Her namaz, kıyâmet günün bir provasıdır.Her Cuma,haşr(diriliş) gününün provasıdır.Hac, kıyamet gününde Allah’ın huzurunda duruşumuzun provasıdır.İslam’da yaptığımız her ibadet her zaman Allah’ın huzurunda hesap vereceğimizi hatırlatır.Allah (cc) hepimizi bu duruş için hazırlasın..
Âmin.
19 Nisan Cuma 19:00'da Nadide Kültür Sanat Sohbetleri'nde değerli öykücü Turhan Yıldırım ve değerli editörüm, şair Şafak Çelik’le "Edebî Türler Arası İlişkiler" hakkında konuşacağız. Yolu Üsküdar’dan geçenleri bekleriz. 1k'dan dostlarımızı aramızda görmek bizi memnun edecektir. Selam ve saygıyla.
Cuma sabahı erken saatlerdi. Cidde sokakları bomboştu. Araç gidebileceği en yüksek hızda gidiyordu; ancak kırmızı ışık yanınca mecburen durmak zorunda kaldı ve ardından Mekke-i Mükerreme'ye doğru devam etti. Muhammed Taki Osmani de bu durumun dini hükümlerin arkasındaki illet ve hikmetleri hatırlattığını belirterek şöyle dedi:
"Her hükmün biz bilelim ya da bilmeyelim hikmet veya hikmetleri vardır. Kural, diğer araçların geçmesine izin vermek için yeşil ışık yanana kadar kırmızı ışıkta durmayı gerektirir. Etrafında hiçbir araç olmasa bile kırmızı ışık yandığında durmak zorunludur. Her kim bu kuralı ihlal ederse cezalandırılır. Şeri hükümler de böyledir. Bu hükümlerin çoğunun ardında bir hikmet vardır. Ancak şer'i hükümlere uymamız onların hikmetlerini bilip bilmememize bağlı değildir. Kur'ân'da: "Şeytan İçki ve kumar yoluyla aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allah't anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçtiniz değil mi? (5/el-Maide, 91) buyrulmaktadır. Şeriat içki ve kumarın haram olduğunu söyler. Bu hükmün hikmetlerinden bazıları da ayette geçmektedir. Ancak bir kimsenin içki içmenin veya kumar oynamanın kendisini Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymayacağını iddia etmesi bunları helal yapmaz Günümüzde bu konuda çok büyük kafa karışıklığı var
Her namaz, kıyamet gününün bir provasıdır. Her Cuma, haşr (diriliş) gününün bir provasıdır. Hac, kıyamet gününde Allah'ın huzurunda duruşumuzun provasıdır.
İnsan kendisine ikrâm olunan değerleri görmeli ve kadrini
bilmelidir.Zira ona verilen akıl gücü, eşyaya verilen gücü yok etmeye mahkumdur. Fakat insan bunu görmez ve kıymet bilmez. Halbuki insan Allah'ın kendisine ihsan ettiği gücü idrak etmelidir.Allah vermezse,insan kaşığını kaldırıp ağzına götüremez, ağzındaki lokmay çiğneyip yutamaz.
Ebû Hüreyre (Radıyallah Anh)' dan şöyle rivâyet edildi:
-Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sabah namazı sırasında Hazreti Bilâl'e hitâbeten:
-"Ey Bilal, İslâmiyet içinde işlediğin en ümitli olan bir amelini bana haber ver! Muhakkak ki ben, cennette önümde senin iki ayakkabının yürüyüş sesini işittim. buyurunca,
Hazreti Bilâl:
-Ben, kendime göre menfaatçe şundan daha ümitli olan bir iş işlemedim ki, gece yâhud gündüzün herhangi bir saatinde abdest ve gusül almakla temizlenirsem bu temizlik ile muhakkak benim nasibim olan namazı kılarım, dedi.
Bunun üzerine Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), işte bu ikisiyle (cennete benden önce varmışsın) buyurdu." (Buhari, teheccüd: 17)
Hiçbir farz, nafile, hayırlı iş, bir haramı ya da bir mekruhu terk yoktur ki ona mahsus bir cennet ve cennete girenlere özel nimetler olmasın..