"Ogi ve eşi, bir kitabı sırayla okuduktan sonra sohbet ederlerdi."
Sayfa 22 - Doğan KitapKitabı okuyor
Birbirimizin hayatına karışıyoruz, Birlikte karışmanın en anlaşılmaz hali bu, En aşılmayan, Kimin ne istediği belli değil, Hayatında yok ama var gibi... Aslında bir çukur gibi... Çıkıp temizlenmesi gereken, Koşup uzaklaşılması gereken, Kimse koşmuyor, Hep ağır hareketler, Biri dans ediyor, Biri şarkı söylüyor, Bir yerlerde...
Reklam
Kendi düşmüş, kazmış amma bir çukur, Zûlmü er-geç zûlmeden bizzat bulur!
Sayfa 295 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Rüya..
Ellerim bir kanat gibi titrekti, Tutmasam, gözümden yaş inecekti; Bir şey beni dürtüp aynaya çekti, Ondaydı gecenin esrarı güya. Sordum etrafıma, ne oldu, ne var? Nedir suratımda bu çukur yollar? Sanki yaşamaya güvenim kadar Büyük bir şey çaldı benden o rüyâ..
Sayfa 107 - Büyük Doğu YayınlarıKitabı okuyor
Gece inerken ilk kararan yerler, çukurlardır; en son aydınlanan yerler de oralar. Oysa ışığı severim ben; severdim. Önceleri. Şimdi gece sarsın istiyorum beni. Çukur olmalı, çukurda kalmalıyım. Belki de çukurum kazılmakta şimdi. Ama bir çukura atılmak demek, ışığı hiç görmemek demek. Ona yanarım.
Güzel miydi? Evet, güzel olmasına güzeldi ama bu o kadar önemsiz bir ayrıntıydı ki benim için. Başına bir şey gelse, yüzü değişse, hatta çirkinleşse bile ona olan duygularım değişmezdi. Güzellikten çok daha farklı bir şeydi beni ona vurgun kılan. Anlatılmaz, dile söze gelmez bir şey; bir hava, bir tavır, sesindeki ince bir kırılma, dudaklarının kıyısındaki hafif bir gölgelenme, gülerken çenesinde oluşan küçük çukur... Bunların hepsi, hepsi çok güzel şeylerdi. Daha da önemlisi, adeta ruh ikiziydik. Ömür boyu içinden çıkılmayan, her anın lezzetiyle dolup taşan bir sığınaktı, birbirimizde bulduğumuz…
Reklam
Güneyde Boruşehir tarafında gecenin bir yansında insanlar, vadide esen, rüzgarı andıran büyük bir gürültü duydular ve yer sarsıldı; herkes korktuğundan kimse yerinden kımıldamaya cesaret edemedi. Fakat sabah dışarı çıktıklarında hepsi şaşakaldı; çünkü öldürülmüş olan orklar gitmişti; ağaçlar da. Aşağıda, uzaklarda Miğfer Dibi vadisinde çimenler
“Ölümle ayrılık, iki kör kuyu; birleştiklerinde ebedi bir çukur olmazlar mı?” Cevapları aslında bilinen fakat kelimelere dökülünce muhattabını bulmasından korkulan sorulardı bunlar. Çünkü insan, ilerlemeye mahkumdur. Çünkü ardına bakarak yürüyemez kimse .Geçmişe duyulan özlem, geleceği köreltir.İnsan, bir ölünün hasretine saplanırsa aslında ölen kendisidir.
Sayfa 74
Dünya dedim içimden, yuvarlak değil hayır. Dünya çukur şeklinde. Derin bir çukur.
Sayfa 254 - Hep KitapKitabı okudu
Oysa ışığı severim ben; severdim. Önceleri. Şimdi gece sarsın istiyorum beni. Çukur olmalı, çukurda kalmalıyım.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.