Sen de fark ettin mi? Az, dediğin, küçücük bir kelime . Sadece A ve Z. Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var. O alfabe ile yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker alıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. Senin ve benim gibi...
Sayfa 349
236 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş Bilinmeyen bir zaman. Bilinmeyen bir mekan. Bilinmeyen bir ülke. Karakterlerin kişilerden değil, kurumlardan oluştuğu biraz ezoterik, biraz ütopik bir roman.
Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş
Ölüm Bir Varmış Bir YokmuşJosé Saramago · Kırmızı Kedi Yayınevi · 202011,7bin okunma
Reklam
264 syf.
1/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Ya ben malım herhalde, artık buna kanaat getirdim. Bu kadar insancıklar oturup okuyor beğeniyor, bir tek beni rahatsız ediyor. Herhalde mal olan ben olmalıyım. Ya da paralel bir evrendeyim. Bu insanlar bu evrende benim okuduğum bu satırları okuyup beğenmiş olamaz. Why god why ya? Gerçekten anlam veremedim ve veremeyeceğim. Uzun zamandır böyle bir
Normal İnsanlar
Normal İnsanlarSally Rooney · Can Yayınları · 20196,1bin okunma
Sanki kurduğu her cümle ruhuma hitap ediyor gibi
Halil Gibran'ın, Peygamber isimli eserinde yazmış olduğu bir cümle var. Peygamber El Mustafa, tarlada çalışmakta olan insanlara doğru koşmaktadır ve şöyle der: "Gemim geldi, artık gidiyorum. Gitmeden önce bütün olanları ve olmayanları anımsamak için son bir kez bakmaya geldim. Gemiye binmeden önce buradaki hayatımın ne olduğunu görme arzusu hissettim." Sana anımsatmak istediğim cümle ise şu: "Okyanusa kavuşacak bir nehir gibiyim. Nehir, okyanusa karışmadan önce bir an için bekler ve geçmiş olduğu bütün o yerleri anımsar: ormanları, dağları, insanları. Binlerce kilometre uzunluğunda zengin bir hayatı oldu ve şimdi, bir anda sonsuz okyanusun içine karışacak. Tıpkı okyanusa kavuşmadan önce geri dönüp bakan nehir gibi, ben de geri dönüp bakmak istedim."
hadi dertleşelim
Bu zamana kadar şidde₺ mağduru olan veya t@ciz vs gibi şeyler uğrayıp konuşamayan kadınlara içten içe sinirlenirdim. Tâ ki geçen yaza kadar.. Neden söylemiyorlar, neden konuşmuyorlar, neden hiçbir yere gitmiyorlar (polis, kadın sığınma evleri vs.) ama insanın bir şeyleri anlamak için yaşaması gerekiyor. Mesela; neden konuşmuyor, neden yardım istemiyor, neden derdini anlatmıyor... Yaşayınca anlıyorsunuz. Anlatamıyorsun ki, nasıl anlatacaksın, ne diyeceksin? Toplumun büyük kesiminde, sen bir şey yapmışsındır, algısı yok mu zaten. Kime anlatacaksın derdini? Yazın ortası, hava çok güzel. Diyorsun kendi kendine ev yakın zaten, yürüyeyim bu gün binmeyeyim otobüse. Yürüyorsun kulağında kulaklıklarınla. Sonra arkanda birisinin varlığını hissediyorsun. Dönüyorsun bakıyorsun, 20-25 yaşlarında bir erkek. Yol tek yön, aynı yere gideceğizdir diyorsun. Sonra onun sana yaklaştığını hissediyorsun. Hızlanıyorsun, seninle beraber hızlanıyor. Önüne geçsin diye yavaşlıyorsun, seninle beraber yavaşlıyor. Birilerini arıyorsun yanlız olmadığını bilsin diye. Etki etmiyor. Sonra sana kabuslarına konu olan o cümleyi söylüyor, merak etme ısırmam. Belki başkasına hafif bir cümle gibi geliyor ama sende o kadar büyük yaralar bırakıyor ki. Bağırarak ağlamak istiyorsun, nefesin daralıyor, bacakların seni taşımıyor, ellerin titriyor. Gözlerinde yaşlar aka aka eve gidiyorsun ve susuyorsun çünkü anlatamıyorsun ki. En başta da dediğim gibi insanların bir şeyleri anlaması için yaşaması gerekiyor, ben yaşadım anladım.
Reklam
80 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
Her sayfasında, her cümlesinde dolu dolu düşünceler bulunan 80 sayfalık bir şaheser. Çok çok beğendim, okuduğum birçok cümle bende ıstişare etme isteği uyandırdı. İnsanoğlu yıllar boyunca bedeniyle hem savaşmış hem de sınanmıştır. Birçok kez kontrolünü kaybetmiş ve sonra yeniden ele geçirmiştir. Peki ya modern çağda insan kontrolünü ele alabilmiş
Ten Medeniyeti
Ten MedeniyetiSertaç Timur Demir · Açılım Kitap · 2018136 okunma
Herkes için ayrı cümle bulacaksın. Herkese başka türlü güleceksin. Ve bütün bunları yumurtlayabilmek için bir mağaza satıcısı gibi kafanın raflarını karıştıracaksın.
Sayfa 343 - Adam yayınları.Kitabı okuyor
doğulu belli belki bizim oralı nerde görsem tanırım ben hüznünde asi dağların şivesi bozuk dumanını taşıyan bu eşkiya duyarlığını yaşı kırk beş elli, belli uyumamış Ankara'nın derdine ceketi küçük geliyor, elleri biraz büyük, yüreği yaralı karısı yeni ölmüş, sığınmış oğlunun evine bir hamayıla bir sure sürer gibi bir muskaya yerleştirir
Mutlu son?
Bir efsaneye göre bir kadın bir adama aşık olmuş. Ama ne kadın ne adam bunu fark edememiş. Yaşadıkları duygu yoğunluğu o kadar duygusuz yapmış ki onları aşkı görememişler. Ailesinden inanılmaz derecede sevgi almış, güzel, kibar bir kadın varmış. Annesi ve babası birbirine çok aşık bir çiftmiş. Bir erkek kardeşi ve bir ablası varmış. Ablası
Reklam
Her şeyler yaşanıp da hiçbir şey yaşanmamış gibi yapmanın imkânı yok.
Ne denmişse yalan hayat için, İşte o, yaşandığı gibi sokaklarda. Cümle geçmişimi aziz bileceğim
Bu kitabı tek bir cümle indirgeyecek olsanız "anlaması zor" olurdu. Hiçbir şey hiçbir şeye neden olmuyormuş gibi görünüyor ama her şey bir şeyleri düzenliyor. Bilim insanları durmaksızın şöyle diyor: "Önceden x olduğunu düşünürdük ama şimdi anlıyoruz ki..." Bir şey düzeltmek on başka şeyi bozmakla sonuçlanıyor zira istenmeyen sonuçlar yasası hep üstün geliyor. Her türlü önemli ve büyük meselede bilimsel çalışmaların %51'i bir yöne, %49'u ise diğer yöne işaret ediyor. En nihayetinde, gerçekten bir şeyleri düzeltme, hayatı güzelleştirme çabalarının beyhude olduğu ortaya çıkabiliyor. Ancak denemekten başka çaremiz yok.
Sayfa 660 - PegasusKitabı okudu
Güzel bir cümle şu "görüşmek üzere". Hem bir ayrılığı ima ediyor hem de tekrar buluşma arzusunu. Ne tümüyle iyimser ne tümüyle kötümser. İkisini de içinde barındıran bir ifade. Ölüm gibi.
Sayfa 255
"Aslında hiç önemli değil tabii." Bir refleksi andıran bu cümle, izzetinefis sahibi bütün insanların, en ciddi durumlarda da, en küçük olaylarda da, aynen kullandıkları bir cümledir; her durumda, bu örnekte de olduğu gibi, önemsiz diye ilan edilen şeyin aslında o kişiye ne kadar önemli geldiğini açığa vurur; bazen trajik bir cümledir bu; biraz gururlu her insanın, bel bağladığı son umut da elinden alındığında, ricası reddedildiğinde dudaklarından fırlayan ilk cümledir ve o zaman çok acıdır: "Ya! Neyse, hiç önemli değil, başka bir çaresini bulurum." Başvurmak mecburiyetinde kalması hiç önemli olmayan bu başka çare, bazen intihardır.
Sayfa 284Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.