#hayattaöyleanlarvardırki
Ruhbilimcilerin dediğine bakılırsa hayatta öyle anlar vardır ki, günaha –ya da toplumun günah saydığı şeylere– duyulan tutku kişinin huyuna öylesine el koyar ki, bedenin her lifi, beynin her hücresi sanki ürkünç itkilerle ayaklanır. Böyle zamanlarda kadınlar ve erkekler iradelerinin bağımsızlığını yitirirler. Kurgulu birer makine gibi kendilerini bekleyen sona ilerlerler. Seçme yeteneği ellerinden alınmıştır. Vicdan öldürülmüştür, varsa da salt başkaldırıya çekicilik katmak dikbaşlılığı sevimli göstermek için yaşamaktadır. Çünkü bütün günahların kaynağı, dinbilimcilerin bıkıp usanmadan söyledikleri gibi, büyük sözünden çıkmaktır. Günahın sabah yıldızı olan o yüce ruh cennetten kovulduysa isyankâr olduğu için kovulmuştu.
“Toplumunuzdaki her şey erkekler tarafından yapılıyor sanki. Endüstri, sanat, yönetim, hükümet, kararlar. Bütün yaşamınız boyunca da babanızın ve kocanızın adını taşıyorsunuz. Erkekler okula gidiyorlar, siz gitmiyorsunuz; hepsi öğretmen, yargıç, polis, hükümet üyesi oluyorlar, değil mi? Neden her şeyi denetlemelerine izin veriyorsunuz? Neden istediğinizi yapmıyorsunuz?" "Yoo, yapıyoruz. Kadınlar tam istedikleri şeyleri yapıyorlar. Üstelik ellerini kirletmek, pirinç başlıklar giymek ya da Yönetim Merkezi'nde bağırıp çağırmak zorunda değiller bunu yapmak için." "Ama yaptığınız nedir?" "Ne olacak, erkekleri yönetmek tabii! Hem de biliyorsun ki onlara bunu söylemekte hiçbir sakınca yok, çünkü hiçbir zaman buna inanmıyorlar. 'Hay allah, bak şu komik küçük kadına!' diyorlar, başınızı okşuyorlar ve son derece mutlu, madalyalarını şıkırdatarak yürüyüp gidiyorlar."
Reklam
Bu çok tuhaf bir durumdu çünkü görebildiğim kadarıyla bu, erkek cinsine tahsis edilmiş bir konuydu. Kadınların erkekler hakkında kitap yazmıyor olması, ne yalan söyleyeyim içimi ferahlatmıştı, zira eğer önce erkeklerin kadınlar hakkında ve daha sonra da kadınların erkekler hakkında yazdıklarını okuyacak olsaydım, ben daha kalemimi kağıdıma değdirmeye bile fırsat bulamadan yüzyılda bir çiçek açan sarı ben daha kalemimi kağıdıma değdirmeye bile fırsat bulamadan yüzyılda bir çiçek açan sarısabır çiçeği bile, iki kez çiçek açmış olurdu.
Zihninizde durmaksızın yaptığınız karşılaştırmalarda, diğerleri ya sizden aşağıda ya da sizden yukarıdadır. Zengin ya da güzel ya da her ne yapıyorsam en iyisi olmalıyım gibi düşünceler mantığınızı işgal eder. Gerçekte çok başarılı olsa bile bu tip bir narsist, ya­nılsama içinde yaşamaktadır; çünkü haliyle bu savaşın teme­linde yatan takdir edilme arayışı asla tatmin edilemez. Eğer bu narsistler algılanan üstünlüğe ulaşırlarsa gerçekten kendilerini diğerlerinden ayırırlar.
Sayfa 33
Ruhbilimcilerin dediğine bakılırsa hayatta öyle anlar vardır ki, günaha -ya da toplumun günah saydığı şeylere- duyulan tutku kişinin huyuna öylesine el koyar ki, bedenin her lifi, beynin her hücresi sanki ürkünç itkilerle ayaklanır. Böyle zamanlarda kadınlar ve erkekler iradelerinin bağımsızlığını yitirirler. Kurgulu birer makine gibi kendilerini bekleyen sona ilerlerler. Seçme yeteneği ellerinden alınmıştır. Vicdan öldürülmüştür, varsa da salt başkaldırıya çekicilik katmak dikbaşlılığı sevimli göstermek için yaşamaktadır. Çünkü bütün günahların kaynağı, dinbilimcilerin bıkıp usanmadan söyledikleri gibi, büyük sözünden çıkmaktır. Günahın sabah yıldızı olan o yüce ruh cennetten kovulduysa isyankâr olduğu için kovulmuştu.
Sayfa 235 - Can Sanat YayınlarıKitabı okuyor
"Bu adamların ne sopaları, ne mızrakları, ne de başka silahları var, bana çok büyükmüş gibi gelen bu adanın başka hiçbir yerinde de görmedim. Kadınlar da, erkekler de ana­ larından doğdukları gibi çıplak. Juana Adası'nda da, gezip gördüğümüz öteki adalarda da on iki yaşını geçmiş kadınlar önlerini el büyüklüğünde bir pamuk parçasıyla
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.