Allah Teala hazretleri, bizden öncekileri cum'ayı bulma işinde şaşırttı. Bu sebeple cumartesi yahudilerin, pazar günü de hıristiyanların oldu. Allah Teala hazretleri bizi yarattı ve bizlere cuma gününü bulma hususunda hidayet nasib etti: Cumayı da, cumartesiyi de, pazarıda (ibadet günleri) kıldı. Onlar Kıyamet günü de bize tabidirler. Biz, dünya
" Uzun bir cumartesiyi hatırlıyorum, saat on iki
Dalıp gidiyorum, düsünüyorum da, saat on iki
Bir sigara yakıyorum,
bir kağıda bir iki dize yazıyorum
Yerini iyi bilen, onurlu bir iki sözcük daha.
Ama hiç kımıldamıyor, akrep de, yelkovan da. "
Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığında Allah’ı anmaya koşun ve alışverişi bırakın. Bilirseniz, bu sizin için çok hayırlıdır
Cuma Suresi - 9.Ayet
Cuma günün fazileti, önemi ve faziletiyle ilgili birçok hadis bulunmaktadır. Bunlardan ikisinin anlamı şöyledir: “Güneşin doğduğu en hayırlı gün cumadır. Âdem o gün yaratılmış, o gün
Cuma, İslâmiyet’te büyük değer verilen haftalık toplu ibadetin yapıldığı gün ve o gün ifa edilen ibadetin (namazın) adıdır. İslâm’dan önce haftanın altıncı gününe arûbe denirdi. Bu günün Cuma adını alması bilhassa toplantı günü olmasından kaynaklanmaktadır. Aynı adı taşıyan surede “Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah’ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır”1 buyurulması, Cuma namazının farz kılınmadan önce de günün bu adla anıldığına ve toplantı günü olduğuna işaret etmektedir. Hadis-i şeriflerden anlaşıldığına göre Cuma, haftalık ibadet günü olarak daha önce Yahudi ve Hıristiyanlar için tayin ve takdir edilmiş, fakat onlar bu konuda ayrılığa düşerek Yahudiler cumartesiyi, Hıristiyanlar pazarı haftalık toplantı ve ibadet günü olarak benimsemişler, Allah da Cuma gününü Müslümanlara nasip etmiş, onları bu konuda hakka ulaşmaya muvaffak kılmıştır. Böylece İslâm’da haftalık toplu ibadet günü olarak Cuma günü seçilmiş, bu günün bir bayram olduğu birçok rivayette açıkça belirtilmiştir
Bir günümüz bile huzurlu geçmedi; çünkü cumartesiyi pazara bağlayan gecelerin, eski yasaya göre mi, yoksa yeni yasaya göre mi uygulanacağına bir türlü karar verilemedi. Bana gelince, ben ne eskisine ne de yenisine uydum,
(Habîbim!) Bir de o (Yahudi ola)nlara denize çok yakın bulunan o (Eyle) kasaba(sının sakinlerinin başına gelen azap)dan sor! Vaktâ ki onlar cumartesi (günün)de (yasaklanan balık avlama günahını işleyerek, Allâh-u Te`âlâ tarafından konmuş) haddi aşıyorlardı. Hani cumartesi günlerinde balıkları (akın akın ve su üzerinde) belirgin olarak onlara
Uzun bir cumartesiyi hatırlıyorum, saat on iki
Dalıp gidiyorum düşünüyorum da saat on iki
..
Ama kımıldamıyor akrep de ,yelkovan da
Yani tam böyle bir şeye benziyor zaman
Bilmez miyim hiç bütün bu sözler ne der ona
Bu sözler ve bu sözlerin içinde çırpınan uzaklıklar
Dolaşıyorum bir başıma, ortalıkta kimsecikler yok
Kıyılar da bomboş, kır yolları da
Soluğumu duyuyorum ara sıra, bir onu duyuyorum
Duymuyorum belki de, biliyorum yalnızca
Ayaklarımın altında yaban naneleri, kekikler
Yol kenarında bir kapı, tahta
Peki,
Küçük Prens... Kanaatimce herkesin bir çocukken, bir de artık çocuk olmadığını hissettiğinde olmak üzere en az iki kez okuması gereken bir kitap. Önce çocukken diyorum çünkü ancak o zaman "boa yılanının içindeki fil"i görebilirsiniz. Ancak o zaman sıklıkla geçen yetişkin eleştirilerine hak verebilirsiniz. Ve bir kez de çocuk olmadığınızı