Gel de böl desem ikiye beni Yılları bende bulursun bendeyse seni
Yılgınlıklar donar Hiç kapan mamış yaralar kanar Ey içimde bütünleşen çığlıklar Bizi böyle ölümsüz sözcükler değil Bu sözcüklerden yoksunluklar boğar
Reklam
Bir yanı yarınsız cennet büyütür Cennetsiz "Kerbela" diye çarpar bir yanı
Apansız patlayıp kanatlanan bir rüzgar Penceremde ıslık ıslık çam sesi dağların Güzelliği tufana dönüştüren uçurumların Kıyılara doğru ayaklanan çağların sesi Ve yağmurun en görkemlisi toprakta Büyüyen bir özlem-bir özlem daha Doruklarda çarpılan bulutların sesi Nice yüzyılın kendini beslediği ovalarda Portakal bir güneş altında emeğin Emek ufkunda portakal bir güneşin sesi
Yetmiyor yüreğim Yetmiyor bir çiçeği anılarda bile soldurmaya
Ey gökkuşağından sıyrılan güzellik Her akşamüstü aynı hüzünle Yedi renkli sevinçlerden ayrılan güzellik Saat Mersin sularına kızıl kala Yüreğini yollara savuran güzellik Yollarda portakal çığlıkları Ve akıp giden zakkum ırmakları Bakışları günbatışıyla tutuşan güzellik
Reklam
Aç güneş tufanı kuralsız gözlerini Gökte pamuk tarlası bir bulut Ya da işçi sofrasında tuz ol bir tabakta Yeşil soğanla bütünleş ölümlere karşı Bütünleş ki süzülüp insin o kartal Konsun yanı başımıza Anlatsın direncin ışıltılı sularını Bir anda ufuk yangınlarına dönsün yüreğin Tutuştursun bilincin bütün kıyılarını
Ya gecikmiş bir nehir ol kuraklığıma Ya da kıştan yaza bir cemre ol Önce havama düş Sonra suyuma ve yangın yeri toprağıma
Haykırabilsem Belki bir nehir köpürebilir sesimde Silinebilir kuraklığın bütün izleri Upuzun çöller vadileşebilir içimde
Adı karanfil ki suçu rengidir Özgürlük dilinde bir imge Tutsakiık dilinde bir söylen cedir Karanlıkta bir el koparır daiından Artık ölüme varmış bir işkencedir
162 öğeden 101 ile 110 arasındakiler gösteriliyor.