"İntihar, insanın kendi varoluşu üzerine söyleyebildiği son sözüdür." K. Marx
Yusuf Atılgan okurken zorlanırım, Aylak Adam gibi bu eseri de beni çok zorladı ancak değinilen konular ve bireyin topluma karşı yaşadığı uyumsuzluk, ana karakterin derin yalnızlığı beni kitaba devam etmeye ikna etti. Yusuf Atılgan, eseri bilinç akışı
Boğaziçi Yayınları kolay kolay çöp eser basmaz. Bunu bir kez daha kanıtladı bana.
Gerard TONGAS kaleme almış, hafif bir başvuru kitabı diye nitelendirebileceğim bir kitap. Yoğun bir bilgi arayışında değilseniz, kısa bir Atatürk dönemi Türkiyesi hatırlatmasına ihtiyacınız varsa tüketebileceğiniz bir eser. Derinlemesine bilgiler aranıyorsa hayal kırıklığı yaratabilir. Ama yazar dürüstçe kitabın başında söylüyor bunu, hem de ne övgüyle. Bunlar zaten yazıldı Türk yazarlar tarafından alınız okuyunuz diyor. Özet mahiyetinde bir eser olmuş yani. Fransız akademisyenimiz bizim topraklarda doğup büyümüş, kemalizm felsefesini benimsemiş. Kitap boyunca bilmediğim daha doğrusu ilgimi çekmeyen bir perspektif sundu bana: Fransızların aslında cumhuriyetin ilk döneminde neden Türkiye düşmanı olduğunu tüm elementleriyle tüm bağlantılarıyla söylemiş. Eh ondan iyi mi bileceğiz kendi vatanını tüm çıplaklığıyla yerip, Atatürk Türkiyesini övmüş. Okuma imkanınız olursa sözlerim daha anlamlı gelecektir.
Kitabın bölümlendirme biçiminden çok memnun kaldım ayrıca. Bir daha baskı göreceğini düşünmediğim için kitaplıklarda yer almasını dilerim.
9 puan verdim çünkü biraz daha kapsamlı bir anlatım beklemiştim.
Nedir bu dillere pelesenk olan demokrasi ve cumhuriyetin mahiyeti ?
Modern dünyanın idarecilerinin büyük mahareti nedir ? Halkı kendi kendini yönettiğine halkı inandırmalarıdır.{halk=cumhur}
Halkın bizzat kendini yönetmesi mi ?
[ Eğer öyle ise imkansız bir şeydir. ]
[İnsanlar hem yöneten hem yönetilen olamaz.]
[Aristo'nun tabiriyle aynı varlık aynı zamanda hem eylem halinde(en act) hem de kuvvet halinde(en puissance) olamaz]
Halk da buna memnuniyetle inanır; çünkü, bununla pohpohlanmaktadır ve zaten bunun imkânsız bir şey olduğunu göremeyecek kadar düşünceden mahrumdur halk.
{Cumhur=Halk=Avam=
hüküm verebilmek için idrak vasıtlarından noksan olmak =medya vasıtlarıyla mahrum bırakılmak =
yığın haline getirip atıl bırakmak}
- "Cumhuriyet, M. Kemal’in şahsî bir zaferidir. O, bu zafere ulaşmak için, iki derse iyi çalışmıştır. Bir, yıkacağı düzene karşılık hangi sahada ne getireceği. İki, nasıl bir hareket tarzı izleyeceği.
Birinci ders üzerinde çok durmayalım, çünkü o, inkılâpların alanına girer ve herkesin bildiği şeyler çıkar. İkincisi ise ibretliktir. Modern
"Kadının İslam inkılâbı içindeki yerini şeriatın sınırları çizer" diyen Necip Fazıl bu inkılâbın kadınlarının, "cihanın en zarif ve cazibeli kadınları" olacağını söyler. Onlar şeriatın "örtmeğe mecbursun" dedikleri her noktalarını örtecekler ve "örtmeğe mecbur değilsin" dediği hiçbir noktalarını
Bu kitap Sabahattin Ali'nin ölümünden sonra sandığından çıkan çeşitli hikâyelerinden, denemelerinden ve şiirlerinden derlenmiş bir kitap.
Kitaba adını veren Çakıcı'nın İlk Kurşunu en uzun hikaye. Bu hikayeyi çoğumuz biliriz.
Hani şu İzmir'in Kavakları türküsüne can veren hikâye. Abdülhamid'in insanların iliğini sömüren baskıcı
Diyorlar ki: %1 oy almış bir partinin cumhurbaşkanının kararlarını sorgulayıp, denetlemesi abes bir durumu teşkil ediyor. Böyle saçmalık olur mu? O kadar demokrasi ve eleştiri kültüründen uzağız ki, bu durumun aslında demokratik bir cumhuriyetin en genel özelliği olduğunu fark edemiyoruz. Demokrasi azınlığın telefi değil, müdafasıdır! İstibdat bu toprakların köklerine kadar işlemiş, sürülmek insanların mahiyeti haline gelmiş. Başka da bir şey söylemeye gerek yok.
RIZA NUR'UN GÖNÜLLÜ SÜRGÜNDEN TÜRKİYE'YE DÖNMESİ
Mustafa Kemal'in ölümünden sonra 30.11. 1938'de deniz yolu ile Türkiye'ye döndüğünde rıhtımda Atsız ve eşi Bedriye Hanım karşılamış, yakın dostu ve meslektaşı Prof. Dr. Mazhar Osman Uzman’ın tahsis ettiği, Taksim'de Şehid Muhtar Caddesi'ndeki apartmanlardan
Bir konu hakkında bilgiye vakıf olmadan fikir sahibi olmak neye sebebiyet verir? Bu soruya cevabı bu satılarda vermek yerine toplumun kendisine bakmak yeterli olur kanaatindeyim. Fikir sahibi olanın gırla gittiği fakat buna mukabil bilgiye vakıf olanların mumla araya araya bulunduğu toplumumuzda ne yazık ki kafa karışıklıklarımız giderilememekte
Dinî Alanda Gelişmeler
Harf devriminden sonra mukaddes kitapların, başta Kuran-ı Ke- rim’in basımı hizmetini Diyanet İşleri Başkanlığı ele almış; bu ara- da Kuran-ı Kerim’ in Türkçe meâlinin aslına mümkün olduğunca uyabilmiş basımı başarılmıştı. Daha sonra, Ezan’ın Türkçe okun- ması kararlaştırıldı. Bu yolda Diyanet İşleri Başkanlığı uzun ve
Mustafa Kemal Atatürk'ün Cumhurbaşkanı ünvanıyla yaptığı ilk konuşması ile taçlandırdığı Cumhuriyetin 97. yıldönümüdür.
Bayramımız Kutlu Olsun!
"Saygıdeğer arkadaşlar, dünya çapında önemli ve olağanüstü olaylar karşısında, saygıdeğer milletimizin gerçek uyanıklığına ve şuurluluğuna değerli bir belge olan Teşkilat-ı Esasiye kanunu’nun bazı
1925 yılını takiben yürürlüğe konulan Takrir-i Sükün Kanunu ile muhalif ses çıkarabilecek basın susturulmuş, ancak 1929'dan itibaren kısmı bir serbestliğe gidilerek küçük dozajda da olsa muhalif yazılara katlanılır olunmaya başlanmıştı. Ancak, kararlaştırılan yeni dönemde buna da razı olunmaz ve hiç gecikmeden basına yönelik yeni uygulamalar