Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Thukydides, Livius, Tacitus, İbn-i Haldun'da, tam bilinçli olmamakla birlikte adı olmasa da kendi var olan tarihin anlamı düşüncesi, uzun bir kaybolma evresinden sonra, yeniden bir atılım olarak belirmektedir. Almanya'da Ranke'de, sonra Mommsen'de; Fransa'da Augustin Thierry'de, Michelet'de, hele yüzyılın sonlarına doğru Fustel de Coulanges'da, İngiltere'de Carlyle'da kavram çiftinin etkisi, tarihi gerçek bir bilim kılma atılımlarında kendini belirlemektedir.
Sayfa 46
Bilimsel tartışmalar milliyetçi tutkularla da alevleniyordu. Yüzyıl başından itibaren Alman bilimi, Fransız bilimi ve İngiliz bilimi arasında giderek artan bir rekabet söz konusuydu, bu ülkelerin her biri kendi bilim insanlarını öne çıkarmaya çalışıyordu. 1870-71'deki Fransa-Prusya savaşı bu tutkuları daha bir alevlendirdi. İki ülkenin bilim insanları arasında kimi zaman Renan ve David Strauss arasında olduğu gibi ağırbaşlı, kimi zaman da Fustel Coulanges ve Mommsen arasında olduğu gibi düşmanca anlaşmazlıklar çıktı. Zaman zaman hakarcder havada uçuştu. Fransızlar askeri yenilgileri sonrasında insanlığın yararına çığır açan keşifleriyle Pasteur'ü, Fransızların manevi alandaki üstünlüğünün bir sembolü olarak yüceler. Almanya Pasteur'ün karşısına Koch'u çıkardı. Cenevre'de 1882'de düzenlenen Uluslararası Hijyen Konferansı'nda Pasteur, Koch'un argümanlarına karşı kendi keşiflerini savunan bir sunum gerçekleştirdi. Hijyen hakkında yazılmış bir rerweil allamand'dan (Almanca makaleler seçkisinden) alıntılar yaptı. Dinleyiciler arasında bulunan Koch Pastcur'ün orgu&l allemand (Alman aldarmacası) dediğini sanıp şiddetli protestolarla sözünü kesti, Koch'un neye itiraz ettiğini anlamayan dinleyiciler büyük bir şaşkınlığa kapıldı. Bilimin on sekizinci yüzyılda hâlâ sahip olduğu uluslararası karakterin büyük bir bölümünü yitirdiğine kuşku yoktur.
Sayfa 263Kitabı okudu
Reklam
Önceden yasalar dinsel yargıların kararıydı ; tanrıların atalara, kurucu tanrıya , kutsal krallara , yüksek görevli ve rahiplere vahyi olarak kabul ediliyordu. Fakat yeni yasaların yasa koruyucusu , tanrılar adına konuşmaz ; Roma' nın Decemvirleri güçlerini halktan alırlar; Solon 'a yasa yapma görevini veren de halktır. Artık yasa koruyucu , dinsel geleneği değil , halk iradesini temsil etmektedir.
Sayfa 289 - eposKitabı okudu
Eski çağlardaki insanların bağlandıkları din ilkeldi ama üzerlerinde güçlü bir etki kurmuştu ; bu din onlara hem siyasi kurumları vermiş hem de hukuklarını yaratmıştı.
Sayfa 288Kitabı okudu
Fustel de Coulanges şöyle der:
"Ulusları birbirinden ayıran ne ırk ne de dildir. İnsanlar, fi­kir, çıkar, duygu, anı ve umut birliği sağladıklarında kalple­rinde aynı halktan olduklarını hissederler. İşte vatanı bu oluş­turur. İşte bu yüzden insanlar beraber yürümek, beraber ça­lışmak, beraber savaşmak, birbirileri için yaşamak ve ölmek ister. Vatan, sevilen şeydir. Alsas ırk ve diliyle Alman olabilir ama vatanın ulusal özellikleri ve duygusuyla Fransızdır."
86 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.