Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Tansu Çiller Japonya'ya gitmiş. Japon erkanıyla konuşacak. Orada çok iyi yetişmiş Türkologlar var. Tercüman var. Tansu Hanım demiş ki ''Ben İngilizce konuşacağım'' Japonlar bozulmuş çünkü bu konuda çok hassaslar. Orada İngilizce eğitim falan yok. Hiçbir zaman da olmamış.
Sayfa 347 - Otopsi YayıneviKitabı okudu
31 Ekim 2002 Atatürkçü genç mollalar - Genel olarak, yobazlık, bağnazlık, yalnızca inanç ya da düşünce dünyası için tanımlanmakla birlikte, daha çok toplumsal dokudan beslenen ağır psikolojik süreçler içerir. Bu yüzden düşünsel olduğu kadar, psikolojik arazlardır da... Bağnazlık, bazı bünyelerde psişik bir tutku gereksinimi haline geldiği için,
Sayfa 249 - Metis yayınları, 2009Kitabı okudu
Reklam
+Hiç birine âşık oldun mu? - Çok küçüktüm. Hayatım boyunca hep yazın gelmesini heyecanla beklerdim çünkü babam ve annemle birlikte her yaz yazlığımıza giderdik. Yazlığa gittiğimizde karşı villamızda yaşayan ailenin çocuğu tek arkadaşımdı. Sırf onunla bir araya gelebilmek için günleri sayardım ve bizi ayırdığı için kış aylarından nefret ederdim.
Bade GüneşKitabı okudu
Aydınlık: Özel Işık Üniversitesi açılışında Işık Lise'nin öğrencileri, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'i İngilizce pankartlarla karşıladılar. "Hoşgeldiniz" yerine "Wellcome" gibi. Bu olayı nasıl değerlendiriyorsunuz? - Prof. Sinanoğlu: Bu haberi duyunca şoke oldum Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nin bir cumhurbaşkanının böyle bir şeyi görüp tepki göstermemesine inanamıyorum. Olamaz böyle bir şey. Ama bu olaya benzer şeyler özellikle son dönemlerde arttı. Türkiye'nin geldiği boyutu görmek bakımından bazı örnekler vereyim. Tansu Çiller Japonya'ya gitmiş. Japon erkânıyla konuşacak. Orada çok iyi yetişmiş Türkologlar var. Tercüman var. Tansu Hanım demiş ki: "Ben İngilizce konuşacağım." Japonlar bozulmuş, çünkü bu konuda çok hassaslar. Orada İngilizce eğitim falan yok. Hiçbir zaman da olmamış. Parantez içinde şunu da söyleyeyim: Japon Tanzimati 1868'de başladı, bizde 1839'da. Geçen asırda sadece bir kere, bir Japon "Bilim dili Japonca olmaz İngilizce olsun, demiş. Ertesi gün adam evinde ölü bulunmuş. Bir daha ses çıkmamış. Ve Japonya'da hiçbir şey, hiçbir zaman İngilizce olmamış. Dil İngilizce olsun diyen o Japon, meğer daha önce üç yıl Amerika'da eğitim görmüş! Neyse, Tansu Hanım bu ülkede İngilizce konuşacağım diyor. Sonra da ilkokul sınıfına sorar gibi hanginiz İngilizce biliyor diye soruyor. Bakanlar, işadamları falan birçoğu bilmiyor. Ama Tansu Hanım İngilizce konuşuyor.
Sayfa 310Kitabı okudu
Çünkü sağ, omurgasızlıkta sizi asla şaşırtmaz..
Clinton yönetiminin, Refah-Yol Hükümeti'yle arası başın­dan beri bozuktu. Yönetim, Refah Partisi'nin İslamcı söylem­lerinden hoşlanmıyordu. DYP Genel Başkanı Tansu Çiller ise, bu durumu bildiği için, çeşitli vesilelerle, "ben gidersem Refah gelir" diyerek, Washington'ın desteğini almaya çalışmışh. Başarılı da oldu. Ancak, Clinton yönetimi, Çiller'in Erbakan'la koalisyon yap­masına çok bozuldu.
Sayfa 44 - Telgrafhane Yayınları 3. Baskı 2017Kitabı okudu
Çiller hükümet ortağı olarak kendisi Başbakan olursa bu krizin aşılacağını düşünüyordu. O yüzden bir an evvel devir teslimin yapılmasını istiyordu. O görüşmede Erbakan hocaya "Ben Süleyman Bey ile görüştüm, siz istifanızı verdiğiniz anda hükümeti kurma görevini bana verecek. Bir sıkıntı yok." Dedi. Erbakan Hoca da ona "bakın Tansu Hanım, ben Süleyman'ı İTÜ'deki öğrencilik yıllarından beri iyi tanırım, biz onunla aynı okulda okuduk. Benim tanıdığım Demirel size bu başbakanlığı vermez, verecekmiş gibi yapar ama asla vermez Gelin bu oyuna düşmeyelim. Ben istifamı verdiğim anda hükümet kurma görevini size değil başkasına verir. "Dedi. Hatta çillere şunu önerdi" ben yine Başbakanlığı size devredeyim, ama istifade dilekçesi ile birlikte Erken seçim kararı aldığımızı ilan edelim, ülkeyi erken seçime götürelim. Millet yapılan haksızlıkları görüyor, Millet bizim arkamızda. SEçimden çok daha yüksek bir oyla ve çok daha güçlü bir şekilde çıkarırız. Çok daha güçlü bir şekilde hükümetimize devam eder." Aslında hocanın teklifi çok mantıklıydı Çünkü Bizim milletimiz hep Mağdurun yanında olmuştur. Eğer Çiller bu teklifi kabul etseydi hükümete ortağı olarak refah ve DYP seçimden çok daha güçlü çıkacaktı anketler bunu gösteriyordu. Ama Çiller Seçim kararı yerine sadece Başbakanın değişikliği ile hükümetin devam etmesini istedi. Demirel'e güvendi ama hoca haklı çıktı. Demirel hükümeti kurma görevini arkasında meclis desteği daha fazla olmasına rağmen Çillere değil Mesut Yılmaz'a verdi.
Reklam
Genç okuyucular" için belirtelim. Dallas diziler içinde bu toplumun ilk "göz ağrısıdır"! Bizim yaştakilerin çocukluğuna denk gelen bu diziyi, niçin ısrarla ve merakla izledik? Yayınlandığı saatlerde, ekrana kitlenmeler yüzünden hırsızlık vakalarının arttığını gazetelerden okurduk. Elektrik kesintileri ve o dönem renkli televizyonu olan azınlık yüzünden ziyaretler yoğunlaşırdı. Ceyar'ın vurulduğu bölüm, dünyada olduğu gibi bizde de "tek mevzu" oldu. Malatyalı iki genç kızın uğrunda evden kaçarak "Dallas'a gitmek istiyoruz" dediği bu dizi neydi? Dallas'ı niye sevdik? Sevdik mi? Niye ilgilendik?... Dallas'ın en önemli özelliği kötü adamın kendini sevdir-mesiydi. Çünkü Ceyar gerçek anlamda bir işadamıydı. Başarıya ulaşmak için her yolu deniyor ve sonunda başarıyordu. Başardığı için de halkımızda derin bir sempati yaratmıştı. Sonradan çok duyacağımız "Ulan çaldı çırptı ama çok iş yaptı" sözünde Ceyar imajının da etkisi oldu. Sosyal billn-çaltındaki hükmetme, sahip olma, amaca ulaşmak için her nevi gücü kullanma güdülerini haftada bir kaşıdı Dallas. "Kötü ruhu" besledi. Bu yönüyle 24 Ocak ve 12 Eylül'den geçmiş toplumu "çal, çırp, köşeyi dön" felsefesinin pratiğine hazırlayan açık öğretim işlevi gördü. "Özal'lı yılların" uygulamalı ve heyecanlı bir ön göstergesiydi. Ve Ceyar, rahmetli Tontonite'ye çok benziyordu. Yasa tanımaz ve iş bitirici. Çiller, aynı familyanın dişisi ve beceriksizi...
Japonlar çok iyi ingilizce bilseler bile konuşmazlar.
Tansu Çiller Japonya'ya gitmiş. Japon erkânıyla konuşacak. Orada çok iyi yetişmiş Türkologlar var. Tercüman var. Tansu Hanım demiş ki, "Ben İngilizce konuşacağım" Japonlar bozulmuş, çünkü bu konuda çok hassaslar. Orada İngilizce eğitim falan yok.