"vazgeçtim ya, afsun mafsun, olan gücüm, boyum posum ya tıkar beni bu ıssız adaya, ya yollarsınız milano'ya. sizden ricam, yerimi tekrar aldıktan ve af ilanımdan sonra, mahkum olmayım bu ücra- ya. çözün eller'mi hele alkış tutan eller'nizle doldurun ki yelkenimi, memnun etmek seyredeni sayenizde mümkün olsun! onca tılsım, onca afsun hep duanıza bereket, yoksa sonum felaket. merhamet her işin başı, sevap ele güne karşı. günahlar'nız yana kalsın, hoşgörünüz beni salsın!"
"Hükümetin kapısına çıkınca direkler karşıdan göründü. Ben gardiyanken ve de erkekliğimle şaşırmışım beyim... Idam sehpası deyip geçme... Sanki meretler canlı da «Gel, hele gel..» diye kımıldıyor. «Tamam... Şimdi bayılacak..» dedimdi. Bereket versin bayılmadı. Değme babayiğit erkek öyle cesur olmaz... Bizden iyi yürüdü beyim. Masanın başına
Tekin Yayınevi
Reklam
Hükümetin kapısına çıkınca direkler karşıdan göründü. Ben gardiyanken ve de erkekliğimle şaşırmışım beyim... Idam sehpası deyip geçme... Sanki meretler canlı da «Gel, hele gel..» diye kımıldıyor. «Tamam... Şimdi bayılacak..» dedimdi. Bereket versin bayılmadı. Değme babayiğit erkek öyle cesur olmaz... Bizden iyi yürüdü beyim. Masanın başına geldik.
Tekin Yayınevi
"Hükümetin kapısına çıkınca direkler karşıdan göründü. Ben gardiyanken ve de erkekliğimle şaşırmışım beyim... Idam sehpası deyip geçme... Sanki meretler canlı da «Gel, hele gel..» diye kımıldıyor. «Tamam... Şimdi bayılacak..» dedimdi. Bereket versin bayılmadı. Değme babayiğit erkek öyle cesur olmaz... Bizden iyi yürüdü beyim. Masanın başına
Sabahattin Ali, 22 (26?) Aralık 1932'de başlayan hapisliğinin aşağı yukarı dört ayını Konya'da geçirir. Karşılaştığı sorunları ve göğüslediği güçlükleri 8 Ocak 1933 günlü mektubunda dile getirir: "Dün Asliye Ceza Mahkemesi'nde tam bir seneye mahkum edildim. Darısı dostlar başına kolay hazmedilir şeylerden değil, hele Konya Hapishanesi
Vazgeçtim ya, afsun-mafsun, Olan gücüm, boyum posum, ya tıkar beni bu ıssız Adaya, ya yollarsınız Milano'ya. Sizden ricam, Yerimi tekrar aldıktan Ve af ilanımdan sonra, Mahkum olmayım bu ücra Ya. Çözün eller'mi hele Alkış tutan eller'nizle, Doldurun ki yelkenimi, Memnun etmek seyredeni Sayenizde Mümkün olsun! Onca tılsım, onca afsun Hep duanıza bereket, Yoksa sonum felaket. Merhamet her işin başı, Sevap ele-güne karşı. Günahlar'nız yana kalsın Hoşgörünüz beni salsın!
Sayfa 94
Reklam
Optik Patikada Patak
Şanslı nikah sanıkları yöremize ışınlansınlar hele yüzyılından şutlanmış şu güvey bozuntusu italya biçimli pabucuyla gelincik bacı (sırra kadem basmış diğer bacağı!) nasırlı bacanaklar, cüce görümceler lobisi kayın kıymıkları ve püslü baldız talaşları milyoner postuna bürünmüş anonim şebekenin langır lungur kaskı çatlak jurnalcileri? mangırların
“Hele işin bir de sevap yerine konan rûhâni menfaatçilik tarafı var ki, buna aklım ne ermiş ne de erecektir. Adam, avuç açan fakîre sadaka verir; fakat karşılığında ya kazâdan korunmak ümîdi ya da sevap kazanmak dileği vardır. İbâdet eder; yine karşılığında cennete girmek ya da cehennemden kurtulmak endîşesi gizlidir. Yok, bunlar benim işime gelmez. Ben, bu çeşit dindarlığı istemiyorum. Onu evvelâ bir işkence âleti gibi dört tarafından sıkıştıran taassup ve menfaat bağlarından çözün, nefes aldırın, eski safvetinl, yumuşaklığını iâde edin, ondan sonra dinsizlere dönüp, Efendiler, ağalar! Buraya gelin... Fikir, ruh ve maddeden yapılmış olan insan, bir yanını düşünüp öteki tarafını ihmal ederse, kendi zararına bir yanlış işlemiş olur, deyin. Niçin mi? Zîra hâkiki insanlar ve dünyâya şahsiyetlerinin ergin ve güvenilir imdadını salanlar, ancak îman sâhipleridir.”
Sayfa 81 - Kubbealtı Neşriyât, 8.baskı, 2019.Kitabı okudu