetle karşıladı. Onun kadar ciddi olmayan biri, böyle bir durumda, hiç olmazsa baygınlıkla yetinebilirdi. Coşkun öldü. "
Sayfa 108Kitabı okudu
Reklam
"En hasta asır kendini hataya kaptıran asır değildir; hakikatten yüz çeviren, hakikati küçümseyen asırdır... Coşkun heyecanların olduğu yerde güç tükenmemiştir, ümit vardır henüz. Ama ya kıpırdanışlar sona ermiş, nabız durmuş, kalp soğumuşsa... Yakın ve önüne geçilmez bir çöküşten başka ne umulabilir?"
109 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 saatte okudu
"Taşı delen suyun kuvveti değil, sürekliliğidir." derler ya hani, işte sağdan soldan çıkan ve sürekli tekrarlayan "Albayım"lar, "Olric"ler, "Efendimiz"ler yüzünden benim de Atay'ın okuma hevesi taşım delindi. İşte bu yüzden çoğu kişi gibi "Tutunamayanlar" ile başlamak yerine farklı bir yol tercih etmek istedim ve bu tiyatro eserini aldım. Buyursunlar, inceleme gelsin: Tanzimat Fermanı'nın imzalanmasından sonra değişen toplumsal ve politik değerlerin Türk aydınlarını nasıl bir buhrana sürüklediğini anlatan yer yer güldürüp, yer yer de(özellikle de son sayfalarda) insanın boğazına taşı koyan bir eser. Karakterleri şöyle kısaca gösterelim. Coşkun Ermiş - Emekli Tarih Öğretmeni Cemile - Karısı Ümit - Coşkun'un oğlu Saffet Söylemezoğlu - Tiyatro Oyuncusu Servet Duygulu - Tiyatro Sahibi ve Oyuncusu Emel Sevinir - Tiyatro Oyuncusu Saadet Nine - Cemile'nin Annesi Cemal Süreya, Edip Cansever için "Fazla şiirden öldü." diyecek kadar nasıl doluysa Cansever şiirle, Coşkun ve bir o kadar da etrafındakiler oyunla doludur. Bir kundurası gerçeklikte, öteki oyunda olan, ama kendilerinin nerede olduğunu belli olmayan insanların hikâyesidir bu kitap. Velev ki olur da kitabı beğenmezseniz bile, Atay'ın mezarlıklarla ilgili muazzam tespiti bile yeterlidir kimilerine göre. Tabiki de söylemeyeceğim, alınız okuyunuz!
Oyunlarla Yaşayanlar
Oyunlarla YaşayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 20209,1bin okunma
365 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.