Oblomov'un hikayesi tam şuramda düğümlü kaldı.. Onun için hıçkıra hıçkıra ağlamam gerekirken o boğazımda asılı kalarak bir nevi hiçbir yere gitmeyeceğim dedi.. Kurtuluş yok..! Oblomov okumayı çok istediğim bir kitaptı.. nitekim onun değerini ifade etmeme hiç gerek yok.. çünkü açık seçik ortada.. bazı kitaplar vardır mesajları gizlidir ne anlatmak istediğini herkes anlayamaz ya da bu kişiden kişiye değişiklik gösterebilir oysa oblomovun mesajı herkes için oldukça anlaşılırdı.. kitap bana göre bir bataklığın içinde mücadele vermek gibiydi.. kitap boyunca bir tembellik ya da uyuşukluk ya da Ştols tabiriyle oblomovluk hastalığına yakalanan oblomovu kurtarmak için onu çamurun içinden çektik durduk.. ama bir türlü gücümüz yetmedi.. boşa harcanmış bir hayattı.. dahası hepimiz bazen böyle hissetmez miyiz.. hepimiz oblomov gibi bir uyuşukluk ve tembellik içerisinde günlerimizi öldürmez miyiz?.. hani eliniz kolunuz kalkmaz ya hani ne yapacağınızı bilemezsiniz ya öyle bir halin tüm hayatınız boyunca geçerli olduğunu düşünün.. burada, cam fanusun içine koyarak çocuk büyütmeye çalışan tüm ailelerin de ders alması gereken bir hikaye var..bir insan için hiçbir şey yapmadan hep korunduğunu sanarak büyümenin onu hayata karşı en savunmasız bırakma hali olduğu açık seçik ortadadır.. ah keşke çocukları koruma işine onlara özerklik tanıyarak başlayabilseydik.. içinde yaşadığımız hayatı ancak savaşarak kotarabiliriz.. 
Oblomov 
İvan Gonçarov
Bugün müzelerde saklanan güzel nesneleri üretmiş olan geleneksel toplumların kendilerinin müzeleri yoktu, çünkü onlarda sanat hayattan ayrı değildi. Sanat hayattı ve hayat sanattı. Nitekim şark sanatı teorisyenlerinden Ananda Coomaraswamy'nin belirttiği üzere; geleneksel toplumlarda sanatçı özel bir sınıf değildi, bilakis her insan özel bir sanatçı türüydü. Aslında, sanatın modern Batı toplumundaki rolü ile geleneksel İslâmî toplum ve diğer geleneksel toplumlardaki rolü arasındaki en büyük farklılık hayatın ve sanatın birbirinden ayrılmasıdır. Bir başka deyişle, bu fark, kişinin yaptığı ile işlediğinin ayrı veya bir olması meselesidir.
Sayfa 253Kitabı okudu
Matematikti her şey. Hatta sadece bir çıkarma işlemi. Nefretimi bu dünyadan çıkarınca geriye ne kaldığını bulabilirsem, bitecekti bütün hikaye. Çünkü sonrası gündelik hayattı...Belki biraz da morfin sülfat.
Matematikti her şey. Hatta sadece bir çıkarma işlemi. Nefretimi bu dünyadan çıkarınca geriye ne kaldığını bulabilsem, bitecekti bütün hikâye. Çünkü sonrası sadece gündelik hayattı...
Necip Fâzıl'ın 'Zindandan Mehmed'e Mektup' şiirinde seslendiği, oğlu Mehmet Kısakürek'tir.
Mehmet Kısakürek, 1973'te, adına kurulan Büyük Doğu Yayınları'nda babasının kitaplarını çıkarmaya devam eder. Güzel sanatlar eğitimi alan Mehmet Kısakürek'in sanatla, edebiyatla ilgisi, editörlük, grafikerlik ve
sahafın sakalları
kelimelerin, sizi en fazla yaralayanlarının,karşınızdaki kişinin ağzından,kendinize doğru fırlatıldığında,söylendiği anda ruhunuzun perişan olduğunu zannetmek gibi bi yanlış bilmeyi ,karşınızdakinin sizi,sizden olanı,sizle ilgili olanı bir başkasına anlatırken kullandığı ,belki içinde bir gram incitici sözcük bile geçmeyen cümlesinin etkisini
matematikti her şey. hatta sadece bir çıkarma işlemi. nefretimi bu dünyadan çıkarınca geriye ne kaldığını bulabilsem, bitecekti bütün hikâye. çünkü sonrası sadece gündelik hayattı... belki biraz da morfin sülfat.
Sayfa 91Kitabı okudu