KENDİNİ SEVMEYİ ÖĞRENMEK "Neden hep yanımdasın?" "Seni sevdiğim için." "Sen beni sevmiyorsun, benim yanımda kendini iyi hissediyorsun."
Peki beni neden seviyorsun? Bende beni yazmaya zorlayan şey neyse, seni bana çeken de o. Beni seviyorsun, çünkü tanıdığın ve sevebileceğin herkesten farklıyım. Masabaşı işleri için, muhasebecide çalışmak için, küçük iş meseleleri üzerinde didişmek, mahkemelerde tartışmak için yaratılmadım ben. Bana böyle şeyler yaptırır, beni diğer adamlara benzetir, onların işlerine sokar, onların soluduğu havayı solutur, onların bakış açılarını kafama yerleştirirsen, işte bu farklılığı, beni, sevdiğin şeyi yok etmiş olursun. Yazma arzum, içimdeki en hayati şeydir benim. Odunun biri olsam, ne ben yazmayı arzulardım ne de sen koca olarak beni.
Sayfa 314Kitabı okudu
Reklam
Bir şey daha var, diye devam etti Martin. "Sen de beni seviyorsun.Peki beni neden seviyorsun ? Bende yazmaya zorlayan şey neyse, seni bana çeken de o.Seviyorsun, çünkü tanıdığın ve sevebileceğin herkesten farklıyım. Masabaşı işleri için, muhasebecide çalışmak için, küçük iş meseleleri üzerinde didişmek, mahkemelerde tartışmak için yaratılmadım ben.Bana böyle şeyler yaptırır,beni diğer adamlara benzetir, onların işlerine sokar, onların soluduğu havayı solutur, onların bakış açılarını kafama yerleştirirsen, işte bu farklılığı, beni, sevdiğin şeyi yok etmiş olursun. Yazma arzum, içimdeki en hayati şeydir benim .Odunun biri olsam, ne ben yazmayı arzulardım ne de sen koca olarak beni."
Aşk öylesine bencil, öylesine büyük bir kendini koruma güdüsü içinde ifade edilir ki, insan tüm duygularını sergilemez, en azından hepsini aynı anda sergilemez. Duygular adım adım, taksit taksit açıklanır; böylece karşılık görmek garanti altına alınır. Hatta, bunda öyle ileri gidilir ki, ne zaman “seni seviyorum sözcüklerini kullanacak olsak karşımızdakinden de aynı sözcükleri bekleriz adeta mübadele ekonomisinde pazarlık yapıyormuş gibi. Bu sözüm ona aşk denen şeyin genel uygulamasında ve kavranmasında karşılıklılık kavramı vardır. “Ben senin yaptığını yapayım, sen de benim yaptığımı yap.” “Seni seviyorum, çünkü sen beni, ben seni sevdiğim için seviyorsun.” Neden mütekabiliyet arıyoruz? Çünkü aşkta kendi bireysel ifademizi bulmaktan aciziz. Mütekabil olunca, karşımızdakinin dilini kullanırız, daha doğrusu ortak bir dil yaratırız, standartlar, ısmarlanmış davranış kalıpları yaratırız. “Sen bunu yap, ben de onu yapayım.” Kullandığımız dil, aşkın paylaşılan bir süreç olmaktan çok objeler arasındaki bir alışveriş ilişkisi olduğunu gösteriyor: “Benimle seviş”, “seninle sevişmek istiyorum”, “beni sev”, “seni öpmek istiyorum” gibi. Mekanik bir mütekabiliyete, karşılıklı taleplere dönüştüğü anda ilişkinin totaliter niteliği, totaliter potansiyeli su yüzüne çıkar. Bilinçli olarak karşımızdakini hoşnut ederken, aynı zamanda onu hoşnut etmeme potansiyelini, gücünü de elimizde tutarız. Karşılıklılık esası üzerine kurulmuş ilişkilerde, tüm doğaçlama ve kendiliğindenlik, ilişkiden koparılmıştır.
Seni seviyorum, çünkü sen beni, ben seni sevdiğim için seviyorsun.
Hoşca-Kal
Yüreği iyimser sevdiğim, Sana kavuşamamak,sana ulaşamamak kadar canımı acıtan hiç birşey olmadı hayatımda,olduysada hatırlamıyorum. Yatağıma uzanıp her zamanki gibi seni düşünmeye koyuldum, Dedim ki olmuyor,ne sevgim yetiyor ne yüreğim nede varlığım, .... Ve soluma dönüp baktım yine hayalin var, Ama hayalinde artık silik duruyor
Reklam
254 öğeden 81 ile 90 arasındakiler gösteriliyor.