Bilmez miyim hiç bütün bu sözler ne der ona
Bu sözler ve bu sözlerin içinde çırpınan uzaklıklar
Dolaşıyorum bir başıma, ortalıkta kimsecikler yok
Kıyılar da bomboş, kır yolları da
Soluğumu duyuyorum ara sıra, bir onu duyuyorum
Duymuyorum belki de, biliyorum yalnızca
Ayaklarımın altında yaban naneleri, kekikler
Yol kenarında bir kapı, tahta
Peki,
Bilmez miyim hiç bütün bu sözler ne der ona
Bu sözler ve bu sözlerin içinde çırpınan uzaklıklar
Dolaşıyorum bir başıma, ortalıkta kimsecikler yok
Kıyılar da bomboş, kır yolları da
Soluğumu duyuyorum ara sıra, bir onu duyuyorum
Duymuyorum belki de, biliyorum yalnızca
Ayaklarımın altında yaban naneleri, kekikler
Yol kenarında bir kapı, tahta
Peki,
Bilmez miyim hiç bütün bu sözler ne der ona
Bu sözler ve bu sözlerin içinde çırpınan uzaklıklar
Dolaşıyorum bir başıma, ortalıkta kimsecikler yok
Kıyılar da bomboş, kır yolları da
Soluğumu duyuyorum ara sıra, bir onu duyuyorum
Duymuyorum belki de, biliyorum yalnızca
Ayaklarımın altında yaban naneleri, kekikler
Yol kenarında bir kapı, tahta
Peki,
Haftanın bir gününün genel tatil ilan edilmesi durumunda -ki bu, çağın getirdiği bir ihtiyaçtır - nasıl Yahudiler Cumartesiyi, Hıristiyanlar Pazarı seçmişlerse, Müslümanlar da Cuma gününü seçmelidirler. Nitekim Hıristiyanlar başka ülkelerde bile, Pazar gününün tatil olmasını sağlamışlardır. Yine Yahudilerin de, İsrail devletini kurar kurmaz ilk olarak yaptıkları iş Pazar gününü tatil olmaktan çıkarıp, yerine Cumartesiyi tatil günü ilan etmek olmuştur.
Bilmez miyim hiç bütün bu sözler ne der ona
Bu sözler ve bu sözlerin içinde çırpınan uzaklıklar
Dolaşıyorum bir başıma, ortalıkta kimsecikler yok
Kıyılar da bomboş, kır yolları da
Soluğumu duyuyorum ara sıra, bir onu duyuyorum
Duymuyorum belki de, biliyorum yalnızca
Ayaklarımın altında yaban naneleri, kekikler
Yol kenarında bir kapı, tahta
Peki,
Mühürlü bir dünyanın kapıları açılıyor bu gece.
Çalsın davullar , kadehler dans etsin,sen huzur veren bir taş plak ol..
Bu gece öyle bir gece ki , sabırsız ve kıskancım, gün dönümü erken yaşandı bu yıl .
Not aldım 16 Aralık 2023 2149 tarihini .
Bu gün kışın en çetin günü,
Bugün olanaksızlar olanaklı,
Fahişeler dindar, ırgatlar patron,dindarlar
Küçük Prens... Kanaatimce herkesin bir çocukken, bir de artık çocuk olmadığını hissettiğinde olmak üzere en az iki kez okuması gereken bir kitap. Önce çocukken diyorum çünkü ancak o zaman "boa yılanının içindeki fil"i görebilirsiniz. Ancak o zaman sıklıkla geçen yetişkin eleştirilerine hak verebilirsiniz. Ve bir kez de çocuk olmadığınızı
Uzun bir cumartesiyi hatırlıyorum,
saat on iki
Dalıp gidiyorum, düsünüyorum da,
saat on iki
Bir sigara yakıyorum,
bir kağıda bir iki dize yazıyorum
Yerini iyi bilen, onurlu bir iki sözcük daha
Ama hiç kımıldamıyor,
akrep de, yelkovan da
Yani tam böyle birşeye benziyor zaman
Yılgın ve çarpıcı renkler içinde pek kımıldamayan
Çıkageliyor sonra, saat on iki.
Cuma günü sevilir. Çünkü, cumartesiyi müjdelemektedir. Pazar günü ise o kadar sevilmez. Neden? Çünkü pazartesinin habercisidir. Halbuki cuma günü de pazartesi günü de iş günü olarak aynıdır. Halbuki sevilen cuma iş günüdür ve sevilmeyen pazar tatildir. İnsanın, yaşadığı çağıdaki Muaviye’ye tavır alması değil asıl zor olan. İnsanın yaşadığı çağdaki Muaviye’ye tavır almasından daha zoru, insanın yaşadığı çağda kimin Muaviye olup kimin Muaviye olmadığını bilemeyişi. 12 Eylül hakkında şimdi söz söylemek çok kolay. Muaviye’yi şimdi eleştirmek çok kolay. James Joyce’u, Oğuz Atay’ı, şimdi iyi bulmak çok kolay. Bu ülkede koskocaman yaya kaldırımları bile gerçek değil. Başka şeylerin gerçek olmasını nasıl bekliyorsunuz?
Ve çıkma teklifini reddeden bütün o güzel kadınlar, çıkma teklifimi reddettiklerinden beri daha da güzeller.
"Aynı yatakta yatar, ayda iki kez şehir tiyatrolarına, bir kez sinemaya gider, günlerden cumartesiyi, yıllardan ikisine de birer ay arayla görücü geldiği ama evlenmenin bir türlü kısmet olmadığı 1969'u severlerdi."
Benim monsenyöre bırakması için Don İsakar'a öneride bulundular . Sarayın bankacısı ve saygın bir kişi olan Don İsakar,
duymazlıktan geldi bu öneriyi. Engizisyoncu, ateşte yakmakla korkuttu onu. Sonuçta, benim Yahudi sinip pazarlığa razı oldu. Anlaşmaya göre, evle birlikte, ortaklaşa her ikisinin olacaktım: Pazartesi, çarşamba ve cumartesi günleri Yahudi'nin, haftanın öteki günleri Engizisyoncunun oldu. Altı aydan beri sürüyor bu anlaşma. Kavgasız geçtiğini söyleyemem; çünkü, cumartesiyi pazara bağlayan gecenin eski
yasaya mı, yoksa yeni yasaya mı bağlı olduğunda belirsizlik vardı. Bana gelince, bugüne değin her ikisine de direndim ve öyle sanıyorum ki bundan dolayı da hep sevildim.