Bu uzmanlardan birini yakaladık ve bütün yaptıkların anlattı.
Yunanlı ünlü sinema yönetmeni Costa Gavras, CIA ajanının anlattıklarına ilişkin hikayeyi film yaptı "Gizli isyan" isimli bu filmde ben de küçük bir rol aldım. Ayrıca bizim cezaevinden çıkışımızı anlatan başka bir film daha yapıldı. Filmin adı "13 Yıl Ve 1 Gün"!.
Uruguay'da son olayları ve Tupamaroları anlayabilmeniz için bu filmleri izlemenizi isterim. Tupamarolar hapse girince, onlarla birlikte mücadele eden binlerce köylü başka ülkelere sığındı. 400 bin Uruguaylı mülteci arasında dünya çapında ünlü yazarlarımızda Galeano, Benedetti Onetti bunlardan birkaçı.
Sayın İpek Elif ATAYMAN'ın 2012 yılında Marmara Üni. Sinema-TV anasanat dalında sanatta yeterlilik tezi olarak yazmış olduğu eser, bir tezden çok akıcılığı ile sinema ile ilgilenenlerin bir çırpıda okuyabileceği dili akademik bir araştırmaya göre oldukça hafif bir okuma kitabı hissi verdiğindne olsa gerek sonrasında Ayrıntı Yayınlarınca kitap haline getirilmiş.
Sadece Costa Gavras'ın sineması değil, sinemanın başlangıcından, tabi olunan akımlara ve akımların iz bırakan yönetmen ve eserlerine yer veriliyor. Costa Gavras'ın filmografisi içinde oldukça kapsamlı bir ürün ortaya koymuş. Missing ve Z filmlerini izlemiş biri olarak kitaptan aldığım keyif epeyce tatmin edici oldu. Costa Gavras kimdir diye merak edenlere kesinlikle tavsiye ederim.
"Yol"
Reji: Şerif Gören
Oyuncular: Tarık Akan, Şerif Sezer, Halil Ergün, Meral Orhonsay, Necmettin Çobanoğlu, Sevda Aktolga.
İnsanoğlunun temel sorunlarını, Anadolu kadınlarının yalnızlığını, yazgısal dramlarını en yalın biçimde ele alan, yorumlayan bir "başyapıt". Yılmaz Güney'in Sinop hapishanesinde yazdığı senaryodan oluşuyor. Erden Kıral'ın başlayıp Güney'le bir anlaşmazlığa düşmesi sonucu Şerif Gören'in tümüyle çektiği film. Yılmaz Güney'in 12 Eylül döneminde yurt dışına kaçıp Türk vatandaşlığından çıkarılması üzerine Zülfi Livaneli filmin özgün müziğini Sebastian Argol- Kendal takma adıyla yaptı. Cannes Film Şenliği'nde (1982) kazandığı "en iyi film" ödülü (Costa Gavras'ın "Missing- Kayıp" adlı filmiyle) Altın Palmiye, Türk sinema tarihinin en büyük iki zaferinden biri. Mahalle festivallerinin dışında alınan ikinci büyük ve gerçek ödül.
“Yılmaz Güney, Cannes ödülünü paylaştığı ve bu aralar onun hakkında bir film çekmeye hazırlanan dostu Costa Gavras'tan çok Richa'ya yakındır. Ne yazık ki Leyla Erbil'in Yılmaz Güney olgusuyla baş edebilecek bir senaryo oluşturabileceğine de inanmıyorum. Fatih Altaylı ile Serdar Turgut'un budalaca saldırılarının ardından Yılmaz Güney adına " cevap vermeye" kalkışan yandaşlarının tavrı da Güney sinemasının ima ettiklerinden o kadar uzaktı ki, onun işlediği cinayetten, hatta " politik" sloganlarından "ayrı" , salt sinema açısından değerlendirmek gerektiğini söyleyip duruyorlar. Oysa Yılmaz Güney sinematografisi, ta başlarından itibaren bir " toplumsal tip" , bir " yaşam biçimi"ve bunların sinema dilinde beliriş biçimine dair bir düzenlilik sunuyordu.."”
Enis Batur Türk Yazınının en çok eser vermiş yazarlarından biri kuşkusuz, en çok eser redakte edip yayınlayanı da, peki en çok soru soranı mıdır?
Sanırım öyledir. Zaten kendisi de "Kâğıda benim kadar soru cümlesi düşmüş yazar olmasın" notunu düşen Sokratesvari bir yanı olan üretken yazarımızdır.
Sanat, edebiyat, şiir, felsefe, müzik ve daha nice konu, her an her şeyi yazabilir Batur.
Dalgınlık Kursları kitabı bir deneme kitabı, hemen her şeyi yazıyor, hemen her şeyi soruyor, bir metafor olarak hastalık'a katkı derken Sıtma'yı kullananlardan bahsediyor, "Costa-Gavras'ın "Kayıp" filmini ne zaman görecekler? Ne zaman Türkiye'nin "kayıplar"ını aramak için harekete geçecekler?" diye kendine yakışan üslupla memleketin kendi sorunlarına eğilme zamanının geldiğine dikkat çekiyor, "Hayattan, bize verebildiklerinden fazlasını istediğimiz, beklediğimiz için mutlu olamıyoruz" veya "Ömrüm, yapabildiklerimle yapamadıklarım arasında salıncakta geçti, öyle geçecek" gibi saptamalarıyla yaşam tecrübesinden faydalanmamızı da sağlıyor.
Deneme severlerin ıskalamaması gereken bir eser.